Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1974/820
K:1974/1363
T:16.04.1974
  • SENET SONRADAN EKLENEN ÇIKINTI
* ÖZET:Taraflar arasında kurulan (akdedilen) 25.11.1968 tarihli cari hesap sözleşmesinin akdinden önce var olan bir matlubun cari hesaba kaydedilebileceğine ilişkin 20. maddede ve borçlunun herhangi bir şekilde banka nezdinde mevcut matlubunun mahsubuna ait 11. madde ile bu hesaba teminat olarak ciro ve tevdi edilen senetlerin borç. lunun bilcümle borçlarına karşı da teminat teşkil edeceğine dair 14. madde hükümleri zincirleme sorumlu (müteselsil kefil) olan davalı tarafından da kabul edilmiştir. Bu durumda sözleşmenin üstüne daktilo ile sonradan yazılan bu sözleşmenin tarihleri yazılı önceki sözleşmelerin eki olduğuna ilişkin ve imza ile tevsik edilmeyen ibareyi nazara almaya gerek yoktur.
(1086 s. HMUK m. 298)
Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesince verilen 21.11.1973 tarih ve 403/406 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.4.1974 gününde davacı avukatı M. A. Ç. ile davalı avukatı C. 0. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, bankaları ile M. Ş. arasında 25.11.1968 günlü (800.000) liralık senet mukabili avans sözleşmesi düzenlendiğini, bankanın 25.11.1968 günlü ve daha evvelki tarihli sözleşmelere dayanarak M. Ş. a ödemeler yaptığını ve ondan 3 milyon liradan fazla alacaklı duruma geldiğini, adı geçen hakkındaki icra takiplerinin kesinleştiğini, 25.11.1968 günlü kredi sözleşmesini (Demir Çelik İşletmeleri 56 Fabrikası Adi Komandit Şirketi M. Y. ve ortağı) şirketinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza ettiğini, bu şirketin 1.1.1969 tarihinden itibaren davalı anonim şirket haline dönüştüğünü, bu sebeple M. in bankaya olan (800.000) lira borcundan davalının da sorumlu olacağını, davalı hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak uygulandığını, davalının ödeme emrine itirazı üzerine uyuşmazlığın İcra Hakimliğine intikal ettiğini fakat bu hakimlikçe ref'i itiraz talebinin reddolunduğunu, davacının sorumlu bulunduğunu belirterek (800.000) liranın muacceliyet tarihinden itibaren % 10.5 faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, borç bakiyesinden dolayı sorumlulukları bulunmadığını, borç bakiyesi (2.134.427,64) liranın banka ile borçlu M. arasında 1965, 1966, 1967 yıllarında aktedilmiş ve kendilerince kefalet edilmemiş kredi mukavelelerinden doğduğunu, bu durumun davacının icra ve ihtiyati haciz dosyalarındaki dilekçelerinde ikrar olunduğunu, bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, davacının kendi imza ettiği 25.11.1968 tarihli matbu sözleşmenin üst kısmına, daktilo ile çıkıntı yaparak bu mukavelenin 1965, 1966, 1967 yıllarında borçlu ile yapılan sözleşmelere ek olduğunu yazmış bulunduğunu, H.U.M.K.nun 298. maddesine göre bu çıkıntı ve kaşiye imzaları ile tevsik edilmediğinden hüküm ifade etmiyeceğini, bu ilavenin bilgileri dışında yapılmış, olduğunu kefalet şerhinde (kefaletimiz yalnız bu mukavele hükümlerine münhasır olup iki yıl için muteberdir) ibaresi bulunduğunu, yapılan çıkıntı altında sadece borçlunun imzası olduğunu, imza ettikleri sözleşme gereğince senet mukabili herhangi bir avans ödemesi yapılmadığından kendilerinin kefalet sebebile sorumlu olmayacaklarını, bankanın bu sözleşmeye göre yeni bir, kredi küşadı yapmadığını, borçludan teminat senetleri almadığını ve hiç bir işlemde bulunmadığını, 20. maddeye göre herhangi bir matlubun hesaba geçirilmesinin tarafların rızası şartına bağlandığını, kefil olarak kendilerinden muvafakat alınmadığını, borcun esasının teminatlı bulunduğunu, teminatın paraya çevrilmediğini, belirterek davacının bu maksatlı hareketi sebebile davanın reddini ve % 40 nisbetinde bir icra inkar tazminatının lehlerine hüküm' altına alınmasını istemiştir.
