+ Konuyu Yanıtla
19 / 26 Sayfa İlkİlk ... 91011121314151617181920212223242526 SonSon
181 den 190´e kadar toplam 256 ileti bulundu.

Konu: Askere gitmesem olmaz mı?

Askere gitmesem olmaz mı? Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #181
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    İSTANBUL, GAZİOSMANPAŞA, Turkey.
    İletiler
    27
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Alıntı akdmehmet rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın avukatım, yazdıklarınıza tek tek cevap vereyim: Evet bedelli askerlik isteyen bizlerin kendimize göre haklı sebeplerimiz var bunları benden ziyade arkadaşlar daha ayrıntılı açıkladılar. Ben daha ziyade askerliğin profesyonelleşmesi gerektiğini vurguluyorum. Ekonomik kriz olduğu için bedelli askerliğin çıkacağı, TSK'nın da ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumdan dolayı buna ses çıkarmayacağı yaşanarak görülecektir. Ama gönül ister ki bedelli askerlik sadece deprem olduğu zaman veya ekonomi çok bozulunca değil, her zaman olsun. Taa ki profesyonel orduya geçilinceye kadar. 15 ay askerlik yapmakla vatan sevgisi arasında bağ kurmak yanlıştır. Acemi kimsenin 15 ay yapacağı askerliktense profesyonel kadrolar tarafından askerliğin icra edilmesi yeğdir. Askerlik bugün bütün dünyada profesyonelleşmiştir ki doğrusu da odur. Vicdani red kavramı da " bir insanın askerlik yapmaya ve insan öldürmeye zorlanmasının insan haklarıyla bağdaşmayacağı " tezinden hareketle kabul edilmiş bir olgudur ve AB kriterleri çerçevesinde eninde sonunda ülkemizde de uygulanacak ve askerlik tamamen profesyonelleşecektir ki bunun ilk adımı atılmış, komando tugaylarının profesyonelleştirilmesine başlanılmıştır. Son yazdığınız cümle; yani her şey para mı veya eğitim sistemimiz mi yanlış ? Kapitalist dünya düzeninde her şey paradır, kapitalizmin özü budur. Hastanelerde bile " paran yoksa öl " der kapitalizm. Tuzla'da ölen insanların ne için öldükleri hepimizin malumudur. Süper güç dediğimiz Amerika, giderek bozulan ve son zamanlarda temelli çöken ekonomisini canlandırmak için senelerdir dünyanın farklı noktalarında savaş çıkarmaktadır, bugün de Gazze'de masum çocuklar ölmektedir. Para için her şeyi mübah gören bir anlayış malesef gerek dünyada gerekse ülkemizde toplumun her kademesine yayılmıştır. Eğitim elbette önemlidir, eğitimle birlikte insanın aldığı aile terbiyesi de önemlidir. Aynı ülkede yaşayıp da insanları milyonlarca lira dolandıranlar da vardır, 5 lira borcu olsa huzursuzluk duyup bunu ertesi gün veren de vardır. İşte bu eğitim ve aileden görmekle alakalıdır, yetişme tarzıyla ilgilidir. " Vatanı sevmek = askerlik yapmak " ; " Vatanı sevmemek = Askerden kaçmak veya bedelli askerlik istemek " şeklindeki düşünceler malesef toplumumuzun genelinde vardır ama tamamiyle profesyonel ordu kurulmadan, teröristlerin üzerine bölgeyi bilen-deneyimli askerler gönderilmeden, ordumuz dünya standartlarındaki teknolojilerle donatılmadan ( ki bunun için gereken bütçe bedelli askerliklerle sağlanabilir ) hiçbir mesafe kaydedilemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Dünyadaki ve bizdeki durum değerlendirilmelidir. Zorunlu askerlik anlayışı terk edilmelidir.
    Bedelli askerlik Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çıkarılmış en sakat kanundur.
    Bu ülke eğer para için savaşanların ülkesi olsa idi o tarihe mal olmuş Çanakkale destanını rüyanızda bile göremezdiniz.Ülke savunmasının para gibi kirli bir malzeme ile gerçekleşebileceğine inanıyorsanız en hafif tabiri ile aldanıyorsunuz derim size.
    Bu kanunun sakat olan diğer bir yüzü ise burada bir fırsat eşitliği söz konusu değildir.Parası olan kişi yan gelip yatacak fakat bu ülkenin gerçeği olan fakir insanlarımız gidip askerlik yapacak gazi olacak şehit olacak ve birileri bir yerlerde "askerliğimi bedelli yaptım "diyecek.
    Bu kanun ilk harfinden son harfine kadar sakat bir kanundur.Bu ülkenin birlik ve bütünlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir,bunun beraberinde toplumun fakir kesimlerinde servet düşmanlığına varacak kadar ağır tahribatlar yapmış bir kanundur.
    "Bu vatan toğrağın kara bağrında sıradağlar gibi yatanlarındır"
    Bedelli askerlik için yanıp tutuşanların değil...



