+ Konuyu Yanıtla
1 den 9´e kadar toplam 9 ileti bulundu.

Konu: Bilim ve Din

Bilim ve Din Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    İletiler
    406
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Bilim ve Din

    Bilim ve din

    DİN değişmez kuralları olan statik bir inanç öğretisidir. Dogmatik oluşu sebebiyle hiç sorgulama şansımız yoktur.
    .oysa BİLİM gözle görülen yada görülmeyen canlı yada cansız tüm varlıkların değişiyor sanılan evrelerinden yola çıkıp değişmez prensiplerini rasyonel biçimde sorgulayarak ortaya koyan bir tekniktir.

    DİNde şüphe asla mümkün olmamasına karşın; BİLİM tamamıyle şüpheden oluşur
    DİN varoluşun kaynağı hakkında bir ön görü ortaya koyar. Ve bu öngörüsü tamamen vahye dayalıdır.
    İnsanların kesin olarak kendisine inanılması koşuluyla işlerlik kazanır.
    Vahy yoluyla inen ve koşulsuz inanılması istenen bu öğreti;
    yaşam ve ölüm sonrası hakkındadır.
    ortaya koyduğu öğreti bir kurallar silsilesidir.ve bir sınav içinde olduğumuzun izlenimini verir.
    Yani bir yaratıcı vardır o yaratan tektir ve yarattığı bu canlı cansız tüm evren kendisinin ürünüdür. yalnızca insanlara düşünme yeteneği vermiştir, insanlar da bu yetenek sayesinde kendisinin farkına varacaktır Ve kendisine tapacaklardır. Tanrıda bir görüşe göre bundan hoşnutluk duyacaktır. ancak insanları öyle farklı etki araçlarıyla donatmıştır ki! insanlar çok kısa zamanda düşünme yeteneğini bi tarafa bırakıp o çok farklı donanımlarıyla hareket etmeye başlayabilirler diye kurallar koymuş ve o kurallara uyulmasını emretmiştir. Uymayanları cehennemle uyarmıştır.

    Gerçekten bu böylemidir diye sorma hakkımız yoktur. Eyer böyle bir kuşkuya düşersen dinsiz kalma tehlikesiyle karşılaşırsınız.. Dinde sorgulama yok itaat vardır.. Huşu içinde kendini verip, tanrıyla bütünleşerek
    Var olmanın şükrünü eda edersin.

    Peki BİLİM bu durum karşısında ne yapmaktadır. Bilim her alanda sorgulamadan ilerlenemeyeceğini anlayınca tümden dinsel açıklamaları red etmiştir. Ama kendisinin yaratılış sorusunada bir türülü rasyonel bir cevap bulamadığıda bir gerçektir.
    İşte bilim ve din bu çatışma içinde insanların aklını karıştırır...

    Bilim; insanın doğasındaki rahatlığa uygun biçimde geliştiği kuşkusuzdur. Sanat ön hazırlığını yapmış bilimde ardından kolay hızlı ve kusursuz bir yaşamı sunmayı başarmıştır. Ancak yaptığı her şeyi ne pahasına olursa olsunla gerçekleştirdiğinden getirdikleri götürdüklerini karşıladığından emin olunamamıştır.

    DİN ahlak öğretileriyle insanları ıslah eder oysa BİLİM tamamen ahlak dışı araçlarla gelişir. Hedefi insanın daha kolay daha hızlı daha kusursuz yaşamasıdır gibi görünür ancak öylemidir? tartışılır... öyle bile olsa GELECEKTE bunun bedelini neyle ödeyeceğimizide konuşmamız gerekir sanırım..
    Bilim insanlığın en eski uğraşıdır, insan doğası gereği merak eder; doğası gereği yorulur; doğası gereği kendisinin yerine başkaların yorulmasını yeğler. Bilim işte bu olguların bileşkesinden ortaya çıkmıştır. Yani insanlık istesede bilimden uzak kalamaz.

    İnsana düşünme yeteneği verilmesi insanı doğruya yada yanlışa eşit mesafede olmasını gerektirir
    O zaman da ortaya çıkan çatışmanın bir adı olmalıdır. Bu ad sanırım adalettir.

    Bütün değerlerden yola çıkıp zekanın doğru yada yanlış karar vermesi onun bir şeyden sorumlu olduğunu gösterir. Bu sorumluluk bağımsız olursa adil olur. İşte tanrıdan devraldığımız bu minik
    Yeti iyi yada kötüyü değerlendirirken kullandığımız şeydir.

    ŞİMDİ ÖTEKİ PENCEREDEN BAKALIM!.
    .
    din ; çeşitli korkuların ürküttüğü insanların birbirlerine sokulmalarıyla güvenlik nedeniyle ortaya çıkmış olabilirmi?
    İnsanların fizyolojik yapıları farklı olsada din; ortak yaşama alanlarında ortak geliştirdikleri fobilerden
    oluşan sosyal dayanışma güdüsünün sonucumudur? Çok basit tekrarların alışkanlıkları yarattığı bir gerçektir. Alışkanlıklar güven duygusunu beslediği için kısa sürede vazgeçilmez olurlar. Bu vazgeçilmezlik kutsal söylemlerle donanırsa ortaya çıkan olgunun adına din diyebilirmiyiz?
    ..
    Yaratılış yada bigben hareketi;
    Hareket sürtünmeyi;
    Sürtünme ise eskimeyi ortaya çıkarmış eskime de zaman algısını getirmiştir.

    ''Değişmeyen şey değişimin kendisidir.''

    İki tür değişim vardır.
    Biri doğal değişim diğeri yapay değişim..
    Her ikiside hayatımızı derinden etkiler.. örneklemek gerekirse evrim doğal değişim sürecinin bir parçasıdır. Küresel ısınma da buna benzer doğal değişimden kaynaklanır aslında .
    Endüstride ki karbon salınımını kontrol etseniz bile yaşamın üreyerek ortaya çıkardığı doğal salınımı kontrol edemessiniz.
    Demek oluyorki bütün önlemler küresel ısınmanın ertelenmesine dönüktür. Başkaca bir çözüm bulunmasa
    İlerde yaşamın devamı ancak evrimin başka bir kolunun sürmesiyle mümkün olabilecektir.

    Yapay değişim ise BİLİM in hayatımıza getirdiği yeniliklerdir.
    Ancak bu değişim bir paradoksla birlikte olur.
    Zira; alışkanlıklarımız güvenliğimizin sigortasıdır..
    Yeni bir şeyin hayatımıza girmesi kesinlikle bir travma yaratır. Güvenlik duvarlarımız zayıflar.
    Ancak yenileşme de müthiş heyecan vericidir.
    Aslında değişmeye şiddetle direniriz ancak değişmeyide hep isteriz…..
    Değişim;
    gözleri kapalı bir insanın bildikleri nesnelere dokunarak yolunu bulması gibi yavaş olur..
    dünün değerlerinden kopmadan yarının heyecan verici yeniliklerini bilim sayesinde kucaklarız…
    bu sarmal değişim fenomeni her geçen gün insanları birey olmaya itekler.
    Bireyselleşmek te bir bakıma yalnızlaşmak demektir.
    İnsanlar yalnızlaştıkça korkuları artar bu korkularda din olgusunu bütün hurafeleriyle birlikte sürekli diri ve canlı tutar.
    İşte böyle fasit bir dairenin içinde yuvarlanır dururuz.

    Aslında görünen odurki! Bilimin şaşırtıcı buluşları karşısında dinlerin .içeriğide usul usul değişmeye başladığını söylemek çokmu cüretkarca olur?.

    İnsanlar gelişen bilim karşısında Öğrenmekten kaçamaz..
    Bu zorunluluk insanları bireyselleşmeye doğru sürüklerken değişimin alışkanlıklar üzerindeki baskısıda giderek artmıştır.
    Dünün güya yarını garanti eden doneleri alıştığımız şeylerdir. Çok insan bu doneleri abartarak eve dönüş yolunu bile değiştirmeme gayretinde olur….. Daha da ileri götürenler…tedavi edilmesi gereken.obsasif kişiliğe girer.
    hızlı değişim ortaya aklı karışmış yığınlarca insan çıkarır.
    Böylece Bilimin büyüleyen dünyasında hep ‘’tanrının eli’’ aranmıştır.. ve aranacaktır.
    ……….…!
    bilim zekanın açtığı yolda ürkütücü bir hızla yürümektedir. korkarım dinler bilimin baskısından kurtulamayarak sonunda kendilerini bilimle özdeşleştirme yolunu bile deneyeceklerdir...

    (daha şimdiden sapkınlık gibi görülen uzay dini gibi örnekleri çıkmıştır ortaya)

    Kopya insanın önündeki son düzlük aşıldıktan sonra çıkacak ahlaki sarsıntıların erozyonu karşısında insanın bilime duyduğu hayranlığın kutsanmaya başlaması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

    Yani bilip inandığımız tüm ahlaki değerlerin çöpe atılma vakti gelmiş olabilirmi?.
    Her alanda olduğu gibi dinlerde çeşitli tüccarların elinde çıkar aracı olarak kullanılmıştır. Halada kullanılmaktadır. En kolay yalan din alanında söylenir. En kolay istismar bu alanda yapılır.

    Din maskesi altında mütedeyyin insanları bilinmeyen karanlıklarla korkutup sömürmek çok daha kolay olmaktadır. Eğrisini doğrusuna denk getirip çeşitli sosyal ilizyonlarla aldatmak basittir. Sokakakta gelişen en saçma öğretiler bile anlam kazanabilir. Bunun için sokakları etkileyecek kadar kalabalık bir taraftar toplamak yeterlidir. Sonrası kendi yalanına kendin inanacak kadar olayları gerçek gibi göstermek sorun olmayacaktır. ‘’Ya doğruysa’’ cümlesinin yarattığı ürperti insanları gelişi ,güzel savurmaktadır. Bu savrulma bazen öyle şiddetli olurki insanların akıl tutulmalarına dahi şahit olabiliriz. Bu sosyal deprasyon dan kurtulmak kolay değildir.. ilk bakışta eğitim bu deprasyonun ilacı gibi görünsede tam öyle olmadığı gerçektir.

    Zira insanları karar aşamasındayken yönlendirebilirsiniz. Karar vermiş olanları caydırmak çok zordur hatta imkansız gibidir. Karar verme aşaması eğitim sürecinde bilgi yüklerken olur. Bu süreç bir şekilde tamamlandığında artık yanlışları düzeltmek ancak başa gelecek bir musibet sayesinde olur.

    Tarih boyunca savaşlar hep bu yanılgılar sonucu çıkmıştır. Bitiminde ise yeni dinamik süreçler başlamıştır. Bu dinamik süreçlerin sırtında bilim kolayca zamandan zamana taşınmıştır.

    Bu gün Din hala statikosunu sürdürdüğünü sanmaktadır. Oysa bu gün insanlar din içindeki oyunculardan öteye geçememektedirler. mecburen diyelektikler icad ederek bilimin önünü temizlemek zorunda kalırlar……

    . Bilimin elindeki sihirli bıçak nihayet dinleri yontarak kendi kulvarına sokmuştur.. Ancak bilim de böyle koşulsuz kuralsız nereye koşmaktadır...

    O görünen pırıltılar çevremize ördüğümüz ipek kozalarımız olabilir sonuçta.
    Birgün o yapay ışıklar söndüğünde güneşimizin artık bizi aydınlatmadığını görürürsek hiç şaşırmayalım.. ……….

    ayazoglum..........



    Hukuki NET Güncel Haber

    Bilim ve Din konulu yargıtay kararı ara
    Bilim ve Din konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.640
    Dilekçeler Sözleşmeler
    3
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din

    Din bilimi reddetmez, bilim de dini...

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Mar 2007
    Nerede
    Bursa
    İletiler
    2.153
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din

    Bizim tek öğrenemedimiz şey Allah ile kulun arasına kimsenin giremeyeceğidir. Dindarlığa karşı değilim, dinciliğe karşıyım.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din




    İşin felsefesini yapacaklara Bertrand Russel'in Bilim ve Din adlı kitabını tavsiye ederim.
    Konu Harun Gür tarafından (12-04-2009 Saat 16:46:42 ) de değiştirilmiştir. Sebep: ekleme

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.640
    Dilekçeler Sözleşmeler
    3
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din

    Şu anda google'in azizliği olarak yazının altında gönüldensevenler.com diye bir reklam görüyorum. Efendim görmeyenler yazanlar şu: Gönüldensevenler.com İslami evlilik sitesi, Yüzyılın mutluluk hareketi... Resim olarak da nasıl denir bilemiyorum, türbanlı islami bir gelinlikli bir fıstık.
    Yemeyin bizi...!

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jun 2008
    İletiler
    87
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din

    Allahın ilmi olmasaydı, bilim hiçbir zaman yapılamazdı.
    Dolayısıyla bilim demek din demektir, din demek bilim demektir..
    Şöyleki; bir kum tanesini düşünün..
    Allah kumun kimyasını yüksek ısıda eriyip, cam haline getirerek şeffaflaşmasına olanak verecek şekilde yaratmasaydı, insanlar yaptıkları bilim sayesinde mercekleri tasarlayamayacaktı..Peki mercekler nasıl keşfedildi/tasarlandı? tabiki tabiattaki örneklerinden, yani Allahın ilminden...

    Peki mercekleri geliştiremeseydik koca koca mikroskoplar yapabilecekmiydik? Elbette hayır...
    Peki mikroskopları yapamasaydık, Allahın ilminde olan ancak gözlerimizin göremediği çeşit çeşit mikropları ve hücreleri görebilecekmiydik? Elbette hayır..
    Peki o zaman ne olacaktı? Bilim bu mikropları yok etmenin yollarıyla mücadele edemiyecekti.. Yada hücrelerin yapısını, dna sını keşfedemeyecek, birçok hastalığa, kansere vs çözüm bulunamayacaktı...

    Peki bugün bilim sayesinde doğru olduğuna inandığımız bir yöntemin yarın gelişen başka bilimler sayesinde yanlış kabul edilmesi muhtemelmidir? Elbette, örnekleride çoktur.. Mesela iptal edilen, tehlikesi sonradan keşfedilen ilaçlar gibi..

    Allahın ilmi "hak" tır. Bilim ise "doğru" dur.
    Hak; Her şart ve zeminde doğruluk ve gerçekliğini kaybetmeyen kurallar bütünüdür.
    Doğru ise; Gerçekliğini ve doğruluğunu belli şartlara bağlı kılan kurallar bütünüdür.

    Mesela; Mesela 2+2=4 eder. Yağmurda da, çölde de ,10.000 sene öncede, uzay çağında da; Bu haktır.
    Ama yağmurlu bir günde şemsiye ile dışarı çıkmak doğru iken, bir bahar günü nefis bir havada şemsiye ile dışarıya çıkmak yanlıştır.
    Yada bundan 30 yıl önce bir böbrek taşını ameliyatla almak doğru iken bugün lazerin kırabileceği taşı ameliyatla almak yanlıştır..Bunlar ise "doğru" ya örnektir.

    Doğrunun gerçekliğini koruması şartlara bağlı iken,Hak'ın gerçekliliği zaman ve zeminden bağımsız olarak her zaman ileri sürülebilir!

    Sn. Ayazoğlum, sizinki kadar uzun yapamadım, kusura bakmayın...

    Sn. Karavelioğlu, dolayısıyla dindarlık yada dincilik diye birşey yoktur aslında..
    Hakka giden yol tektir, dindarlığın azılığı yada çokluğu olamaz...Tabiatta ve inançta herşey daima bir ölçü ve denge içerisindedir.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2008
    İletiler
    87
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din

    Din, bilim, inanç, insan tabiatı ve felsefesinin birbirinden ayrılamayacağını ve birbirinin bütünü olduğunu açıklayan güzel bir yazı daha..

    Tabii okurken,sadece bakmak değil -görmek lazım, dinlemek değil- duymak lazım, okumak değil-anlamaya çalışmak lazım....


    http://www.kuranvebilim.com/html2/ku...ilim_giris.htm

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din

    İmam mı iktidar mı?

    Radikal / RUHİ ÖZTEKİN (Arşivinden)

    Din “iman” temelinde doğmaların oluşturduğu yapıdır. Bu nedenle bilimin deney gözlem sonuç gibi ritüelleriyle uyuşmamaktadır

    İnsanoğlu, dünyaya ayak bastığı günden bu yana toplumsal ilişkileri düzenlemek amacıyla çeşitli kurallar, normlar, davranışlar ve kurumlar yaratmıştır. Bu yapıp ve ettiklerinin, yarattıklarının bütünü olan kültür içerisinde kendini gösterir. Din de kültürün bir parçası olarak ortaya çıkmıştır.

    Dinler toplumsal yapının ve kültürün devam ettirilmesi üzerine kuruludur. İnsanlar bu kültürel yapının devamını sağlamak için "ateşi, şimşeği, gök gürlemesini" kendilerine kutsal saydılar. Bu kutsallık, çoğunlukla korkular üzerine şekillenmiştir. İnsanların, diğer canlılardan güçsüz, korumasız ve aciz oluşu "bir şeylere inanma, iman etme ve kutsallık" anlayışını ortaya çıkardı. Toplumsal hakimiyeti elinde bulunduran krallar ve firavunlar “kutsalın”, Tanrının yeryüzündeki görünümü oldular ve Tanrı adına toplumu şekillendirmeye çalıştılar. Böylelikle kutsalın değer yargılarından, normlarından, rol ve davranışlarından oluşan olgular bütünü olarak toplumu belirlemeye başladı. Din kurumu da bireyler üzerinde ve bireyler arası ilişkilerde kendisini gösteren "baskı" aracı olarak ortaya çıktı.

    İnsanların "bir arada yaşama arzusu" olmasaydı, bu yaşamı düzenleyecek kurallar da olmayacaktı. İnsanların, başka insanlara "hakim" olma anlayışı olmasaydı din de hakimiyet için kullanılmayacaktı. Yani halkı uyutmaya yarayan "afyon" ve baskı aracı olmayacaktı. Bütün dinler gibi İslam dini de toplumsal yaşamı şekillendirmek, düzenlemek ve gelecek kuşaklara aktarılmak adına ortaya çıktı. Ortaya çıkarken de zayıfı ve ezileni yanına alarak hâkim olana, güçlü olana karşı savaşarak büyüdü. Peygamber zengin bir ailenin oğlu olmasına karşın, yoksul, ezilmiş ve zayıf olandan yana oldu. Kendisini insanlık için "son umut" olarak gösterdi. Bu son umuda inanmayan için kurtuluş yoktu. Böylece taraftar toplayarak, inanan, hızla büyümeye ve vahiylerini yaymaya başladı. Bu büyüyen ve giderek farklılaşan anlayış her kültürel yapıda farklı algılanmaya başlandı.

    Din "kutsal fikrine dayalı olan ve müminleri bir sosyo-dinsel topluluk içinde birleştiren bir inançlar, semboller ve pratikler (örneğin, ritüeller) kümesi” olarak tanımlanır. Fertleri mukaddes duygu ve alışkanlıklarla birleştiren, toplumları yükselten bir kurum; insanlara yön veren, kanun ve nizamların kavuşamadığı yerlerde de, onları iyi ve faydalı şeyleri yapmaya yönlendiren bir hayat tarzıdır savı tanımlanan olgunun insanlar üzerindeki etkisinden kaynaklanır. Bir dizi simge içerir; saygıyla karışık bir korku duygusu uyandıran bu simgeler ayin ya da törenlerle bağlantılıdır. Bu öğelerden her birinin derinlemesine incelenmesi gereklidir. Bir dinsel inanışta tanrılara yer olmayabilir, ama korku ve hayranlık uyandıran bir varlık ya da bir nesne mutlaka vardır.

    Sosyologlar dini, bir tanrı ya da tanrılara olan inançla değil, kutsala gönderme yaparak tanımlamışlardır ve buna neden olarak da, böylesi bir tanımın toplumsal karşılaştırma yapmaya olanaklı kıldığını savunurlar. Geleneksel toplumlarda din, toplum yaşamının merkezinde yer alır. Dinsel simge ve ayinler, çoğunlukla toplumun maddi kültürü ve sanatıyla (müzik, resim, dans, oymacılık ve edebiyat) bütünleşmiştir.

    Dini, toplumda güçlü ve önemli bir birleştirici güç olarak görme anlayışı aynı zamanda "sekülerleşme" tartışmasını da beraberinde getirir. Sekülerleşmeyi, gittikçe ilerlemekte olan bir süreç olarak gören sosyologlar ahlaki düzenin dini inanç ve uygulamaların geleneksel kaynaklarının aşınmakta olduğu toplumlarda ahlaki düzenin nasıl korunabileceğini sormaktadırlar.

    Sosyoloji genel olarak, insanın sosyal eylemiyle veya başka bir ifadeyle rol davranışıyla ilgilenmesi gibi, dinin, amaçlı spesifik cemaatleşme ve insanların din tarafından belirlenmiş sosyal davranışlarıyla ilgilenir. Dolayısıyla bireysel olmayıp, toplumsal ve kolektif niteliklidir; inanç ve bilgiden ziyade sembollerle ilgilidir ve bu yüzden, bilimsel bilginin gelişiminin dinin toplumsal işlevleri açısından bir önemi yoktur.

    Marx'a göre din, güçlü bir ideolojik öğe içerir. Yani din, toplumda görülen güç ve zenginlik eşitsizliği için temellendirme sağlar. Böylece maddi üretim ilişkileri ve üretici güçler, uyumlu ve dengede oldukları sürece, ideolojik Politik uygulamalarında kendileriyle aynı uyumu gösterebilmelerini sağlarlar.

    Böylece, dinin toplumsal düzeyde, toplumsal düzenlemeleri haklı çıkaran ve meşrulaştıran bir muhafazakar güç olarak işlev görür din bireysel düzeyde de insanın gerçek potansiyelinin gizlenmesine neden olur. Bu çerçevede dünyanın gerçek mahiyetini ve insanın onu belirleme ve şekillendirme kabiliyetini de örter. Gerçek bilincin gelişmesini; insanın, toplumsal dünyasını oluşturacak ve kontrol edecek gücünü gerçekleştirmesini engeller. Halkı manevi yollarla dizginlemek gerektiği zaman din; yığınlar üstünde, ilk ve başlıca etkileme aracı olmuş ve hâlâ da olmaya devam etmektedir.

    Bu gün kendisini mahalle baskısı ya da toplumsal baskı olarak göstermektedir. seçim sürecinde bu yolla yapılan “açılımlar”ancak hakimiyetim halk tabakası üzerinde kurulmayı amaçlamaktadır.tıpkı yıllardan beri yapıldığı gibi. Bu ayrıca TÜBİTAK yayınlarını etkileyecek düzeyde bilimin yuvasını da ele geçirmiştir. Saltanatın toplum üzerinde devamını sağlamak ancak bilim kalelerinin ele geçirilip içinin boşaltılmasıyla olacaktır. Din “iman” temelinde doğmaların oluşturduğu yapıdır. Bu nedenle bilimin deney gözlem sonuç gibi ritüelleriyle uyuşmamaktadır. Uyuşan tek şey iktidar mücadelesinde aracı olarak kullanılmasıdır.

    Ruhi Öztekin: Sosyolog

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Bilim Ve Din


+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Bilim Diplomasisi [Kitap Fiyat bilgisi]
    H. Bülent Olcay; Seçkin; 2011; 14,50 TL Bilim Diplomasisi hakkındaki işbu hukuki kitap Hukuk Market tarafından satılmakta olup, ilgili kitabın...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 03-01-2011, 23:30:03
  2. Bilim Bu Davranışları Açıklayamadı
    Atomu bölen, insanın aya kadar gitmesini sağlayan ve hatta DNA'sını çözen bilim, insanoğlunun bazı gizemli davranışlarını açıklamak konusunda...
    Yazan: Gökhan Kartal Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 1
    Son İleti: 06-08-2009, 20:28:55
  3. Kargalar bilim adamlarını şaşırttı
    Bilim adamları, kargaların şempanzeler gibi hedeflerine ulaşmak için alet kullanabildiğini ve hatta bu aletleri yoktan yaratabildiğini ortaya koydu....
    Yazan: Mehtap Deniz Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 27-05-2009, 21:28:03
  4. Bilim İnsanlığın Yararına Değildir
    BİLİM İNSANLIĞIN YARARINA DEĞİLDİR Bilim kelimesi duyulduğunda gelişmişlik, kolaylık gibi kelimeler gelir.Hatta günümüzde bile gelişmiş ülkeler...
    Yazan: s.nergiz Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 14-10-2008, 21:20:57
  5. Bilim Oscar'ı Bir Türk'e Verildi
    Akademi dünyasının Oscar'ı olarak nitelendirilen ve 1963 yılından beri verilen R&D100 (AraştırmaAraştırma laboratuarlarında geliştirilen ve...
    Yazan: veezy37 Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 04-04-2007, 14:45:17

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.