+ Konuyu Yanıtla
15 / 35 Sayfa İlkİlk ... 5678910111213141516171819202122232425 ... SonSon
141 den 150´e kadar toplam 343 ileti bulundu.

Konu: Ergenekon'da yeni gözaltılar

Ergenekon'da yeni gözaltılar Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #141
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Ergenekon soruşturması ile ilgili olarak Adana Barosu Başkanının açıklaması aşağıdadır.

    http://www.adanabarosu.org.tr/haberdetay.asp?id=837



    Hukuki NET Güncel Haber

    Ergenekon'da yeni gözaltılar konulu yargıtay kararı ara
    Ergenekon'da yeni gözaltılar konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #142
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    584
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Alıntı Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Ergenekon soruşturması ile ilgili olarak Adana Barosu Başkanının açıklaması aşağıdadır.

    http://www.adanabarosu.org.tr/haberdetay.asp?id=837
    Suya sabuna dokunmayan bir açıklama. Olaya serinkanlı yaklaşılsın deniliyor zaten. Farklı olan bir şey söylenmemiş. Bilgi kirliliğini yaratan etmenlerin ortadan kaldırılması için dosyaların sızdırıldığı bazı basın yayın organlarına bunun nasıl olup da sızdırldığına ilişkin bir inceleme başlatılması ve takibi konusunda baroların takipçi olacağını umudediyorum. Bu ülkede ya da her ülkede diyelim hukuka olan güven sarsılırsa o ülkenin demokrasisinin dayanaklarından biri zedelenmiş olur. Ülkemiz böyle bir süreçten geçiyor. Yargının bu kadar eleştirilmesi de bunun göstergesidir.

  4. #143
    Kayıt Tarihi
    Oct 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    515
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    "Erdem toplum tarafından kovulsaydı,
    Son sığınağı avukatların yanında bulurdu.”
    Savcı Bellart


    AVUKATLIK MESLEĞİ
    ÇETELERLE ÖZDEŞLEŞTİRİLEMEZ....

    Son günlerde “Ergenekon”adı verilen soruşturma sırasında insan hakları evrensel kurallarıyla iç hukuk kurallarının tümüyle ihlal edildiği ve özellikle Başbakan R.T.Erdoğan tarafından “çete avukatlığı” deyimine vurgu yapılarak avukatlık mesleği ve avukatlara alenen hakaret edildiğini , yine avukatlara, yerine getirdikleri görev yani savunma görevi nedeniyle sanık veya bir kısım şüphelilerin cüppeli suç ortağı nazarıyla bakıldığı ve bu yolda işlem yapıldığını üzülerek görmekteyiz.

    Dış odakların telkin ve yönlendirmesi ve onlarla yapılan mutabakat (BUSH/ERDOĞAN 2007 mutabakatı ) sonucu , Türkiye'de 2005 yılında zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'ı ve onun şahsında Türk Silahlı kuvvetlerini ve anayasal kurumları “HEDEF ALAN”,onları çökertme/yıpratmaya dönük hukuk dışı sürecin son yapılan politik operasyonlarla devam ettiği anlaşılmaktadır.

    Anayasamıza göre “herkes meşru bütün vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı yerleri önünde iddia ve savunma hakkıyla, adil yargılanma hakkına sahiptir” . ( Madde 36 )

    Avukatlar sanık ya da şüphelilerin ya da çetelerin ve çetecilerin cüppeli suç ortakları değil; kişilerin savunma hakkı ve hak arama özgürlüğünü yaşama geçiren meslek mensuplarıdır.

    Avukatlığın amacı; her türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlığın adalet ve hakkaniyete uygun çözümlenmesi, hukuk kurallarının tam ve eksiksiz uygulanmasını sağlamaktır.

    Toplum içinde yeri ve konumu ne olursa olsun, herkesin bir gün hak arama özgürlüğüne, savunma hakkına ve dolayısıyla bir avukatın hukuksal yardımına ihtiyacı olabilir.