Mahkemece, sözleşmenin üst kısmındaki çıkıntı davalının imzasını taşımadığından bu kısım H.U.M.K.nun 298. maddesine göre hükümsüz sayılmış ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. 57 Hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı banka ile dava dışı M. Ş. arasında 25.11.1968 tarihli bir cari hesap mukavelenamesi aktedilmiştir. Ciro edilen senet mukabili açılacak kredinin ana para olarak azami miktarı (800.000) lira olup doğrudan doğruya banka veznesinden para almak veya mektupla veya sair suretlerle başkalarına tediyat yaptırmak velhasıl bankaca cari usuller dairesinde ve bankanın muvafık göreceği tarzda kullanılacaktır. Hesabı cari şeklinde işleyecek olan bu krediyi banka azami miktara çıkartmak mecburiyetinde değildir.
Sözü edilen hesabı cari mukavelesinin 20. maddesi gereğince taraflar arasında bu mukavelenamenin aktinden önce mevcut olan bir matlup tarafların rızası ile cari hesaba kaydedilebilecek, ancak bu takdirde matlup yenilenmiş sayılmayacaktır.
Aynı mukavelenin 11. maddesinde (hesap sahibinin zimmet bakiyesinin bir kısmının veya tamamının tesviyesi hususunda banka tarafından vaki alacak ihbar sırasında, herhangi bir şekilde banka nezdinde mevcut matlubunun bu hesaba mahsubunu hesap sahibi peşinen kabul ve taahhüt etmiş olup gerekli mahsubu yapmakta bankayı mutlak surette selahiyattar kılmıştır) ve 14. maddesinde de (hesap sahibi tarafından teminat olarak ciro ve tevdi edilen senetler bu mukavelenin mevzuu olan avans kredisi ile beraber gerek banka nezdinde ve gerekse bankanın diğer şube ve ajansları ile yapılacak senedat iskontosu, her türlü ikraz muamelesi veya başkasının bu muamelelerine kefalet ve sair şekilde mesuliyet kabul edilmesinden dolayı tahassül edecek bilcümle borçlara karşı da teminat teşkil edeceğini hesap sahibi kabul etmiştir) hükmü yer almıştır.
Davacı V. B. ile dava dışı M. Ş. arasında yapılan bu hesabi cari mukavelesinin altını (25. maddeden ibaret olan bu mukaveleyi okudum, anladım ve kabul ettim. Bilcümle ahkamının ifası için borçlu M. Ş. gibi borçlanmak kaydı ile müteselsilen kefil ve zeminim kefaletimiz yalnız bu mukavele hükümlerine münhasır olup iki yıl için muteberdir) meşruhatı ile davalı taraf imzalamıştır. Bu yönlerden davada bir ihtilaf söz konusu değildir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi taraflar arasında bu mukavelenamenin aktinden önce mevcut olan bir matlubun cari hesaba kaydedilebileceğine ilişkin 20. madde ve borçlunun herhangi bir şekilde banka nezdinde mevcut matlubunun mahsubuna ait 11. madde ile bu hesaba teminat olarak ciro ve tevdi edilen senetlerin borçlunun bilcümle borçlarına karşı da teminat teşkil edeceğine müteallik 14. madde hükümleri müteselsil kefil olan davalı tarafından da kabul edilmiştir.
Davalı kefaletinin yalnız bu mukavele hükümlerine münhasır ve iki yıl için muteber olduğu kaydını kefalet şerhine ilave etmiş ise de sözü edilen 11, 14 ve 20 maddeler de esasen bu mukavelenin hükümleri arasında bulunmaktadır. Kaldıki davalı mukavelenin 25. maddesini de kabul ettiğini açıkça beyan etmiştir.
Bu durumda, mukavelenin üstüne daktilo ile sonradan ilave edildiği iddia olunan bu mukavelenin tarihleri yazılı önceki mukavelelerin eki olduğuna ilişkin ve imza ile tevsik edilmeyen ibareyi nazara almaya lüzum ve mahal yoktur.
Borçlunun önceki hesap bakiyesinin bu mukavele gereğince açılan hesabı cariye borç kaydedilmesi, diğer bir deyişle bankanın diğer bir hesaptan mütevellit matlubunun 25.11.1968 tarihinde açılan davalının müteselsil kefili olduğu hesabı caride dava dışı borçlu Ş. ın zimmeti olarak kaydedilmesi ve bu hesaba ciro veya tevdi edilen senetlerin diğer hesapların da teminatı olması zikri geçen 20 ve 14. maddeler hükümleri ile davalının muvafakatı inzimam etmiş hususlardır.
Bu itibarla Ş. in eski hesaplarındaki borç bakiyesinin bu hesabı cariye alacak kaydı sebebile bu hesabın limiti dahilinde de olsa davalı müteselsil kefilin sorumlu tutulamıyacağına ilişkin ve hukuki mütalaa beyan eden bilirkişilerin raporlarına müstenit mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Sonuç: Yukarda yazılı sebeplerden dolayı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve (1.000) lira vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 16.4. 1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini