Müthiş bir filmm olarak bulanlar olabilir ve bu gayet normaldir. Ben ise bu dokumantasyonu rezil buldum. Bu da benim seçim özgürlüğümdür.
Bu konuda benim film hakkında düşüncelerimi destekleyen bir yazıyı, yazan ki bir iletişim hocasıdır, siz seyircilerin bilgisine garkediyorum.
Büyük liderler yalnız ölür...
Son yılların en büyük ticari getirilerinden birini “Mustafa Kemal Atatürk” markası sağlıyor. Şimdi de O’nun adını taşıyan bir film piyasaya sürüldü. Böyle bir durumda doğru sözcük, gösterime girmek değil piyasaya sürmek oluyor.
İş Bankası- Anadolu Hayat ise mitleşmiş olan O’nun tarlada karga kovalamasını satışa sunuyor. Onlar masum sayılabilir. Ancak O’nun adını taşıyan film için bu söylenemez.
Bugünlerde en çok alıcısı olacak davranış, Mustafa Kemal’i zaaflarıyla, sıradan, herhangi biri yaparak, O’na yüklenen değerleri önemsizleştirmek.
Bunu yaparken “O’nun da hepimiz gibi bir insan olduğunu göstermek istedik, samimi, doğal halini insanlar bilsin istedik” gibi ince zeka cümlelerle ambalajlamak. Mustafa Kemal’i sıradanlaştırarak etkisizleştirme amaçlarını alçak gönüllü bir eda altına gizleyerek, samimi tavırlarla kılıflayarak yapmak.
Oysa Mustafa Kemal hiç hepimiz gibi olmadı. Sıradan hiç olmadı. O taşıdığı niteliklerin toplamıyla üstündü, bir dehaydı. Dolayısıyla ne kadar zorlasanız, ne kadar sıradan öyküler yakıştırsanız ve yapıştırsanız da, bizim gibi değildi.
En zeki olanımızdan daha zekiydi. Bir kararı almadan önce “her köşesinden mütalaa eder”, sonra uygulamaya koyardı. Uyguladıktan sonra da tartışmazdı.
En cesur olanımızdan daha cesurdu. Kazandığı ve göze aldığı savaşlardan çok, büyük kararları alırken ortada dururdu cesareti.
En ileri görüşlümüzden daha ileri görüşlüydü. O nedenle bugün hala milyonlarımızın bir araya gelip çözemediğimiz konuları hedefe koyardı. Önce “çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” olarak yazdığı cümlede “düzeyine” sözcüğünü çizip “düzeyinin üzerine” yazacak kadar ileri görüşlü. En akıllılarımız bırakın o hedefe varmayı, halâ daha nasıl varacaklarını tartışaduruyorlar.
En kararlı olanımızdan daha kararlıydı. Hayata geçirdiği tüm devrimlerde bir kez duraksamadı o yüzden.
Bakmayın siz O’nu sıradanlaştırmak için “zevk-i sefaya dalmaktan”, insan kıymeti bilmemekten yapayalnız öldüğü “hikayesine..” Şimdi bu para ediyor işte.
Mustafa Kemal yalnız öldüyse filmde ima edildiği gibi yaptığı hatalardan değil (ki elbette hata yapabilir), yaptığı doğrulardandır.
Bütün büyük liderler yalnız yaşarlar ve yalnız ölürler.
Kendi yaşamlarını hiçe saymadan bir ülkeyi kurmak mümkün değildir çünkü. Devrim yapmak ha demeye yapılacak bir iş değildir çünkü. Yalnızlığı göze almadan bir devri kapatıp bir devri açmak da mümkün değildir.
Kızanlar olur, kıskananlar olur, imrenenler olur, çekemeyenler olur. O gücün yendiği, o büyüklüğün ezdiği insanlar olur.
Yalnız ölmek büyük liderler için hem kader hem de bedeldir. Ölürken etraflarında kalabalık olup olmaması yalnızca bir teferruattır…
Yaptığı devrimler, yeni kurduğu devlet, az değil tam 600 senelik saltanatı, halifeliği kaldırması, 6 asırdır hakim olan düzenin yerine silbaştan bir düzen kurması, halkı son derece yabancı olduğu, yepyeni bir yaşama kavuşturması, yaptığı savaşların halk üzerinde bıraktığı çöküntü, bir avuç insanla verdiği kararlar bir kısım insanı kızdırmış, kıskandırmış, O'ndan uzaklaştırmış, bu bir kısım insanın sırt çevirmesine neden olmuş olabilir.
Saat sabahın 9'u, üstelik Ata istirahatteyken yanında kim olabilir? O sırada yalnız olması gayet normal değil mi? Bunu bu kadar çarpıtmak insanlığa sığmaz.
O hiçbir zaman yalnız olmadı, hayatı boyunca bir ordu, bütün bir halk, bir millet arkasındaydı, yanındaydı. Eğer yalnız öldüyse hayatımız boyunca göremeyeceğimiz yukarıdaki fotoğraflardaki kalabalık neyin nesi? Anadolu'nun dört bir yanında cenazeye katılamayan insanları da düşünmek gerek.
Filminde ortaya koydukların abartılı ve gerçekçi olmasa bile bu konuda ter akıttığın belli... Ben belgelere dayanıyorum sana ne oluyor? dersen;
Vahdettin kimi dincilerin çok sevdiği ve savunduğu üzere hain değil bir kahramandır. Sen de filminde bunu teyid eder bir çizgidesin. Söyle bana :
O Vahdettin ki Mustafa'yı "Devleti kurtarmak" fiiline vasi tayin etti 15 Mayıs 1919'da...
Peki o Vahdettin neden 24 Mayıs 1920'de, yani sadece 1 yıl 1 hafta sonra aynı Mustafa'nın idam fermanını imzaladı? Vatanseverliğinden olsa gerek sanırım....
Kürtlere muhtariyet de önemli ey zade, "yazılmamak kaydıyla" o andaki düşüncelerini söyleyen ki kastettiği bugün de varolan vilayet şuraları'dır, bu arada pardon tarih 1923'dür hatırlatırım, bir adamı, yaşadığı sonraki 15 yıl boyunca bu konuda hiç birşey yapmaması ve hatta Dersim İsyanı'nı bastırması nedeniyle eleştiren onca kalem varken, konuyu filminde kısa kesmek senin gibi bir entel?!! e yakışır mı? Ben de ölmeden 15 yıl önce astronot olmayı istediğimi beyan etmiştim, yazılmamak kaydıyla... Bu konuda da son 15 yılımda hiç çaba harcamadım astronot olmak için...
Şimdi mezar taşıma yazın "Astronot Harun" diye...
En yakınındaki insanların görüşünü almadan, yanlı fikir sahiplerinin kuyruk acılı hatıratlarından (bunların bir kısmı da tahrif edilmiştir) medet ummak sana yakışır mı?
Yok öyle insani bir film, bir deha bu kadar alçaltılmaz. Velev ki filmine taşımayı uygun gördüklerinin tamamı doğru...
Bu Mustafa'dan hiçbir şey eksiltmez, aksine vurgulamaya çalıştığın hastalıklı bir adamın, mucizesini yüceltir.
Atatürk sapasağlam burada karşınızda duruyor, son dönemde direkt olmasa bile (onlara meczup diyorlar şimdikiler) endirekt vuruşlarınızın O'nun tozunu bile alamayacağını bilin ve duracağınız yeri de...
Bir öykü de benden:
Alt(t)an aközlü topraklarda bir can ardıç kuşu doğdu, ardıçtan yiyemediğinden bu işlerden soğudu. Ne yapsam ne etsem karnımı doyursam derken, yediklerini de Amerikan ve Alman Vakıflar yoğurdu.
DİYELİM ki Atatürk beyaz atının üzerinde çıkageldi, yanında İsmet Paşa, komutanları, yaverler...
Aşağıda Cumhuriyet Bayramı ve herkes "Mustafa"yı seyretmek için kuyruklarda.
Atatürk, İsmet Paşa’nın kulağına eğilerek:
"Şu arkada, elinde bazuka gibi boru olan, topçu neferi midir?.."
İsmet Paşa:
"Hayır Gazi Hazretleri, o Can Dündar, muharrir... Elindeki kamera aleti, hususiyeti sinema çeker..."
"Niye atlarımızın kıçını çekiyor?.."
"Buna ’insani boyut belgeseli’ diyorlar..."
Ata:
"İlke ve inkılaplar yönü ile de belgesel imal ederler mi bu fikriyatta olanlar?.."
"Sponsor lazım..."
"Sponsor bir nevi milli şuur gibi bir şey midir?.."
İsmet Paşa:
"Hayır Gazi Hazretleri, parayı veren... Parayı kim veriyorsa, şuur o cihette nüks etmektedir..."
Atatürk:
"Pekiiii... Aziz milletimiz sinemaya girip, aziz askerlerimizin cephelerde elde ettikleri muazzam zaferleri vefa hissiyatları içinde mi seyretmekte?.."
İsmet Paşa:
"İnsani yön belgeseli hesabıyla bakmaktadırlar, gece karanlıkta önderimiz ne yapmakta..."
Ata:
"O karanlık gecelerde uykusuz kalıp bir hür vatan yaratma sancılarımın acısını anlamışlar demek ki..."
İsmet Paşa fısıldayarak:
"Hayır, bir oturuşta büyük rakı içtiğiniz, gece karanlıktan korktuğunuz ima edilmekte..."
Atatürk hüzünle:
"Buna asıl aydınlıktan korkan hilafetçiler sevinecekler... Onlar hálá dergáhlarında oturuyorlar mı İsmet?..."
İsmet Paşa:
"Hayır Gazi Hazretleri, devletin tepesinde oturuyorlar..."
"Peki, Cumhuriyet Bayramı diye neyi kutlamaktadır bu millet..."
Atatürk'ün karalanmaya, unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde, Atatürk ile ilgili bir filmin vizyona gireceğini öğrenince çok sevinmiş, bu sevincimi sizlerle paylaşmak istemiştim. Henüz filmi izlemiş değilim. (İş için şehir dışına çıkmam gerekti, hala şehir dışındayım.)
Filmi izledikten sonra ben de kendi yorumlarımı aktaracağım ancak gerek buradaki üyelerimizden gerekse filmi izleyen tanıdıklarımdan duyduğum tüm eleştiriler olumsuz olduğu için açıkçası şimdiden hayal kırıklığına uğradım.
Şunu da belirtmek isterim ki eğer film gerçekten Atatürk'ü yıpratmaya, sıradanlaştırmaya yönelik ise, ne bu film ne de başka çabalar asla ama asla amacına ulaşamayacaktır.
“Mustafa” filmi Kürtlere özerklik adına operasyondur!
Hayır ben komplo teorisi bilmem, hamaseti de sevmem.
Dolayısıyla yazacaklarım bu çerçevede değildir.
Tarih: 29 Ekim 2008, yani Cumhuriyet’imizin 85. kuruluş yıldönümü.
Tam bu tarihe ilginç bir olay denk getiriliyor.
Can Dündar’ın hazırladığı Atatürk’ü anlatan “Mustafa” filmi büyük gürültülerle vizyona sokuluyor.
Önce Can Dündar’ın kimliğini hatırlatalım. Babası MİT görevlisi, kendisinin ne olduğu ise meçhul.
Dündar bir gün devrimcidir, öbür gün AB taraftarı.
Bir gün İslamcıları ve PKK’yı bile kucaklayan sözde özgürlükçüdür, öbür gün Kemalist.
Bir gün masa başı belgesellerini finanse eden şirketlerin sözcüsüdür, ertesi gün özel girişim düşmanı.
Bir gün ÖDP’lidir, ertesi gün Ecevitçi, yani kısacası ne olduğu belli olmayan bir meçhul adamdır.
Boğuk sesli romantik Che Guavera pozlarındadır ama köşeli, yani tarif edilebilir değildir. Çizgisi ve tutarlılığı yoktur. İlişkileri ise kafa karıştırmaktadır.
Haksızlık mı ediyorum...
Son teşebbüsü “Mustafa” filmini sorgulayalım.
Dündar bu belgesel filmde güya insan Mustafa Kemal’i anlatıyor, ama gerçek bu değil.
İnsani boyut sadece kamuflaj, yani kılıftır.
Gerçekte yapılan psikolojik bir operasyondur.
Önce filmde gizlenerek verilen ince mesajlara bakalım:
1) Atatürk’ün kendi sözleriyle güya Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde olduğu ortaya konuyor.
2) Atatürk’ün, cahillerin seviyesine inmem diyerek halkı güya aşağıladığı mesajını veriyor.
3) Kendi heykellerini diktiren bir diktatör olduğu imajı bilinçaltına pompalanıyor.
4) Atatürk için günde bir büyük rakı ve üç paket sigara içiyordu denilerek dolaylı olarak adeta içki düşkünü ayyaş portresi çiziliyor.