    Hukuki NET Güncel Haber

    Askere gitmesem olmaz mı? konulu yargıtay kararı ara
    Askere gitmesem olmaz mı? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #182
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    ist
    İletiler
    344
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Alıntı alonewolf_3469 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Bedelli askerlik Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çıkarılmış en sakat kanundur.
    Bu ülke eğer para için savaşanların ülkesi olsa idi o tarihe mal olmuş Çanakkale destanını rüyanızda bile göremezdiniz.Ülke savunmasının para gibi kirli bir malzeme ile gerçekleşebileceğine inanıyorsanız en hafif tabiri ile aldanıyorsunuz derim size.
    Bu kanunun sakat olan diğer bir yüzü ise burada bir fırsat eşitliği söz konusu değildir.Parası olan kişi yan gelip yatacak fakat bu ülkenin gerçeği olan fakir insanlarımız gidip askerlik yapacak gazi olacak şehit olacak ve birileri bir yerlerde "askerliğimi bedelli yaptım "diyecek.
    Bu kanun ilk harfinden son harfine kadar sakat bir kanundur.Bu ülkenin birlik ve bütünlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir,bunun beraberinde toplumun fakir kesimlerinde servet düşmanlığına varacak kadar ağır tahribatlar yapmış bir kanundur.
    "Bu vatan toğrağın kara bağrında sıradağlar gibi yatanlarındır"
    Bedelli askerlik için yanıp tutuşanların değil...
    Aynen katılıyorum söylediklerinize.Zengin ya da fakir olabilirim.Ama oğlum her T.C vatandaşı gibi aynı koşullarda yapacak askerliğini...Ölenlerimiz; şehit ve gazilerimiz bizim insanımız değil miydi? Kimse'ye ayrıcalık tanınmasından yana değilim.Şehit ve gazi'lere ayıp oluyor!...

  4. #183
    Kayıt Tarihi
    Mar 2009
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Alıntı FUTURE rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Aynen katılıyorum söylediklerinize.Zengin ya da fakir olabilirim.Ama oğlum her T.C vatandaşı gibi aynı koşullarda yapacak askerliğini...Ölenlerimiz; şehit ve gazilerimiz bizim insanımız değil miydi? Kimse'ye ayrıcalık tanınmasından yana değilim.Şehit ve gazi'lere ayıp oluyor!...
    Siz, 1923'ten beri gelen ulus yaratma -ki itirazım yok- projesi dahilinden çıkamamış, kimlik konusunda hala o dönemlerin, dayatılan klişelerine biat eden insanlar. Şehitlerimiz, gazilerimiz, Türk tebaası -hanımefendinin biri yazmıştı bu tebaa kelimesini ve belli ki kullanmaktan gurur duyuyordu. Tebaa biat eden demektir- , her Türk asker doğar... Şimdi ben herhangi bir ülkü ocağına, alperenler ocağına, ya da atsızcılar sitesine -ki en üzücü örnek budur- gitsem ve bu konudaki fikirlerini sorsam, sizlerin yazdıklarından farklı cevaplar almam. Ne eksik ne fazla. Peki bu, o kurumların ve verdikleri cevapların yanlış olduğu anlamına gelir mi? Elbette ki hayır. Peki nedir mesele? Mesele, devir değişti. İnsanlar da insanların hayattan beklentileri de değişti. Amasya Tamimi döneminde değiliz artık. Yarın Anafartalar da muharabeye de gitmeyeceğiz. Efendim, bırakınız artık dört tarafımız düşmanlarla çevrili martavalını. O Fransız İhtilali'nden araklama -argo için özür- bir ulus yaratma projesinin kullandığı bir parametre idi. Hala kullanılmaya çalışılıyor ancak dünyaya henüz sadece etnik köken penceresinden bakabilen insanlar -genelde yeni yetme gençler- üzerinde işe yarıyor. Siz sanıyormusunuz ki bize düşman olanlar listesi verenler, aynı ülkelerle ticari, askeri, hukuki konularda anlaşmalar yapıp üzerine kadeh tokuşturmuyorlar. Zaten olması gereken de bu. Güneş bu ülke etrafında dönmüyor sadece. Hepimiz aynı gezegen üzerinde yaşıyoruz. Sınırlar yavaş yavaş belirsizleşiyor. Ticaret ile, internet ile... Ne anlatıyorsunuz bana. Her durumun, birden fazla sebebi, birden fazla bakış açısı, birden fazla sonucu ve birden fazla çözümü varken, siz bana sadece ''her Türk asker doğar'' mı diyeceksiniz yani. Bundan beş ya da on yıl sonra, bu ülkede, Avrupa Birliği uyum yasaları ya da İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda zorunlu askerlik kaldırılırsa ya da vicdani red kabul görürse ne yapacaksınız. O sloganlardan ibaret dimağınızdan bir slogan seçip, ''ya sev ya terket'' deyip terkedecek misiniz bu ülkeyi. Ülkede yasalar değişiyor. İnsanların bakış açıları değişiyor. Çünkü dünya değişiyor. Hiçbir şey 1923'teki gibi değil artık. O gün bir ulus yaratmak gerekiyordu. Çünkü imparatorluklar çağı sona ermişti. Ve eldeki tek model, ulus-devlet modeli idi. Tamam. Hayhay. Hiç itirazım yok. Gidin bir bakın Çanakkale Şehitliği'ne. Orada omuz omuza, kardeş kardeşe, bu topraklar için can vermiş Türk, Kürt, Rum (amele taburları ), Çerkez, Laz, Müslüman, Yahudi ve Hristiyan göreceksiniz. Peki bugün ne yapıyoruz? Orada bu topraklar için can vermiş Kürt'lerin torunlarını asit kuyularına atıyoruz. Atanlar kimler. Türk halkının bekasını kendilerine şiar edenler öyle mi? Neden? Çünkü bu çocuklar terörist. Peki ben ne yapıyorum? Polis olup yakalıyorum. Savcı olup sorguluyorum. Yargıç olup yargılıyorum. Cellat olup öldürüyorum. Bir de üstüne bunu saklama gereği duyup, asit kuyusuna atıyorum. Hepsini tek başıma yapıyorum. Hukuk mu? Söz konusu vatan ise gerisi teferruat değil mi?Peki bunu ne adına yapıyorum. Kutsal Türk milletinin bekası adına. Peki bugün ne yapıyorum. 85 yıl önce mübadele ile Rum'ların büyük bir kısmını gönderdim. Mübadele harici bırakılan Bozcaada, Gökçeada ve İstanbul Rum'larına, o dedeleri benim dedelerimle omuz omuza savaşıp yan yana düşmüş insanların torunlarına, hayatı en azından bu coğrafyada zindan etmeye çalışıyorum. Nasıl yapıyorum? Varlık vergisi ile yapıyorum. Nasıl yapıyorum? Bizzat Atam dediğim insanın evini bombalayarak ve ''Rum'lar Ata'mızın evini bombaladı'' söylentisi çıkararak, halkı galeyana getirerek, zaten ülkede az sayıda kalmış olan Rumları öldürerek, evlerini, dükkanlarını yağmalayarak yapıyorum. Şimdi ben bütün bu pisliğe bulaştıktan sonra, sen bana diyorsun ki al eline silahı, git bu bizden olmayan herkese doğrult. Çünkü bizim bizden başka dostumuz yok. Bizden başka herkes bize düşman. Çünkü bizim sivil yaşama hakkımız yok. Çünkü biz asker doğduk. Ve ülkede savaş var. En azından ihtimali var. Sizin gibi biat edenler, hiçbir şeyi sorgulamayanlar, yasa öyleyse doğrudur diyen hukukçular - ki yasalar değişiyor ama bu mantalitedeki hukuçuların cevapları değişmiyor -, ülkenin bütün sorunlarını kahvehane seviyesine indirgeyen, kafa yormayan, çözüm üretmeyen, elini taşın altına sokmayan insanlar varolduğu sürece, bu ülkede savaş ihtimali teorileri her daim varolacaktır. Bir coğrafyada bir terör sorunu varsa, problemin özü insanların ölüyor olmasıdır. Ve çözüm yolları ölümü değil yaşamı kutsamaktan geçer. Siz şimdi çözüm için ne yapıyorsunuz? Herhangi bir fikriniz var mı yoksa size söylenegelmiş sloganlar üzerinden mi hareket ediyorsunuz? Pardon ama SİZ KİMSİNİZ?

  5. #184
    Kayıt Tarihi
    Mar 2009
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Bu site, sonunda bana da bunları yazdırdı ya, başka birşey demiyorum.

  6. #185
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    İSTANBUL, GAZİOSMANPAŞA, Turkey.
    İletiler
    27
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Alıntı albertobedelli rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Siz, 1923'ten beri gelen ulus yaratma -ki itirazım yok- projesi dahilinden çıkamamış, kimlik konusunda hala o dönemlerin, dayatılan klişelerine biat eden insanlar. Şehitlerimiz, gazilerimiz, Türk tebaası -hanımefendinin biri yazmıştı bu tebaa kelimesini ve belli ki kullanmaktan gurur duyuyordu. Tebaa biat eden demektir- , her Türk asker doğar... Şimdi ben herhangi bir ülkü ocağına, alperenler ocağına, ya da atsızcılar sitesine -ki en üzücü örnek budur- gitsem ve bu konudaki fikirlerini sorsam, sizlerin yazdıklarından farklı cevaplar almam. Ne eksik ne fazla. Peki bu, o kurumların ve verdikleri cevapların yanlış olduğu anlamına gelir mi? Elbette ki hayır. Peki nedir mesele? Mesele, devir değişti. İnsanlar da insanların hayattan beklentileri de değişti. Amasya Tamimi döneminde değiliz artık. Yarın Anafartalar da muharabeye de gitmeyeceğiz. Efendim, bırakınız artık dört tarafımız düşmanlarla çevrili martavalını. O Fransız İhtilali'nden araklama -argo için özür- bir ulus yaratma projesinin kullandığı bir parametre idi. Hala kullanılmaya çalışılıyor ancak dünyaya henüz sadece etnik köken penceresinden bakabilen insanlar -genelde yeni yetme gençler- üzerinde işe yarıyor. Siz sanıyormusunuz ki bize düşman olanlar listesi verenler, aynı ülkelerle ticari, askeri, hukuki konularda anlaşmalar yapıp üzerine kadeh tokuşturmuyorlar. Zaten olması gereken de bu. Güneş bu ülke etrafında dönmüyor sadece. Hepimiz aynı gezegen üzerinde yaşıyoruz. Sınırlar yavaş yavaş belirsizleşiyor. Ticaret ile, internet ile... Ne anlatıyorsunuz bana. Her durumun, birden fazla sebebi, birden fazla bakış açısı, birden fazla sonucu ve birden fazla çözümü varken, siz bana sadece ''her Türk asker doğar'' mı diyeceksiniz yani. Bundan beş ya da on yıl sonra, bu ülkede, Avrupa Birliği uyum yasaları ya da İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda zorunlu askerlik kaldırılırsa ya da vicdani red kabul görürse ne yapacaksınız. O sloganlardan ibaret dimağınızdan bir slogan seçip, ''ya sev ya terket'' deyip terkedecek misiniz bu ülkeyi. Ülkede yasalar değişiyor. İnsanların bakış açıları değişiyor. Çünkü dünya değişiyor. Hiçbir şey 1923'teki gibi değil artık. O gün bir ulus yaratmak gerekiyordu. Çünkü imparatorluklar çağı sona ermişti. Ve eldeki tek model, ulus-devlet modeli idi. Tamam. Hayhay. Hiç itirazım yok. Gidin bir bakın Çanakkale Şehitliği'ne. Orada omuz omuza, kardeş kardeşe, bu topraklar için can vermiş Türk, Kürt, Rum (amele taburları ), Çerkez, Laz, Müslüman, Yahudi ve Hristiyan göreceksiniz. Peki bugün ne yapıyoruz? Orada bu topraklar için can vermiş Kürt'lerin torunlarını asit kuyularına atıyoruz. Atanlar kimler. Türk halkının bekasını kendilerine şiar edenler öyle mi? Neden? Çünkü bu çocuklar terörist. Peki ben ne yapıyorum? Polis olup yakalıyorum. Savcı olup sorguluyorum. Yargıç olup yargılıyorum. Cellat olup öldürüyorum. Bir de üstüne bunu saklama gereği duyup, asit kuyusuna atıyorum. Hepsini tek başıma yapıyorum. Hukuk mu? Söz konusu vatan ise gerisi teferruat değil mi?Peki bunu ne adına yapıyorum. Kutsal Türk milletinin bekası adına. Peki bugün ne yapıyorum. 85 yıl önce mübadele ile Rum'ların büyük bir kısmını gönderdim. Mübadele harici bırakılan Bozcaada, Gökçeada ve İstanbul Rum'larına, o dedeleri benim dedelerimle omuz omuza savaşıp yan yana düşmüş insanların torunlarına, hayatı en azından bu coğrafyada zindan etmeye çalışıyorum. Nasıl yapıyorum? Varlık vergisi ile yapıyorum. Nasıl yapıyorum? Bizzat Atam dediğim insanın evini bombalayarak ve ''Rum'lar Ata'mızın evini bombaladı'' söylentisi çıkararak, halkı galeyana getirerek, zaten ülkede az sayıda kalmış olan Rumları öldürerek, evlerini, dükkanlarını yağmalayarak yapıyorum. Şimdi ben bütün bu pisliğe bulaştıktan sonra, sen bana diyorsun ki al eline silahı, git bu bizden olmayan herkese doğrult. Çünkü bizim bizden başka dostumuz yok. Bizden başka herkes bize düşman. Çünkü bizim sivil yaşama hakkımız yok. Çünkü biz asker doğduk. Ve ülkede savaş var. En azından ihtimali var. Sizin gibi biat edenler, hiçbir şeyi sorgulamayanlar, yasa öyleyse doğrudur diyen hukukçular - ki yasalar değişiyor ama bu mantalitedeki hukuçuların cevapları değişmiyor -, ülkenin bütün sorunlarını kahvehane seviyesine indirgeyen, kafa yormayan, çözüm üretmeyen, elini taşın altına sokmayan insanlar varolduğu sürece, bu ülkede savaş ihtimali teorileri her daim varolacaktır. Bir coğrafyada bir terör sorunu varsa, problemin özü insanların ölüyor olmasıdır. Ve çözüm yolları ölümü değil yaşamı kutsamaktan geçer. Siz şimdi çözüm için ne yapıyorsunuz? Herhangi bir fikriniz var mı yoksa size söylenegelmiş sloganlar üzerinden mi hareket ediyorsunuz? Pardon ama SİZ KİMSİNİZ?

    Ne kadar güzel vede doğru tahliler bravo doğrusu.
    Dostlarımıza şöyle bir bakalım,
    Irak: Ne güzel bir dost topu topu üç beş il talebi var Türkiyeden.
    (Haritalarını Türk milli istihbaratı çizmediyse eğer )
    Ermenistan
    Ne var canım verin gitsin Doğu Anadolu'yu kardeş kardeş yaşayalım
    (Aynı şekilde haritaları Türk istihbaratı çizmediyse eğer )
    Yunanistan
    Megalo İdea
    Yok canımmmm bu tıpkı İtalyanların "anneee Türkler geliyor " paranoyası
    Suriye
    İt tarlası idi daha düne kadar tokadı hissedince "vallah gardaş biz müslüman ve dost'uz " diyip sıyırmayı seçtiler
    Bu ülkeyi kimse bölmek istemiyor bebeklere kurşunlar gökyüzünden düşüyor binlerce günahsız köylü,öğretmen,doktor göktaşları sebebi ile öldüler değil mi ?

    Şİmdi bu güzel dostlar arasında ne alemi var onca asker beslemenin değil mi ama.Sizde haklısınız.SAHİ SİZ KİMSİNİZ

    BU VATAN TOPRAĞIN KARA BAĞRINDA SIRA DAĞLAR GİBİ YATANLARINDIR.

  7. #186
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Alıntı albertobedelli rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Siz, 1923'ten beri gelen ulus yaratma -ki itirazım yok- projesi dahilinden çıkamamış, kimlik konusunda hala o dönemlerin, dayatılan klişelerine biat eden insanlar. Şehitlerimiz, gazilerimiz, Türk tebaası -hanımefendinin biri yazmıştı bu tebaa kelimesini ve belli ki kullanmaktan gurur duyuyordu. Tebaa biat eden demektir- , her Türk asker doğar... Şimdi ben herhangi bir ülkü ocağına, alperenler ocağına, ya da atsızcılar sitesine -ki en üzücü örnek budur- gitsem ve bu konudaki fikirlerini sorsam, sizlerin yazdıklarından farklı cevaplar almam. Ne eksik ne fazla. Peki bu, o kurumların ve verdikleri cevapların yanlış olduğu anlamına gelir mi? Elbette ki hayır. Peki nedir mesele? Mesele, devir değişti. İnsanlar da insanların hayattan beklentileri de değişti. Amasya Tamimi döneminde değiliz artık. Yarın Anafartalar da muharabeye de gitmeyeceğiz. Efendim, bırakınız artık dört tarafımız düşmanlarla çevrili martavalını. O Fransız İhtilali'nden araklama -argo için özür- bir ulus yaratma projesinin kullandığı bir parametre idi. Hala kullanılmaya çalışılıyor ancak dünyaya henüz sadece etnik köken penceresinden bakabilen insanlar -genelde yeni yetme gençler- üzerinde işe yarıyor. Siz sanıyormusunuz ki bize düşman olanlar listesi verenler, aynı ülkelerle ticari, askeri, hukuki konularda anlaşmalar yapıp üzerine kadeh tokuşturmuyorlar. Zaten olması gereken de bu. Güneş bu ülke etrafında dönmüyor sadece. Hepimiz aynı gezegen üzerinde yaşıyoruz. Sınırlar yavaş yavaş belirsizleşiyor. Ticaret ile, internet ile... Ne anlatıyorsunuz bana. Her durumun, birden fazla sebebi, birden fazla bakış açısı, birden fazla sonucu ve birden fazla çözümü varken, siz bana sadece ''her Türk asker doğar'' mı diyeceksiniz yani. Bundan beş ya da on yıl sonra, bu ülkede, Avrupa Birliği uyum yasaları ya da İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda zorunlu askerlik kaldırılırsa ya da vicdani red kabul görürse ne yapacaksınız. O sloganlardan ibaret dimağınızdan bir slogan seçip, ''ya sev ya terket'' deyip terkedecek misiniz bu ülkeyi. Ülkede yasalar değişiyor. İnsanların bakış açıları değişiyor. Çünkü dünya değişiyor. Hiçbir şey 1923'teki gibi değil artık. O gün bir ulus yaratmak gerekiyordu. Çünkü imparatorluklar çağı sona ermişti. Ve eldeki tek model, ulus-devlet modeli idi. Tamam. Hayhay. Hiç itirazım yok. Gidin bir bakın Çanakkale Şehitliği'ne. Orada omuz omuza, kardeş kardeşe, bu topraklar için can vermiş Türk, Kürt, Rum (amele taburları ), Çerkez, Laz, Müslüman, Yahudi ve Hristiyan göreceksiniz. Peki bugün ne yapıyoruz? Orada bu topraklar için can vermiş Kürt'lerin torunlarını asit kuyularına atıyoruz. Atanlar kimler. Türk halkının bekasını kendilerine şiar edenler öyle mi? Neden? Çünkü bu çocuklar terörist. Peki ben ne yapıyorum? Polis olup yakalıyorum. Savcı olup sorguluyorum. Yargıç olup yargılıyorum. Cellat olup öldürüyorum. Bir de üstüne bunu saklama gereği duyup, asit kuyusuna atıyorum. Hepsini tek başıma yapıyorum. Hukuk mu? Söz konusu vatan ise gerisi teferruat değil mi?Peki bunu ne adına yapıyorum. Kutsal Türk milletinin bekası adına. Peki bugün ne yapıyorum. 85 yıl önce mübadele ile Rum'ların büyük bir kısmını gönderdim. Mübadele harici bırakılan Bozcaada, Gökçeada ve İstanbul Rum'larına, o dedeleri benim dedelerimle omuz omuza savaşıp yan yana düşmüş insanların torunlarına, hayatı en azından bu coğrafyada zindan etmeye çalışıyorum. Nasıl yapıyorum? Varlık vergisi ile yapıyorum. Nasıl yapıyorum? Bizzat Atam dediğim insanın evini bombalayarak ve ''Rum'lar Ata'mızın evini bombaladı'' söylentisi çıkararak, halkı galeyana getirerek, zaten ülkede az sayıda kalmış olan Rumları öldürerek, evlerini, dükkanlarını yağmalayarak yapıyorum. Şimdi ben bütün bu pisliğe bulaştıktan sonra, sen bana diyorsun ki al eline silahı, git bu bizden olmayan herkese doğrult. Çünkü bizim bizden başka dostumuz yok. Bizden başka herkes bize düşman. Çünkü bizim sivil yaşama hakkımız yok. Çünkü biz asker doğduk. Ve ülkede savaş var. En azından ihtimali var. Sizin gibi biat edenler, hiçbir şeyi sorgulamayanlar, yasa öyleyse doğrudur diyen hukukçular - ki yasalar değişiyor ama bu mantalitedeki hukuçuların cevapları değişmiyor -, ülkenin bütün sorunlarını kahvehane seviyesine indirgeyen, kafa yormayan, çözüm üretmeyen, elini taşın altına sokmayan insanlar varolduğu sürece, bu ülkede savaş ihtimali teorileri her daim varolacaktır. Bir coğrafyada bir terör sorunu varsa, problemin özü insanların ölüyor olmasıdır. Ve çözüm yolları ölümü değil yaşamı kutsamaktan geçer. Siz şimdi çözüm için ne yapıyorsunuz? Herhangi bir fikriniz var mı yoksa size söylenegelmiş sloganlar üzerinden mi hareket ediyorsunuz? Pardon ama SİZ KİMSİNİZ?
    Bu sitenin güzel yanı da bu, sizin bunları yazmanıza izin veriyor.

    Yazılanların içeriğine bakınca neresinden düzeltmeye başlasam diye bir hayli düşündüm.

    Sahi siz hangi ülkede ve hangi dünyada yaşıyorsunuz?

    Dünyada ulus devletler dönemi bittiyse bunu kendi ülkeleri adına tartışmaya açan bir Batı ülkesi örneği verin. Sınırlar yavaş yavaş belirsizleşiyor diye, kendi toprağından bir karış veren, toprağı için savaşmayacak bir uygar dünyalı ülke ismi söyleyin.

    imagine there's no countries,
    it isn't hard to do,
    nothing to kill or die for,
    no religion too,
    imagine all the people
    living life in peace...

    Bu bir ütopya değildir, ancak bunu gerçekleştirmenin yolu anlattığınız gibi değildir. Irkçılığa elbette karşıyız, yurtsever olmak son dönemde bilhassa pompalandığı gibi ırkçı olmak demek değildir.

    Bedelli askerliğin önemli parasal kaynak olduğunu habire tekrarlayıp duranlara da bir çift sözüm olacak. Benim kaynak konusunda, bedelli askerlikten daha iyi bir fikrim var.

    Ülkenin Doğu ve Güneydoğusu'nu 450 Milyar Dolar bedelle satılığa çıkaralım. Bakın ne güzel, memleketin iç ve dış borcu kapandı. Bölgeye yatırım yapma gereği kalmadı. Terörizm illeti biteceğinden o kadar askere de gerek kalmadı. Zorunlu askerlik de sona erer, bedel ödemekten de kurtulursunuz.

    Nasıl fikir ama?!!!

  8. #187
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Bu sitede ırkçı olan kimsenin olduğunu sanmıyorum.Hele de ben gibi bir insan bırakın Irkçı olmayı tüm savaşlara,askerlik kurumuna özünde karşıyım.Ama şöyle bir realite'de var; Dünya aynen toplumumuz gibi çok heterojen bir yapıya sahip.Silahlı kuvvetler olmasaydı ne olurdu? Bu yüzden askerlik kurumu gerekli.Benim de askerlik çağında çocuğum var.O da askere gidecek her ülke evladı gibi.Biraz empati lütfen...

  9. #188
    Kayıt Tarihi
    Feb 2009
    İletiler
    43
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Konuyu çok güzel bağlamışsınız tebrik ederim sizi Türkiye her yönünde böyle yetkililer olduğu sürece Tr bir adım ileriye gitmez,başka bişey demiyorum,öğrenci olarak bakaya kalıyorsam sorun bende değil sistemdedir,birde mesleğinizden dolayı size danıştığımızı unutmayın yoksa aramızda mesleki veya kültürel bir fark yoktur.... Benim sorunum aslında bu konuyla ilgili değildi ama yinede sizin söylediklerinize dayanamayıp cevap yazdım,artık profesyonel askerlik gerekli,askere gidenler döndüğünde çok güzel şeyler mi paylaşıyor acaba? Biraz samimi olun,1900 lerde yaşamıyoruz artık herşey tekniğe bağlı ama bazı zihinlerin niyeyse zoruna gidiyor,ama zamanla elbet değişecek,herkese iyi günler :rolleyes:

  10. #189
    Kayıt Tarihi
    Mar 2009
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Barışa o kadar uzağız ki bırakın barış konusunda hamle yapmayı, üzerine düşünmek bile hayalperestlik olarak algılanıyor. Oysa herşey düşünce ile başlar. Düşünceyi reddederseniz barışa giden bütün yolları tıkamış olursunuz. Terör teknik bir konudur. Ortaya çıkmış sorun adına, çözüm yollarının hepsini kapatıp silaha davranırsanız, sorunu çözümsüzlüğe götürmüş olursunuz. İşte bunun adı terördür. Ve bu yüzden pkk teröristtir. Ama önemli olan onların ne yaptığının yanında sizin de ne yaptığınızdır. Çözümsüzlüğü besleyenler, teröre ortak olurlar.
    Evet ben bedelli askerlik bekliyorum. Farklı yerlere bu talebimi belirten yazılar yazdım. Hiçbir yazımda argüman olarak ekonomiyi kullanmadım. Çünkü doğru bulmuyorum. Benim sorunum çözülsün diye ekonomik krizin derinleşmesini umut etmek bana göre değil. Ben olayın birey hukuku kısmı ile ilgileniyorum. Anayasada halihazırda varolan bir uygulamanın bireyler arasındaki eşitliği zedeleyici olup olmadığı ile ilgileniyorum. Ayrıca, ülkedeki ordu sisteminin, sivillerin düzenli olarak orduya alınmasının gerekçesi olarak önümüze sürülen ''dört yanımız düşmanlarla çevrili'' fikrinin gerçeklikten ziyade bilinçli olarak yaratılmış bir paranoya olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden profesyonel ordu, ordunun Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması gibi konular ile ilgileniyorum. İngiltere'de 1950'lerin ortalarından beri profesyonel ordu var. Ek olarak isteyen gönüllü askerlik yapabiliyor. Ülke savunmalarının zaafa uğradığını iddia edebilir misiniz? Biz de PKK, onlarda IRA var. Hangi ülke daha çözümcül davranmış soruyorum? Hangi ülkenin daha az insan kaybı var? 1980'lerin başında bir avuç çapulcu denilen melanet 50.000'in üzerinde can aldı. Bu halk, halk olsaydı, söylenen herşeye biat etmek yerine biraz sorun üzerine kafa yorsaydı, belki de kaybettiklerimizin birçoğu hala aramızda olacaktı. Bir sorunun sorun olarak algılanması, silahla çözülemeyeceğinin anlaşılması için kaç insan yitirmemiz gerekiyor? Böyle standart bir rakam mı var?
    Evet, durumum aciliyet içermese, bedelliden ziyade bu konuların tartışılmasını arzu ederim. Ki zaten TSK dahil tartışılmaya başlandı. Ancak durumum acil. Yakın zamanda çözemezsem, yıllarca çalıştıktan sonra güçlükle edinebildiğim işyerimi kaybedeceğim. Daha birçok şey kaybedeceğim ancak onlar özel meselelere girdiği için söylemem yersiz olur. Ben olaya kişisel kayıplarım çerçevesinde bakmayı etik bulmadığım için ne bu sayfalarda, ne de başka bir yerde kişisel durumumu bahis konusu etmemiştim. Dert ettiğim durumun hukuki, adaletli olup olmadığı ve insan hakları normlarına uyup uymadığı idi.
    Bir önceki yazımdan, ulus-devlet modelini tartışmaya açtığım sonucunu çıkarmak için özel bir yetenek gerekir. Devrimci değilim. Statükocu da değilim. Zaten dönem devrimler dönemi değildir. Demokratik ilerlemelere, iyileştirmelere inanıyorum. Ancak 1923 Türkiye'sinin ulus yaratmak için kullandığı argümanların artık geçerliliğini yitirmesi gerektiğini, artık bu topluma faydadan çok zarar getireceğini, dünyanın geri kalanından izole olmamamız gerektiğini ve gezegen üzerinde çok yalnızız çook ruh halini kırabilmek için herkes bize düşman paranoyasından kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum. Öyle görünüyor ki bunu devlet yapamayacak. İş topluma kalıyor.
    Son olarak; kimse üzerine alınmasın ama ülkede ve dünyada ırkçılıkla pratikte mücadele eden kişi ve kurumların en çok duyduğu cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.''Irkçı bir insan değilim ama....'' Evet. ''Ama''ların arkası farklı şekillerde dolduruluyor. Birey ırkçı nefreti farkında bile olmadan içinde barındırabiliyor. Zaten ırkçılığın çok tehlikeli olmasının sebebi de bu. Kişi öyle olmadığını düşünüyor. Ancak bir soruna yönelik yorumlarını bir etnik köken temeline bağladığında kaçınılmaz olarak ırkçılığa bulaşıyor.
    Kökenim Karamanoğulları'na, Oğuz boyu Türk'lerine dayanıyor. Baba tarafından Girit, anne tarafından Makedonya mübadili bir ailenin çocuğuyum. Doğup büyüdüğüm Erdek'te, Tatarlar, Çerkezler, Boşnaklar, Kürtler, Rumlar, Lazlar...ile yaşadım. Çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Çünkü bu derece farklı kültürlerin birarada birbirini ötekileştirmeden yaşayabildiği bir coğrafyaydı yaşadığım yer. Aksini yapanlar da vardı ama. Sahip olduğum bütün etnik unsurlarla gurur duyuyorum. Bu unsurlar beni komşularımdan ya da vatandaşlarımdan üstün yapmaz. Olsa olsa zengin yapar. Kültürel anlamda zengin.
    Kendimize kimlik biçebilmek için ötekileştirdiğimiz kimliklere ihtiyaç duymayacağımız günler dileğiyle. Saygılar.
    Konu albertobedelli tarafından (29-03-2009 Saat 01:15:56 ) de değiştirilmiştir.

  11. #190
    Kayıt Tarihi
    Mar 2009
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Askere gitmesem olmaz mı?

    Alıntı alonewolf_3469 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Ne kadar güzel vede doğru tahliler bravo doğrusu.
    Dostlarımıza şöyle bir bakalım,
    Irak: Ne güzel bir dost topu topu üç beş il talebi var Türkiyeden.
    (Haritalarını Türk milli istihbaratı çizmediyse eğer )
    Ermenistan
    Ne var canım verin gitsin Doğu Anadolu'yu kardeş kardeş yaşayalım
    (Aynı şekilde haritaları Türk istihbaratı çizmediyse eğer )
    Yunanistan
    Megalo İdea
    Yok canımmmm bu tıpkı İtalyanların "anneee Türkler geliyor " paranoyası
    Suriye
    İt tarlası idi daha düne kadar tokadı hissedince "vallah gardaş biz müslüman ve dost'uz " diyip sıyırmayı seçtiler
    Bu ülkeyi kimse bölmek istemiyor bebeklere kurşunlar gökyüzünden düşüyor binlerce günahsız köylü,öğretmen,doktor göktaşları sebebi ile öldüler değil mi ?

    Şİmdi bu güzel dostlar arasında ne alemi var onca asker beslemenin değil mi ama.Sizde haklısınız.SAHİ SİZ KİMSİNİZ

    BU VATAN TOPRAĞIN KARA BAĞRINDA SIRA DAĞLAR GİBİ YATANLARINDIR.
    Sayın beyefendi. Adama, topraklarımdan üç-beş il istiyorsun derseniz, size, ordunla, silahınla topraklarıma girip, dağlarımı bombalayan sensin derler. Adama, megalo idea derseniz, size, Türk İntikam Tugayı, Büyük Türk Dünyası, Turan Ülküsü ... derler. Adama çizdiğin haritalar derseniz, size, senin ders kitapların derler. Size, Devlet İstatistikleri Enstitüsü'nün yayımladığı Türk ve Türklük kitabını öneririm. Kitap Kürt sorununa çözüm olarak ''jenosit'' öneriyor. Yani soykırım. Gizli saklı değil, ima değil. Açık açık öneriyor. Faydalı, küçük bir bilgi vereyim. Devlet İstatistikleri Enstitüsü kurumu, 27 mayıs darbesi sonrasında Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirilmiş Albay Alparslan Türkeş tarafından kurulmuş. Her ülkede milliyetçiler ve ırkçılar var. Türkiye'de,Yunanistan'da, Ermenistan'da... Milliyetçi ya da ırkçı olmak kişinin kendi tercihidir. Tehlikeli olan öyle değilmiş gibi davranması ya da zannetmesidir.
    Ben hayata, beni ben yapan sivil, birey gözlüklerimin arkasından bakıyorum. Sorunlara devlet gözlüğü ile bakamam. Çünkü devlet sadece bana ait değil. Ama bu devletin icraatlarının beni bağlamadığı anlamına gelmez. Tabii ki bağlar. Tabii ki bana bir sorumluluk getirir. Ancak aynı sorumluluk, doğru bulmadıklarımı eleştirme ve muhalif olma yetkisini de beraberinde getirmelidir. Yoksa devlet ile birey arasındaki ilişki sakat olur. Birine sorumluluk verip, yetkisiz kılamayacağınız gibi, yetki verip sorumsuzluklarını da görmezden gelemezsiniz. Her iki durum da sağlıksızdır. Ben devlet değilim. Devletin, hakkında sorumluluk taşıdığı bireylerden biriyim. Bir sorunum var. Ve yetki verdiğim devletin sorunumu çözme sorumluluğunu yüklenmesini bekliyorum. Eğer kişisel talebim, diğer bireylerin haklarını taciz eder nitelikte ise bu talepten vazgeçmek zorundayım. Ancak bu durum, önüme sürdüğünüz gerekçeler üzerinden kestirilip atılamaz. Söz konusu olan ben ve benim gibi binlerce insanın hayatı ise kimse kusura bakmasın ama talebimde haksız olduğum konusunda tatmin edilmek istiyorum. Varlığım herşeyden önce kendi varlığıma armağan. Daha sonra birlikte yaşadığım vatandaşlarıma. Ama asla devlet denen bir organizasyona değil. Demokrasi iyidir. Herkes için.
    Sivil günler dilerim. Saygılar.
    Konu albertobedelli tarafından (29-03-2009 Saat 01:02:43 ) de değiştirilmiştir. Sebep: Anlam bozukluğu yaratan kelimeyi değiştirme.

+ Konuyu Yanıtla
19 / 26 Sayfa İlkİlk ... 91011121314151617181920212223242526 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Zorunlu askerlik ne zaman kalkar

askerlik nezaman kalkar

askere gitmesem

turkiyede zorunlu askerlik nezaman kalkar 2016

turkiyede ne zaman zorunlu askerlik kalkar

askere gitmesen ne oluraskerlige gitmesem ne olurzorunlu askerlik ne zzorunlu askerlik kalkar mıborcu olupta askere gitmesem olmaz mitürkiyede zorunlu askerlik ne zaman kalkarçağırmışlar gitmesek olmaz asker sözüzorunlu askerlik 2 yil icinde kalkarzorunlu askerlik nasıl kalkar askerliğe gitmesem ne olur 2014https:www.hukuki.netshowthread.php50456-Askere-gitmesem-olmaz-mi&page=11
Forum

Benzer Konular :

  1. Erhan Yurdayüksel: Olmaz olmaz demeyin!..
    Eğer göle çaldığı maya tutsaydı Hoca Nasrettin’i günümüzde nasıl anardık? İklim değişikliği ile cehaletin kuruttuğu gölleri düşünelim biraz. ...
    Yazan: Erhan Yurdayuksel Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 30-01-2021, 01:41:42
  2. kilodan muaf olan tekrardan askere gönüllü olarak gitmek istese tekrardan askere alınır mı ?
    merhaba ben bundan tam beş sene önce aşırı fazla kilodan askerlikten muaf olmuştum . şuanda okadar kilolu değilim ve askere tekrardan gitmek istesem...
    Yazan: fth19923453 Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 15-01-2019, 08:55:58
  3. [Ceza davaları] Müşteki konumundayım davaya gitmesem olur mu ?
    Merhaba . Üzerime açılan benden onaysız açılan digiturk için savcılığa başvurdum suçlu bulundu. Davaya müşteki olarak gelmem gerektiği söylendi....
    Yazan: Kamanga1996 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 22-09-2015, 23:36:52
  4. Kamu davasına gitmesem ne olur?
    Ben hukuki konulardan pek anlamam hayatımda karakoldan içeri girmişliğim olmadı. 2 tane çağrı kağıdı geldi 2.si kamu tarafından açılmıştı....
    Yazan: Mehmet99 Forum: Kamu Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 01-11-2010, 21:57:50
  5. Avukat Davaya Gitmesem de Olur Dedi
    Tüketici hakem heyetinin kararı ile bankadan 6 ayda bir kesilen 34 TL hesap işletim ücretini geri aldım. bankada bu karara karşı olarak Tüketici...
    Yazan: arifdem Forum: Tüketici Hakları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 11-08-2010, 15:24:21

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.