+ Konuyu Yanıtla
3 / 3 Sayfa İlkİlk 123
21 den 24´e kadar toplam 24 ileti bulundu.

Konu: Erkeğin Soyadını Almak

Erkeğin Soyadını Almak Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #21
    Kayıt Tarihi
    Oct 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    515
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Erkeğin Soyadını Almak

    ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

    Resmi Gazete tarih/sayı:15.11.2002-24937

    Esas Sayısı : 1997/61

    Karar Sayısı : 1998/59

    Karar Günü : 29.9.1998

    İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

    İTİRAZIN KONUSU: 17.2.1926 günlü, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 14.5.1997 günlü, 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen 153. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 12. ve 17. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

    I- OLAY

    Evlenerek kocasının soyadını alan kadının, evlenmeden önceki soyadını aile soyadı olarak kullanmak için açtığı davada, Mahkeme, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 153. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırılık savını ciddî bularak iptali için başvurmuştur.

    II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

    Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

    “Anayasa’nın 12. maddesi, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu vurgulamaktadır. Gene Anayasa’nın 17. maddesi, herkesin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve özellikle geliştirme hakkına sahip olduğunu açıklamaktadır.

    Bu demektir ki, kişiye özgü bu hak ve hürriyetlerin kullanılması, sınırlaması ve devredilmesi hak sahibi birey kendi iradesinden kaynaklanmaktadır. Bireyin, sosyal olma özelliği, diğer bireylere zarar vermeden ve onların egemenlik haklarına sınırlamadan sosyal birey olmanın gerektirdiği hak ve özgürlüklerin olabildiğince kullanılmasını ve geliştirmesini gerektirir.

    Toplumsal ahlâk ve toplumsal barış kurallarına saygılı olmak kaydıyla, bireyin insan olma anlamında ve fizyolojik yapısından gelen olabildiğince özgür ve seçkin yaşam hakkına sahip olması onun en doğal hakkıdır.

    Böyle bir hak ve özgürlüğe sahip olabilecek kişi daha gelişmiş örneklerini çevresine ve bulunduğu toplum katmanlarına taşıyacak, çağdaş hak ve özgürlükler, tabulardan arınarak yayılacak ve kök salacaktır.

    Gelişmiş toplumların, özellikle çağdaş toplumların kazanımlarına öncül kaynağı, kültürel ve sosyal açıdan bireylerin önündeki yarardan çok zarar ortamı yaratan, kronik bağlılıkları giderek ortadan kaldırmakla gerçekleşmiştir.

    Birey ağırlıklı olması gerekirken, Devlet ağırlıklı toplumlarda, örf, ahlâki nedenler vs. gerekçelerle bireylerin özgür iç dünyaları baskı altına alınmış, sindirilen bireysel özgürlük özlemleri giderek bireyin iç ve dış dünyasını karartan onun düşünme ve hayal kurma yeteneklerini ortadan kaldıran kuramsal bir hale dönüşmüştür ve fertler verileni doğru sayıp, alan, verilmeyeni hak görmeyen kişiliğe bürünmüştür.

    İşte bu toplumsal yaşam biçiminde baskın çıkan erkek birey bulunduğu ortama pekde uyan bir tarzda aldığı öğreti ve gelenek etkisiyle elindeki erki kadın bireye ve çocuklarına yansıtmıştır. Bu yansıma giderek şekillenmiş ve hatta kuramsallaşarak yasalarda yerini bulmuştur.

    Örneğin; Medenî Yasamızın Md. 153. ve 154. maddeleri, aynı Yasa’nın 196/1-2 maddeleri, 197/3, 200, 212 ve 263. vb. kısa örneklerinde görüldüğü üzere, erkek bireyin egemenliği giderek yasalarla güvence altına alınmış ve eşit olması gereken kadın ve erkek egemenliği erkek lehine kurumlaştırılmıştır.

    Şimdi özellikle Avrupa toplumlarında ve onlardan sağlıklı biçimde esinlenen Türk toplumunda görünen o ki, Türk kadını kimlik arayışını başlatmıştır ve bunda hem haklıdır ve hem de kararlıdır. Bu çabasındaki amacı erkeği dışlamak, onun önüne geçmek, onu ikinci sıraya itmek olmayıp, onunla yan yana, kol kola, omuz omuza ve eşit koşullarda, eşit bulvarlarda yürümektir.

    Kadının bu özlemine bir sınıf mücadelesine de iktidar hırsıdır, sadece, alnı açık, başı dik, onur mücadelesidir.

    Özetlersek, artık cinsiyet ayrımının çağdaş toplumun erdem ve onuru ile bağdaşmayacağı bir noktaya gelinmiştir. Dosyamızdaki maddî olaya gelince; erkek ve kadının uzlaşıp karar vermeleri halinde, kadının soyadı aile soyadı olarak kayda geçebilmelidir.

    Kuşkusuz, uygulama ile idarî bilimlerde ilk etapda bir takım intibaksızlık ve telaş yaşanacaktır. Ancak her yenilik doğuran düzenlemede olduğu gibi, idarenin yeni duruma uyum sağlayıp düzenleme yapması zor değildir.

    Şimdi; eşlerin uzlaşması halinde, kadının soyadının aile soyadı olarak kabul ve tesciline Medenî Yasa’nın 153. maddesi olanak tanımamıştır. Yasa’nın bu maddesi kanımızca Anayasa’nın 12. ve 17. maddelerine aykırıdır.

    Ve anılan Yasa maddesinin iptaliyle, yasamanın yeni bir düzenleme yapmasına olanak tanımak gerekir.

    Mahkememiz davacı tarafından ve ona katılan diğer eşin istemlerine katılmıştır ve eşlerin itirazlarını ciddî görmüştür. Böylece, Anayasa’nın 152. maddesi gereği Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar yargılamayı durdurmayı kararlaştırmıştır.”

    III- YASA METİNLERİ

    A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

    743 sayılı Yasa’nın 153. maddesinin değişik birinci fıkrası şöyledir:

    “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.”

    B- Dayanılan Anayasa Kuralları

    İtiraz başvurunda dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:

    1- “MADDE 12.- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

    Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”

    2- “MADDE 17.- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

    Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.

    Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.

    Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile meşrû müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.”

    C- İlgili Görülen Anayasa Kuralı

    İlgili görülen kural şöyledir:

    “MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

    Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

    Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

    IV- İLK İNCELEME

    Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN, Ahmet Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL, Nurettin TURAN ve Fulya KANTARCIOĞLU’nun katılmalarıyla 21.10.1997 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle sınırlama sorunu üzerinde durulmuştur.

    Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Yasa’nın 28. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.

    İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı 743 sayılı Yasa’nın 153. maddesinin 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasında, evlenmede hangi soyadının nasıl kullanılacağı konusu düzenlenmiştir.

    Bakılmakta olan davada davacı kadın kendi soyasının aile soyadı olmasını istediğinden, esas incelemenin fıkrada yer alan, “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” sözcükleriyle sınırlı olarak yapılmasına ve işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

    V- ESASIN İNCELENMESİ

    Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı

    Medenî Kanun’un “Evlenmenin Umumi Hükümleri”ni düzenleyen beşinci bölümünde yer alan 4248 sayılı Kanunla değişik 153. maddesinin ilk fıkrasında, kadının evlenmekle kocasının soyadını alacağı hükme bağlanmış, ancak kadının evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile “önceki soyadını” kocasının soyadının önüne ekleyerek kullanabileceği, daha önce iki soyadı kullanan kadının bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabileceği öngörülmüştür. Böylece, kadın, ilke olarak, evlenmekle kocasının soyadını almakta, ancak, dilerse evlenmeden önceki soyadını kocasının soyadının önüne ekleyerek veya kocasının ölümünden veya boşanmasından sonra ikinci kez evlenirse, önceki kocasının soyadını yeni kocasının soyadı ile birlikte kullanabilme olanağına sahip olmaktadır. Fıkranın son cümlesine göre de bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilecektir.