5) Atatürk için çevresinde kimse kalmamıştı ve yalnız öldü denilerek kişiliğiyle ilgili şüpheler uyandırılmaya çalışılıyor.
6) Atatürk’ün manevi oğlu için gerçek oğluydu havası verilerek gayrimeşru ilişkileri ve de çocuğu olduğu imaları yapılıyor.
Sorarım size böylesine uçuk mesajların ustalıkla yerleştirildiği filmin Cumhuriyet’in kuruluş gününde farklı bir ambalajla vizyona konması operasyon değil de nedir?
Hayır hayır, ben Atatürk için Peygamber misali günahsızdır diyenlerden değilim. Atatürk de insandır, eksiği, zaafları elbette olmuştur. Söylemek istediğim bulunduğumuz bu konjonktürde böylesine kafa karıştırıcı mesajların neden verildiğidir.
Yooook hiç kimse bu durumu bana tesadüf diye izah edemez!
Bir tarafta dış dinamiklerin arkasında olduğunu bizatihi MİT yöneticilerinin söylediği Ergenekon operasyonu, diğer tarafta yaşanan Kürt kalkışması ve özerklik talepleri ve tam bu süreçte Atatürk’ün Kürtlere güya muhtariyet istediğini anlatan filmin gösterime sokulması.
Anlayamadığım, Genelkurmay’ın bu filme niçin destek verdiğidir?
Tamam desteği veren mevcut Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ değil Yaşar Büyükanıttır da bu neyin nesidir?
Filmi beğendiğini açıklayan Yaşar Paşa da yoksa Kürtlere muhtariyet mi istiyor?
Düşünüyorum da biz ve bizim gibi düşünenler herhalde kraldan çok kralcıyız.
Baksanıza Atatürk’un ordusu ya da onun bazı komutanları böyle bir tavrı takınıyorsa bize ne oluyor ya da biz niye çırpınıyoruz ki!
Hem bu ordunun eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın oğlu değil midir Çanakkale’deki şanlı zaferimizi Anzak destanına çeviren!
Yok yok, tablo bu olsa da ben duramam, yine de itirazımı sürdüreceğim.
Bak Yaşar Büyükanıt, bak Özden Örnek, bak Can Dündar;
Mustafa Kemal, vatan yapılan bu coğrafyada birlikte yaşama adına, bölünmezlik adına semboldür.
Adı üstündeki titizliğimiz onun içindir.
Semboller paspas yapılırsa bütünlük de kaybedilir.
Önümüze gelen bir konuyu yorumlarken, kafamızda peşin hükümlerle oluşturduğumuz şablonları kullanırsak sonra mahcup olabiliriz.
Analitik düşünce, gözlem ve deneye dayanır.
"Mustafa" hakındaki yorumlara bakıyorum da..
Bazı arkadaşlar sırf "Atatürk sevgisi"nin kurbanı olmuşlar..
Bazı arkadaşlar kendilerini Türksel'e endekslemiş..
Bazıları Can Dündar'a endekslemiş..
Anlamadan, dinlemeden, seyretmeden ve hatta seyrettikten sonra filmdeki bazı ciddi iddiaları tarihsel kaynaklarla, belgelerle test etmeden yorum yapmanın yanlışlığını söylemeye gerek yok..
Demek ki neymiş arkadaşlar..
Peşin hükümlü olmayacağız..
Kafamızdaki ideolojik ön yargıları bir kenara bırakacağız..
Kafamızdaki şablonları atacağız..
Konuya eleştirel bakacağız..
Ondan sonra yorum yapacağız..
Not: Filmi henüz izlemedim, o nedenle filmle ilgili yorum yapmıyorum.
Halk arasında "abart egzoz" ya da "performans egzozu" şeklinde tabir edilen egzozların aracın performansına olumlu yönde hiçbir etkisi olmadığı gibi...
Birleşmiş Milletler- Genel Sekreter Ban, ''24 Ekim Birleşmiş Milletler Günü'' dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Mesajında BM'nin ''Birleşmiş Milletler...
Yazan: Mehtap Deniz Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
Merhaba sayın forum ve üyeleri. Bir apartman altında 4 tane iş yeri mevcut en sağda bahçeli olan kısım bize ait kiradayız yani. Yazılım grafik alanı...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Senette kefil
27-06-2024, 03:34:34 in İcra ve İflas Hukuku