    Ünlü savcı Bellart' ın deyimiyle “Erdem toplum tarafından kovulsaydı, son sığınağı avukatların yanında bulurdu.”

    Erdemin son sığınağı olan avukatları ve avukatlık mesleğini suçlayıp/ aşağılamak hiç kimseye bu güne dek onur kazandırmamıştır, bundan böyle de kazandırmayacaktır.

    Şu hususun kamuoyu tarafından bilinmesi ve özellikle kimi siyaset erbapları tarafından da kavranması gerekir.
    “Suçluluğu hükmen saptanıncaya değin kişi masum yani suçsuz sayılır. ( anayasa Md.38/4)
    Bu kuralın evrensel hukuktaki adı masumiyet karinesi ya da suçsuzluk kuralıdır. İnsan oğlu insanlaşma sürecindeki yürüyüşünde hak adına hukuk adına önyargılı davranılmasının, yargısız ve yargılamasız infaz yapılmasının büyük acısını ve ızdırabını çekmiştir. O nedenle bu evrensel hukuk kuralının yerleşip kök salmasında insan oğlunun tarih boyunca çektiği acı ve ızdıraplar yatmaktadır. Yargısız ve yargılamasız infaz yapılması, kişilerin hakkındaki yargılama süreci devam ederken masumiyet karinesinin ihlal edilmesi insanlık adına utanç verici bir durumdur. Hiç kuşku yoktur ki hangi nedenle olursa olsun hakkında ceza soruşturması ya da kovuşturması yürütülen kişilerin peşinen suçlu ilan edilmesi mümkün değildir. Yazılı ve görsel basın organlarında; kimi kişiler hakkında yargısız ve yargılamasız infaz yapılması insan haklarına ve hukukun evrensel ilkelerine kesinlikle aykırıdır. İnsan Hakları Evrensel bildirisinin konuya ilişkin 10.ve 11.maddeleri aynen şöyledir:

    İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
    Madde 10
    Herkes, haklarının, sorumluluklarının, ya da kendisine yöneltilen, cezayı gerektirir herhangi bir suçlamanın açıklığa kavuşturulmasında, davasının, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde hakkaniyetle ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.
    Madde 11
    “Bir suç işlemekten sanık her insan, savunması için kendisine gerekli bütün koşulların sağlanmış bulunduğu açık bir yargılanma ile, yasalar uyarınca suçlu olduğu kanıtlanmadıkça suçsuz sayılır.”
    Yine anayasa ve insan hakları evrensel bildirgesinde güvence alınan ilkelerin ihlal edilmesi, ceza soruşturmasında önlem ve gözaltına alma işleminin peşin cezaya ve giderek ölüm cezasına dönüşmesi insan hakları açısından kabul edilmesi ve dayanılması olanaksız kaygı verici bir insanlık dramı haline gelmiştir. Kuddusi Okkır dramı yaşanan vehametin tipik örneğidir.

    Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında göz altına alınan ve daha sonra tutuklanan Ayşe Asuman Özdemir'e Siroz ve Epilepsi tanısı konulduğu, kısa süre içinde karaciğer nakli yapılmadığı takdirde bu kişinin yaşamını kaybedebileceği ifade edilmektedir. Hukuksal açıdan insan yaşamı ve sağlığının üstünde bir değer yoktur. Yaşamsal tehlike altında bulunan bir kimsenin tıbbi açıdan tedavisine engel olmak, engel olanlar açısından görevi kötüye kullanmanın ötesinde ölüme neden olma suçunu oluşturur. Bu insanlık dıramına bir kez daha dikkat çekiyoruz. Sorumluları sorumlu ve sağduyulu davranmaya hasta olan Ayşe Asuman Özdemir'in tedavisi için gereken işlemleri yapmaya çağırıyoruz. Devletin yetkili kurumlarınıda görevini kötüye kullananlar hakkında bir an önce inceleme ve işlem başlatmaya davet ediyoruz. Hiç bir gerekçe insan hakları ihlalini ve insan yaşamına yönelik tehdit ve tehlikeyi meşru kılamaz. Hukukun temel amacı kişinin başta yaşama hakkı olmak üzere kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Bu hiçbir zaman yöneticilerin akıldan çıkarmaması gereken bir kuraldır.

    İnsan haklarının her aşamada yaşama geçirilmesi, hazırlık soruşturması sırasında gizli olarak saptanan ifadelerin gizlilik kuralları ihlal edilerek bir kısım basına (Mustafa Balbay örneğinde olduğu gibi) servis yapılmaması, kişilerin şeref ve onurunun (haysiyetinin) her koşulda korunması gerekir.

    Unutulmamalıdır ki hiçkimsenin insan haklarını, yasaları ve hukuk kurallarını ihlal etme ayrıcalığı yoktur. O nedenle İzmir ve Manisa Barosu olarak Avukatlık Yasasının 76. maddesine dayanarak insan haklarını ve hukuk kurallarını ihlal edenler hakkında inceleme ve işlem başlatılmasını ve hiç kimsenin işlediği suçun onun yanında kar olarak kalmaması için sorumlulardan bağımsız ve yansız yargı önünde hesap sorulmasını talep ediyoruz.


    Av.Nevzat Erdemir Av.Remzi Demirkol
    İzmir Barosu Başkanı
    Manisa Barosu Başkanı
    _____________________________

    Baro basın açıklamaları ile nasıl düşüneceğimizi, nelere itibar edeceğimizi dikkate alacak isek; şahsen İzmir Barosu'nun açıklamasını daha etik, daha insani, daha hakka ve hukuka ve ÇOK DAHA İNSAN SAYGISI öğeleri ile donatılmış buluyorum...

    Üstelik bir baro açıklamasında; 'son nefesini verdiği sırada ve HALA tüm yasalar
    SUÇ'LULUĞU ISPATLANAMAMIŞ (Anayasal ve evrensel ifadesi ile SUÇSUZ) olan Kuddisi Orkır üzerinden üçbeş ÖZENLİ cümle kerhen söylenirken,,, asasen bir insan hayatını kaybettiği muameleler 'özensizlik' anayasal ihlaller ise 'basın' kabahati olarak geçiştirilmiş... Kuddisi Orkır ismi ile dahi telaffuz edilmemiş 'şahış' olarak nitelendirimiş... Şahıs kavramının burda kullanılması ile ya Kuddisi Orkır'ın başına gelenlerin kendisine özel olmadığı pekçok şahsın başına zaten geldiği/gelebileceği bu yüzden onun isminde odaklamanın diğer 'şahıs'lara karşı ayıp olacağı ya da Kuddisi Orkır adlı şahsın bu mizansendeki yegane varlık amacının 'gözaltında özen/özensizlik' boyutunu ttespite mihenk etmiş,,, e Kuddisi Orkır ölümüyle de amaca hizmet tamamlanmış artık ismen bir şahsiyet ifade etmesine sebep kalmamış.

    sonucunu çıkardım,,,
    İşbu sonuç tamamen şahsi fikrimdir.
    Şahsen kınamak ise anayasal özgürlüğümdür...

  5. #144
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Turkey.
    İletiler
    1.580
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    . Ağır ceza mahkemesi iddianameyi kabul etti. İlk duruşma Ekimde.

  6. #145
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    içanadolu
    İletiler
    366
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Bir ay önce sohbet etme fırsatı bulduğum, çok saygın, insanlık örneği Prof.Dr. Uçkun Geray, İstanbul'dan Konya Emniyetine götürülünce, Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu kim, neden diye düşündüm internetten hemen buldum. Karıncayı incitemez Yusuf Buldu'da gözaltına alındıktan sonra tarikat üyesi olmayan herkes sırasını beklemeli. Hiç iktidar olmamış bir partiden ya da partisiz olabilirsiniz, siz cumhuriyete ve demokrasiye inanmış iseniz suçlusunuz.İktidar olmuşların bu günlere gelişimizde hiçbir suçu yoktur, sütten çıkmış ak kaşık gibidirler.
    Üstelik suçlu da olsalar da, suçları sabit te olsa koruma altında ve dokunulamazlardır.

    Ama siz bu hale sokulmuş hukuk düzeninde, ordu yönetirken yapmadığınızı emekliliğinde yapmak şüphesiyle atılı suçlarınızla masumluğunuz ispat edilinceye kadar aylar, yıllar bekleyin.Özgürlüğünüz de kısıtlansın. Sonra ömrünüz yeterse aklandım diye sevinirsiniz, onlar da siz ayaklarının altında dolaşmadan malı götürmüş olurlar.

    Herşey şüpheli de bu kadar şüpheli, hukukçuların eleştirdiği, yasalara aykırı bir iddianamede, "şüpheden sanık yararlanır" evrensel hukuk kuralı neden geçerli olamadı hala?

  7. #146
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Ankara'nın göbeğinde Kandil Dağı mı var!23.07.2008 15:02
    üç gündür bekliyorum, büyük medyadan birisi sesini çıkaracakmı diye
    Tıs yok.
    Çıt yok.
    Bırakın medyayı, yargıdan ses yok, Türkiye'yi yönetenlerden ses
    yok.
    Hafta sonunda televizyonlardan DTP'nin "Güvencinlerin iş başına
    getirildiği" kongresini izledim.
    İzlemez olaydım.
    Kongre tam bir PKK kongresiydi.
    Kandil dağında yapılsaydı, bundan farklı, bundan öte yapılamazdı.
    Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan'ın kardeşleri kongre salonunda
    kendilerine ayrılan özel bir bölümde oturdular. Parti önderliğini
    temsilen.
    Dört bir yanda Öcalan posterleri, PKK'nın askeri ve siyasi
    kanatlarının afişleri vardı.
    20 bin kişi 'Öcalan'a özgürlük' diye bağırdı.
    Ve daha vahimi, çok daha vahimi DTP Kongresi boyunca çalınan,
    salondakilerin halay çektiği, bir dakika bile susmayan bir
    "Türküydü"
    İşte bu türkü kanımı dondurdu.
    Türkünün adı "Oramar türküsü"
    Öyle herhangi bir türkü değil.
    Yeni bir türkü.
    Türküyü yazan kim biliyor musunuz?
    Dağlıca Baskını'nı düzenleyen teröristler.
    DTP Kongresi boyunca çalınan bu türkü bir Dağlıca baskını
    güzellemesi.
    Kendilerince baskını anlatıyorlar. Gerilla dedikleri teröristlerin
    Dağlıca'ya nasıl geldiğini, Türk askerini nasıl vurduğunu,
    silahların nasıl konuştuğunu, askerlerimizin nasıl çaresiz
    kaldığını anlatan ve Dağlıca Baskını'nı yapan teröristlerin
    övüldüğü, Dağlıca Baskını'nı kutsayan bir türkü.
    Ve bu "Terör türküsü" DTP Kongresi boyunca fon müziği olarak
    durmaksızın çalındı.
    Ve üç gündür bekliyorum, kimseden ses seda çıkmadı.
    Bırakın gazeteleri, savcılardan bile çıt çıkmadı.
    Sadece basın savcılığı, basın suçları açısından bir inceleme
    başlatmış.
    Teröre methiye düzülüyor, Dağlıca Baskını'nı yapan teröristler
    övülüyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor!
    Niye?
    Ben bilmiyorum.
    Kimse çıkıp da "DTP legal bir parti" demesin.
    Legal partilerin terörü övme, kutsama hakkı olamaz.
    İşçi Partisi'ne terör suçlaması yapılıyor, DTP ise terör
    türküleri çalıyor.
    İş mi bu!
    Ve bütün bunlar Ankara'nın göbeğinde oluyor.
    Ankara'da bir spor salonu Kandil Dağı'na çevriliyor.
    Tınan yok.
    Terör türküleri, Öcalan posterleri Ankara'nın göbeğinde.
    Öcalan'ı Türkiye'ye getiren Albay ve İmralı'nın bağlı olduğu
    orgeneral hapiste.
    Bunlar birbiriyle doğrudan bağlantılı gelişmelerdir diyemem ama
    ilgi çekici bir durum olduğu net bir şekilde ortadadır.
    Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci ve gideceği yönü de
    anlamamızda yardımcı olan bir tespittir.
    Türkiye'yi yönetenler, Türkiye'nin geleceğini şekillendirenler,
    ister asker olsun, ister sivil, ister bürokrat olsun ister siyasetçi
    bu durumun farkında mıdır onu da bilmiyorum.
    Ancak böyle giderse Türkiye önümüzdeki 20 yıl içinde ciddi bir
    toprak kaybıyla karşılaşacaktır.
    En az ikiye bölünecektir.
    Hatta bölünmeden de öte bir durum söz konusudur.
    Bugünün "Terörle mücadele kahramanlarının" yarın bir gün
    "Savaş suçlusu" olarak aranması bile ihtimal dahilindedir.
    Türkiye şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir tehditle karşı
    karşıyadır.
    Ve ne yazık ki, bu tehdidi idrak edebilecek bir "Dingin kafa"
    Türkiye'de ortalıkta görünmemektedir.
    Bugün Türkiye'nin sorumlu mevkilerinde oturanlar, tarih önünde bu
    hesabı verecektir!

    NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
    Türkiye'yi yönetebilmenin ilk şartının ortada yönetecek bir
    türkiye olması olduğunu unutmadığımız zaman
    fatihaltayli@haberturk.com


    M.E.Sezen:Somut deliller %100 ortadayken bu ülkenin vatandası olarak ben bu taplo karsısında ne yapabilirim yazık çok yazık!!!

    Bana Şehitliği anlatsana öğretmenim!"
    diye bir soru sorsa öğrencilerimden birisi, nasıl cevap veririm diye düşündüm?
    Nereden başlamalıyım anlatmaya?
    Şehit olanın ulaştığı makamdan mı başlamalı?
    Ateşin düştüğü yeri anlatmalı mıyım?
    Evlat acısı çeken anne bababanın yüreğindeki ateşi kelimelere sığdırabilirmiyim?
    Genç yaşta dul kalan, evinin direği yıkılan "hayat arkadşının" acısını ifade edcek kelimeleri, sözlüklerde bula bilecek miyim?
    Babasının yolunu beklerken, babasının resmini öpen, yetim çocuğun" tabuta bakışını ben nasıl anlatırım ki?
    "Evlat acısı nedir öğretmenim!" diye sorarsa başka bir öğrencim nasıl anlatırım ben o annenin yüreğindeki ateşi.
    Ellerini bağrına vura vura ağlayan bir annenin acısını ben anlatamam ki!
    Anlatmaya yüreğim dayanmaz ki!
    "Şehidin babası niçin VATAN sağ olsun!" dedi. "VATAN sağolsun!" derken sesi niçin titriyordu şehidin babasının?" diye sorarsa öğrençilerim ben ne diyeceğim? "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa VATAN'dır" mısralarını anlayabilirler mi?
    "Tabuta bakıp ne olduğunu bile anlamayan o küçük çocuk, niçin etrafına şaşkın şaşkın bakıyordu öğretmenim?" diye soran olursa nasıl cevap vereceğim.
    Cümle kuramam ki o zaman.
    Kelimeler boğazıma düğümlenir.
    Harfler kelimeye, kelimeler cümleye dönüşmez ki!
    "Geline kına yakılır, koyuna kına yakılır da Askere niçin kına yakılır öğretmenim?" sorusuna cevap verebilir miyim?
    "Gelin kocasına kurban olsun, koyun Allah'a kurban olsun, askerde VATANA kurban olsun diye kına yakılır!" diye cevap versem yeterli gelir mi acaba?
    "Şehitler muktup yazar mı öğretmenim? diye soran olursa, ne derim ben onlara.
    Sınıftan öğrencinin biri ayağa kalkar ve "Benim babam Şehit oldu.
    işte size bir şehit mektubu!" diyerek şehit babasının mektubunu gözyaşları içerisinde okumaya başlarsa ben ne diyebilirim ki?
    ŞEHİT MEKTUBU...
    Sana evlat acısı yaşattığım için beni affet anne!
    Biliyorum bana kızıyorsun. Ama içinde yanan ateşle "ağıt yakıyorsun anne.
    Ana yüreği bu.
    Biliyorum yüreğinde kocaman bir kor yanacak bundan sonra.
    Bayramların bayram olmayacak bensiz.
    Mezarımın başında geçireceksin tüm bayramlarını.
    Mezar taşımı temizleyeceksin gözyaşlarınla.
    Düşman işgaline uğramasın bu topraklar anne.Dayan anne dayan! Ben seni şehitlerin arasında bekleyeceğim.

    O koca yüreğinde ateş yaktığım için beni affet BABA!
    "VATAN sağ olsun!" derken sesin titreyecek biliyorum baba.
    Bayrağımıza bakarken "VATAN sağ olsun!" diyeceksin tekrar tekrar...
    Çocukluğumda bana anlattığın Çanakkale şehitlerine selam götüreceğim baba.

    Beni affet taza gonca gülüm hayat arkadaşım!
    Seni genç yaşta dul bıraktığım için.
    Ben şehit oldum, sen şehit eşi.
    Dünya hayatında yokluğumun acısını yaşayacaksın belki..
    Tabutumun başında ağlarken "Doyamadım sana yiğidim!" diyerk gözyaslarını damlattın tabutuma.
    Ben sana doydum mu sanıyorsun? ya senin namusuna leke getirecek alçaklar Ülkemi işğal etseydi o zaman ben gerçekten ölmüş olurdum.

    Sizi "yetim" bıraktığım için beni affedin evlatlarım!
    O küçük ellerinizi tutup yanaklarınıza bir öpüçük daha kondurmak için neler vermezdim.
    Kokunuz burnumda tüterken şehitlik nasip oldu.
    Size doyamadım. sen beni öldü sanma oğlum. "Şehitlere ölü demeyin!" diyen Allah, bize ölmeden önce yerimizi gösterdi.
    Orayı görsen sende bir an önce şehit olmak istersin.
    Seni orada bekleyeceğim oğlum!inşallah sende şehit olursun!

    Kolay mı bırakıp gittim sizi sanıyorsunuz.
    Hepiniz gözümün önünden geçtiniz.
    "Ben sizi nasıl bırakıp giderim?" diye düşünürken, Hz. peygamberi gördüm anne. Ellerini açmış beni bekliyordu anne. Ruhumu teslim ederken gideceğim yer gösterildi bana. O ne güzellik! Cennete uçtuğumu anladım. Bakmayın siz cesedimin kan revan içinde kaldığına.
    Hiç acı çekmedim ben. Dünyada şehitlerden başka hiç kimsenin yaşayamayacağı kadar rahat bir ölüm yolculuğu yaptım.
    Milletime söyleyin. beni Fatihasız bırakmasın!
    Mektubu okuduktan sonra, babasının ellerinden öper gibi, mektubu öpüp alnına koyarsa öğrencim, ben onun gözlerinin içine nasıl bakarım? Babasının son mektubunu okurken bile dimdik duran öğrencimin alnından öperken, gözyaşlarımı tutabilir miyim?