    Medenî Kanun’da belirtilen isim, öz ad ve soyadından oluşmaktadır. Medenî Kanun’da soyadı yerine “aile ismi” deyiminin de kullanıldığı görülmektedir. Öğretide soyadı, bir aileyi tanıtan, onun bireylerini başka bireylerinden ayırt eden, aile bireylerinin kimliğinin ortak unsurunu oluşturan ve kuşaktan kuşağa aktarılan aile adı olarak tanımlanmaktadır.

    Soyadı, Türk hukukuna 21.6.1934 günlü, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile girmiştir. Buna göre, her Türk öz adından başka soyadını da taşımak zorundadır. Soyadı seçme görevi ve hakkı evlilik birliğinin başkanı olarak kocaya âittir. Bununla birlikte, kocanın ölmüş ve karının evlenmemiş olması ya da kocanın akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle vesâyet altında bulunması ve evliliğin devam etmesi durumlarında soyadı seçmek hak ve görevi karınındır.

    Medenî Kanun’un 153. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi uyarınca, kadın evlenmekle kocasının soyadını almaktadır. Buna bağlı olarak, koca herhangi bir sebeple soyadını değiştirirse, karının soyadı da değişecektir. Kocasının soyadını taşıdığı için evli kadının tek başına soyadının değiştirilmesini isteme yetkisi yoktur. Yargıtay bir kararında, kocanın soyadının değişmesi halinde karının soyadının da “kendiliğinden” değişmesi gerektiğini, bu gereğin kayden yerine getirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idarî bir görev olduğunu belirtmiştir.

    Medenî Kanun’un boşanan kadının kişisel durumunu düzenleyen 3678 sayılı Kanunla değişik 141. maddesinde boşanan kadının bekârlık soyadını yeniden alacağı öngörülmekte, hakimin, bazı koşulların varlığı halinde, boşanmadan sonra kadının eski kocasının soyadını taşımasına izin vereceği hükme bağlanmaktadır. Bu koşullar, kadının kocasının soyadını taşımaya devam etmesinde bir çıkarının bulunması, bunun kocaya bir zarar vermeyeceğinin sabit olması ve kadının bunu talep etmesidir.

    B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

    Mahkeme başvuru kararında, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme haklarına sahip olduğunu, kişiye özgü bütün bu hak ve özgürlüklerin kullanılması, sınırlanması ve devredilmesinin bizzat kendi iradesine dayandığını, kimsenin kimseye zarar vermeden ve hakkını zedelemeden sosyal birey olmasının gerektirdiği hak ve özgürlükleri de olabildiğince kullanarak ve geliştirerek yaşaması gerektiğini belirterek devlet ağırlıklı toplumlarda örf, ahlâk ve benzeri gerekçelerle bireylerin özgür iç dünyalarının baskı altına alındığını, sindirilen özgürlük özlemlerinin kişilerin iç ve dış dünyalarını kararttığını, böyle bir toplum yapısında baskın çıkan erkeğin elindeki erki kadına ve çocuğa karşı kullandığını, buna karşılık, Avrupa’dan da esinlenen Türk kadınının kendi kimlik arayışına başladığını, bu onur mücadelesinin amacının erkeği dışlamak ve önüne geçmek olmayıp yanyana ve eşit şartlarda yürümek olduğunu, bundan böyle cinsiyet ayrımına son verilmesi ve dava konusu olayda olduğu gibi, kadın ve erkeğin uzlaşması halinde kadının soyadının aile soyadı olarak kayda geçilmesinin gerektiğini, ne var ki, Medenî Kanun’un 153. maddesinin birinci fıkrasının bunu engellediğini, bu nedenle kuralın Anayasa’nın 12. ve 17. maddelerine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmektedir.

    Anayasa’nın 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere, 17. maddesinde de yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.


    İtiraz konusu “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” kuralı kimi sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluklardan ve yasakoyucunun yıllar boyu kökleşmiş bir geleneği kurumsallaştırmasından kaynaklanmaktadır. “Aile hukuku” öğretisinde de kadının erkeğe göre farklı yaratıldığı, zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında kadının korunması, aile bağlarının güçlendirilmesi, evlilik birliğinde düzen ve uyum sağlanması, aile içinde iki başlılığın önlenmesi gerektiği gibi hususlarda görüşler bulunmaktadır.

    Kullanılan aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile birliği ve bütünlüğü devam etmiş olacaktır. Aile birliğinin sağlanması için yasakoyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır. Kamu yararı, kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir. Kaldı ki itiraz konusu kural da aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı öngörülmemekte, kadının başvurusu durumunda kocanın soyadıyla birlikte kızlık soyadını da kullanma olanağı bulunmaktadır.

    Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir. Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez.

    Kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişilerin ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Yasakoyucunun aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesi belirtilen haklı nedenler karşısında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.

    Bu nedenle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 10., 12. ve 17. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

    Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ve Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşlere katılmamışlardır.

    VI- SONUÇ

    17.2.1926 günlü, 743 sayılı “Türk Kanunu Medenisi”nin 153. maddesinin 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasındaki “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır” kuralının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ile Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 29.9.1998 gününde karar verildi.






    Başkan

    Ahmet Necdet SEZER
    Üye

    Samia AKBULUT
    Üye

    Haşim KILIÇ





    Üye

    Yalçın ACARGÜN
    Üye

    Mustafa BUMİN
    Üye

    Sacit ADALI





    Üye

    Ali HÜNER
    Üye

    Lütfi F. TUNCEL
    Üye

    Fulya KANTACIOĞLU




    Üye

    Mahir Can ILICAK
    Üye

    Rüştü SÖNMEZ







    KARŞIOY GEREKÇESİ

    Türk Medeni Yasası’nın 153. maddesinin 14.5.1997 günlü, 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen ilk fıkrasına göre “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.” fıkranın sınırlama kararı uyarınca incelenen “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” biçimindeki ilk tümcesinde, kadının evlenmekle, hiç bir seçim hakkı olmaksızın, kocasının soyadını alacağı öngörülmektedir. Buna karşın “evlenme” kocanın soyadında bir değişikliğe yol açmamaktadır.

    Anayasa’nın 10. maddesinde, “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” denilerek “kanun önünde eşitlik” tanımlanmıştır. Anayasamızda, Alman Anayasası’nın 3. maddesinde olduğu gibi “kadın ve erkek eşit haklara sahiptir” biçiminde somut bir kural yer almamakta ise de 10. maddedeki genel eşitlik tanımının bu ilkeyi de kapsadığında duraksanamaz. Bu bağlamda genel eşitlik ilkesinin somut bir uygulaması olarak farklı cinslerin eşit haklara sahip olması ilkesi, kadın ve erkeğin cinsiyetine bakılmaksızın aynı hukuksal statüye bağlı tutulmasını ve bunun sonucu olarak da hak ve özgürlüklerle sorumluluklar bakımından tam bir eşitlik sağlanmasını zorunlu kılmaktadır.

    İnsanın, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme, onurlu bir yaşam sürdürme konusundaki haklarını, kişiliğe bağlı dokunulmaz, devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlükler listesinin başına yerleştiren ve bunların yaşama geçirilmesi için gerekli ortamı ve koşulları sağlamayı amaç edinen çağdaş hukuk anlayışının ürünü olan uluslararası belgeler arasında yer alan 1985 yılında katıldığımız “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinde, genel eşitlik ilkesinin somut bir göstergesi olan “farklı cinslerin eşit haklara sahip olması ilkesinin esas alındığı görülmektedir. Bu doğrultuda Sözleşmenin başlangıcında, “Kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetine saygı ilkelerini ihlâl ettiği” belirtildikten sonra 1. maddede, kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın hak ve özgürlükler konusunda cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayırım, yoksunluk ve kısıtlamanın “kadınlara karşı ayırım” olarak değerlendirileceği; 2. maddenin (g) bendinde taraf devletlerin, kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan yasa, yönetmelik, adet ve uygulamaları, değiştirmek ve kaldırmak için yasal düzenlemelerle birlikte gerekli uygun önlemleri almayı üstlendikleri; 5. maddenin (a) bendinde, her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrine veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek için taraf devletlerin tüm uygun önlemleri alacakları ve 16. maddenin (c) bendinde de evlilik süresince ve evliliğin son bulmasında aynı hak ve sorumluluklar sağlayacakları belirtilmiştir.
    Cinsiyete dayalı ayırımları yasaklayan Sözleşme kurallarının “farklı cinslerin eşit haklara sahip olması” ilkesinin uluslararası alana taşınarak ortak idealler haline dönüştürülmesi, bu ilkenin ulusal düzenlemelere yansıtılmasında itici bir güç oluşturması bakımından büyük önem taşımaktadır.

    Anayasa’nın Başlangıcı ile 174. maddesinde dile getirilen çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma amacı bu uygarlığın hukuk alanına yansıması olan hak ve özgürlüklerle ilgili uluslararası belgelerin, Anayasa kurallarıyla birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir.

    Bu anlayış içinde bakıldığında, yalnız kadın yönünden zorlama getirdiği anlaşılan “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır.” biçimindeki itiraz konusu kural, evlilik birliği içinde hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda bulunan taraflardan kocayı kadın karşısında üstün duruma getirmektedir. Bu eşitsizliği kamu düzeni kamu yararı gibi soyut kavramlarla açıklamak da olanaklı değildir. Çünkü bu tür gerekçelerin, ancak kamu düzenini bozan ya da kamusal yararı zedeleyen somut olayların varlığı halinde geçerli olabileceği açıktır. Evlenen kadının soyadı üzerindeki kişilik hakkının kimi olasılıklara veya varsayımlara dayanılarak sınırlandırılmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı ileri sürülemez. Bu nedenle itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. maddesi ile de uyum içinde değildir.

    1976 tarihli Alman Evlilik ve Aile Hukuku Yasası’ndaki eşlerin ortak bir soyadı kullanacağı, aile soyadı olarak karının ya da kocanın soyadının seçilebileceği, eğer eşler bir karara varamazlarsa, kocanın soyadının ailenin soyadı olarak kabul edileceğine ilişkin kuralı inceleyen Alman Anayasa Mahkemesi 5.3.1991 günlü kararıyla kocanın soyadının ikincil aile adı olarak seçilmesini Anayasa’ya aykırı bulmuştur. İptal kararının gerekçesinde şu görüşlere yer verilmiştir: “... bir ilişkinin geleneksel yapısı, eşitsizliği haklı kılamaz. Eğer mevcut toplumsal gerçeklik veri olarak ele alınırsa, anayasal bir emir olan farklı cinslerin eşit haklara sahip olmaları ilkesinin gerçekleştirilmesi işlevini kaybedecektir. Bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalınmalıdır. Esas olarak bu kadınların ayrımcılığa uğradığı yerlerde geçerlik kazanmaktadır. Çünkü Anayasa’nın 3. maddesinin ikinci fıkrası böylesi ayırımcılığı önleme amacına hizmet etmektedir. Doğumla kazanılan ad, kişinin bireyselliğinin ve kimliğinin ifadesidir. Bu nedenle birey hukuk düzeninin adına saygı göstermesini ve bunun korunmasını talep edebilir. Bir isim değişikliği, çok önemli nedenler olmadıkça talep edilemez. (Ece Göztepe, Anayasal Eşitlik İlkesi Açısından Evlilikte Kadının Soyadı, AÜHFD. C. 45, S.17) Avrupa İnsan Hakları Divanı da, 1994 yılında verdiği İsviçre hakkında mahkûmiyetle sonuçlanan bir kararında, ismin kişinin kimliği anlamına geldiğini, buna yapılan müdahalenin, ailenin özel yaşamına müdahale sayıldığını bu nedenle eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtmiştir.

    Aile soyadının seçimini, evlilik birliğinin eşit haklara sahip bireyleri olan eşlerin özgür iradesine bırakmayarak bu konuda kocaya mutlak bir üstünlük sağlayan kural, yalnız eşitlik ilkesine değil, kadının soyadı üzerindeki kişilik haklarını sınırlaması, bu yolla onun maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına bir müdahale niteliği taşıması nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesine de aykırılık oluşturmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 10., 13. ve 17. maddelerine aykırı olan itiraz konusu kuralın iptali gerektiği kanısıyla çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.






    Başkan

    Mustafa BUMİN
    Üye

    Yalçın ACARGÜN
    Üye

    Fulya KANTARCIOĞLU
    __________________________________________________ _________

    Her ne kadar Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş ise de, AİHM Türkiye'yi kadınların soyadı uygulamasındaki açık ayrımcığı ve insan hakları ihlalini hükme bağladı.
    İnsan hakları literatüründe Yerleşik kaide de; bir kimsenin adı ve soyadı üzerindeki hakkı, kişilik hakkı olduğundan, kişiye sıkı surette bağlı, mutlak haklardandır. Kadının soyadı da kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel haklarındandır. Bir kişinin yıllarca kullanmış olduğu ve çevresinde tanındığı soyadını, evlilik sebebiyle terke zorlanması, temel haklarından birinin elinden alınması anlamına gelmektedir.

    Av.Ayten Ünal Tekeli tarafından AİHM ne müracaat edilerek Türkiyedeki haksız uygulama hükme bağlanmış oldu.
    http://www.milliyet.com.tr/2006/03/30/pazar/paz01.html

    VE KADININ ADI VAR....

    GARİP AMA GERÇEK ; Bir adı olmayan Hayrunnisa Gül üniversite kampüsunda dolaşırken türbanı olsun diye AİHM ne ulaşmıştı,,,
    Garipliği yok aslında ben de saçmaladım,,, bazı kadınların sadece kocalarının adları ve türbanları varlıklarını tescile kafi ve yeterlidir...



    Hukuki NET Güncel Haber

    Erkeğin Soyadını Almak konulu yargıtay kararı ara
    Erkeğin Soyadını Almak konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #22
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    29
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Erkeğin Soyadını Almak

    Ben böyle bir şeyi kabullenmem. Kadının kızlık soyadını kullanması bile yeterince karmaşaya sebep oluyor. Özellikle muhasebeci olmamdan sebep resmi işlemlerde bayağı bir karmaşa olduğuna canlı tanığım. Kadının hangi aileden olduğu bile belli değil.

    Bir de çocuğun kadının soyadını taşıması demek ne demek? Hangi çocuk hangi soyadı alacak soy ilerledikçe kaç soy ad eklenir bir haberiniz var mı?

    Kaldı ki ben bunu zaten erkeklere yapılmış büyük bir hakaret atfediyorum.Bir de çocuğun soyadı kadının soy adı olursa 2 kuşak sonra soy ad ne olucak? Ortada soy mu kalır? Züriyeti akrabalık bağlarını nasıl tespit edeceğiz. Soyadı kanununu kaldıralım o zaman.

    Bu zaten erkeğe yapılan en büyük hakaret ama kanun izin verdiği için söz söyleyemiyoruz. Bir de böyle birşey olursa karıyı boşar kapının önüne koyarım. Bari oldum olası etek giyip etrafta dolaşalım. Bu kadar da olmaz ya.

  4. #23
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Erkeğin Soyadını Almak

    Anayasa mahkemesinin bu kararında hukuk hiçe sayılmış ve hukuk devletinde kadının erkeğe mal gibi verildiği bir töre işletilmemiş midir? bu görevi suistimal değil midir?

  5. #24
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    29
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Erkeğin Soyadını Almak

    Alıntı tunel rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Anayasa mahkemesinin bu kararında hukuk hiçe sayılmış ve hukuk devletinde kadının erkeğe mal gibi verildiği bir töre işletilmemiş midir? bu görevi suistimal değil midir?
    Hayır. Değildir. Toplumun yazısız kuralları vardır. Modernleşicez diye de erkekleri illa şerefsiz konumamı sokmalıyız? Erkeğin de bir gururu var ya.

    Birşeyin kanuni olması hukuki olması anlamına gelmez. Neshep erkekten gelir. Soybağı erkek üzerinden kurulur. Bilinen 5000 yıllık tarihte Türkler kadına gereken saygıyı göstermişlerdir. Araplaşma ile bu yapı sekteye uğramıştır.

    Baktığınızda ancak arap devletlerinde kadın kendi aile adını kullanır.

    Zaten bu tip ananevi olguların ekartesinde bahane basit: kadını mal olarak görmek.

    Hayır. Böyle birşey sözkonusu değil. Sadece kadınlara hak verecez diye erkekleri büsbütün mal yerine koymamak gerek. Denge sağlanmalı. Bir kültür var.

    Erkeğin kadının soyadını taşıması veya çocuğun kadının soyadını taşıması ne demektir?

    Kimse kusura bakmasın. Kimse mal yerine konmuyor. Bu tip spekülasyonlarla yaşanmaz. Erkeklik ölmedi. sen öle düşünüyosan hollanda git kardeşim.

+ Konuyu Yanıtla
3 / 3 Sayfa İlkİlk 123

Bu sayfada bulunan kavramlar:

kadın neden erkeğin soyadını alır

kadının erkeğin soyismini alması

kadin neden kocasinin soyadini alir

kadin evlendiginde neden erkegin soy ismini alir

kadinlar neden evlenince erkekin soyadini alir

alman es nasil soy adimi alir

evlilikde erkegin soyadini almak nedir

neden kadinlar erkeklerin soyadini alirlar

kadınlar neden erkeklerin soyadını alır

kadın neden erkeğın soy adını alır

neden kadın erkeğin soyadını alır

evlilikte kadının erkeğin soyadını alması

kızlık soyadımı nasıl kullanabilirim

kadinlar neden evlenince erkegin soyadini alir

Forum

Benzer Konular :

  1. Evlilik dışı çocuğun soyadını anne almak istiyor
    Merhaba sayın hukukçu arkadaşlarım.arkadaşımın kocası cezaevinde ve 3 tane çocukları var.çocuklar 5.3 ve 1'ide 1 yaşından küçük.Bu çoçocukların...
    Yazan: Ysf27 Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 14-11-2018, 19:21:33
  2. Bir sanatçının adını soyadını domain olarak almak
    Ufak tefek rollerde oynamış amatör,genç bir oyuncunun adını soyadını domain olarak aldım.Siteyi blog olarak açtım ve fan sitesi olduğunu belirgin bir...
    Yazan: birileri1 Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 17-10-2016, 23:26:17
  3. Eşimin Soyadını almak istiyorum
    Merhaba.Ailemle tüm bağım kopmuş durumda.Ögrenci iken olan sorunlarım hala devam etmekte.30 yaşındayım. Evliyim bir çocuğum var.Ailem eşimle olan...
    Yazan: hakan.es Forum: Kişiler Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 26-06-2014, 12:23:42
  4. Ailem Evli Olduğu Halde Annemin Soyadını Almak İstiyorum
    Merhaba, Annem babam evli. Babamın soyadını taşıyorum. 23 yaşındayım. İstanbul'da üniversite okuyorum. Ailem İzmir'de yaşıyor ve kütüğüm izmirde...
    Yazan: kocaksz Forum: Kişiler Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 22-08-2013, 10:27:12
  5. Erkeğin kadının soyadını alması
    Merhaba, Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşı bir bayanım. Önümüzdeki ay bir ABD vatandaşı ile evleniyorum. Mesleki nedenlerden ötürü benim soyadimi...
    Yazan: julieditor Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 14-06-2007, 10:04:42

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.