    Alıntı
    Şehitlerimize Allah'ta rahmet yakınlarına sabır dilerim.
    Konu monica tarafından (07-08-2008 Saat 21:07:51 ) de değiştirilmiştir.

  8. #147
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    5.000
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    300 aydının imzasıyla yayımlanan bildiride, Ergenekon davasının derinleştirilmesi istendi.

    Bildiride, “Bu davanın hayati önemine inanan bizler, hukuki ve adli sürecin kamu vicdanını her yönden rahatlatacak şekilde, yargı bağımsızlığı çerçevesinde, adil ve titiz yargılama ilkelerine sonuna kadar uyularak sürdürülmesini diliyoruz” denildi.

    Soruşturmanın tüm boyutlarıyla ve uzantılarıyla ele alınması gerektiği belirtilen bildiriye imza atanların konunun takipçisi olacakları ve imza sayısının da artacağı belirtildi.

    Bildiride şu ifadelere yer verildi:

    İddialar önemli

    “Eleştirilebilecek yanlarına, eksikliklerine ve bazı tartışmalı kurgulamalarına rağmen Ergenekon iddianamesi özünde çok önemli suç iddiaları ve belgeleri içermektedir. Bu suçlar bütün derin bağlantılarıyla ortaya çıkarılabildiği takdirde, temiz toplum olma yolunda Susurluk’ta, Şemdinli’de elimizden kaçırdığımız fırsatı yakalama olanağı doğabilir.

    Yıllardır apaçık bildiğimiz olayların ve bu olayların ardındaki mihrakların aydınlatılarak adalet önünde hesap vermelerinden kazançlı çıkacak olan ne günün siyasi iktidarı, ne de şu veya bu siyasal çevredir. Kazanan biz yurttaşlar, demokrasimiz ve geleceğimiz olacaktır.”

    Ahtapotun kolları

    Bildiride, Ergenekon iddianamesinin ‘ahtapotun kollarından birini yakaladığı’ vurgulandı. Bildiri şöyle devam etti:

    “Ancak, diğer kollara ve gövdeye ulaşmakta kendini sınırlamış kaygısı uyandırmaktadır. Bu kaygı giderilmelidir. Örneğin askeri yargı, savcılığın gönderdiği belge ve bilgileri dikkate alarak yargılama sürecini işlettiği ve gereğini yerine getirdiği takdirde, Türkiye’yi kuşatan ve giderek derinleşen karanlığın aydınlanmasında önemli bir adım daha atılmış olacaktır.

    Bu davanın hayati önemine inanan bizler, hukuki ve adli sürecin kamu vicdanını her yönden rahatlatacak şekilde, yargı bağımsızlığı çerçevesinde, adil ve titiz yargılama ilkelerine sonuna kadar uyularak sürdürülmesini diliyoruz.”

    Aydınların Türkiye’de yaşayan herkesi aklının ve vicdanının sesini dinleyerek davanın takipçisi olmaya çağırdığı bildiride, “Türkiye demokrasi güçlerinin, karşılarında bir siyasal kanadın değil devlet içine yuvalanmış çetelerin ve darbeci zihniyetin bulunduğunun bilinciyle Ergenekon davasının derinleşmesi ve öze varması için ortak mücadele vermeleri gereğine inanıyoruz” denildi.

    (Milliyet)

  9. #148
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Ergenekon'da yeni dalga operasyonu 14 Ağustos 2008


    DHA


    “Ergenekon” soruşturması kapsamında İstanbul ve Ankara'da düzenlenen operasyonlarda, biri emekli albay 3 kişi gözaltına alındı.


    Edinilen bilgilere göre emekli Jandarma Albay Arif Doğan’a ait olduğu ileri sürülen Beykoz Çavuşbaşı’nda bulunan bir işyerine yapılan baskında 3 adet uzun namlulu silah, 3 adet tabanca, bu silahlara ait çok sayıda mermi, 280 adet el bombası ve çok sayıda doküman ele geçirildi.

    Baskında ele geçilen silahlar ve el bombaları ile dokümanlar Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Silahlar, el bombaları ve dokümanların incelemesi sürdürülüyor. Olayla ilgili emekli Albay Arif Doğan ve kimlikleri öğrenilemeyen 2 kişi Ankara’da gözaltına alındı. Doğan’ın Ankara’da işlemlerinin ardından İstanbul’a gönderileceği öğrenildi.

  10. #149
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    5.000
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Bir “TSK mensubu”, hele bir “general”, üstelik de “Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı” yapmış biri, “emekli” olduktan sonra bile olsa gidip de “Rus silah firmasına danışmanlık” yapar mı?

    10-15 gün içinde döneceğini söyleyen ve hakkında arama emri çıkarılan Levent Ersöz 45 gündür firari. Levent Ersöz, “sıradan bir general” değildi... Adı, “bir sürü olayın içinde” geçiyordu!..
    Meselâ, Hizbullah’a yönelik operasyon!..
    Gazeteler, bu olayı şöyle duyurmuştu:
    “2001 Ocak ayında Şırnak’ın İdil ilçesinde gerçekleştirilen Hizbullah operasyonunda 13 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda altı el bombası, beş lav silahı, üç roketatar, iki ağır makinalı tüfek, bir A-3 makinalı tüfek, 20 Kalaşnikof tüfek ve bir G-3 piyade tüfeği ele geçirildi.
    İdil kırsalında PKK’lılarla çatışmaya girmek ve köy girişlerinde silahlı nöbet tutmak suçlarından tutuklanan sanıklar hakkında, kapatılan Diyarbakır 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde dava açıldı.
    Hizbullah sanıkları kendilerine komplo kurulduğunu, silahların güvenlik güçleri tarafından evlerine bırakıldığını söyleyince; mahkeme, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Alay Komutanlığı’ndan silahlarla ilgili bilgi istedi. Seri numaralarında yapılan inceleme sonucu silahların Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı envanterine kayıtlı olduğu tespit edildi.Bunun üzerine Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı’nca 13 Nisan 2001 günü Diyarbakır 3 No’lu DGM Başkanlığı’na gönderilen yazı ortalığı karıştırdı.
    Şırnak İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı sıfatıyla Albay Nevzat Alyanak imzasını taşıyan ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın iki mesaj emrini içeren ‘gizli’ ibareli belgede, ‘sanıkların gösterdikleri yerlerde ve evlerinde yapılan aramalarda ele geçen vahim nitelikteki silahların ordu malı olduğu, Silahlı Kuvvetler envanterine kayıtlı olması nedeniyle işlemlerin bitirilmesinden sonra kendilerine iade edilmesi’ talep edilerek şöyle denildi:
    “1- Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’nca icra edilen operasyonlarda ele geçirilen ve tahkikat için teslim edilen aşağıda cins, miktar ve kayıtları yazılı silahlar ordu malı olup, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı envanterindedir.
    2- Söz konusu silahların adli işlemlerinin bitimini müteakip 173 No’lu birlik Mal Saymanlığı’na iade edilmek üzere Şırnak İl Merkez Jandarma Komutanlığı’na teslim edilmesini arz ederim.”

    Sonuçta, silahlar “Alay”a iade edildi, “sanık”lar da bir süre hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı!..
    Ama, sıkı durun...
    Söz konusu sanıkların yakalandığı ve silahların ele geçirildiği tarihte Şırnak Alay Komutanlığı görevini kim yapıyordu biliyor musunuz?.. Aynen tahmin ettiğiniz gibi!.. Evet, Ergenekon soruşturmasının firari sanığı olan ve Rusya’nın önde gelen Rosoboron Export adlı silah şirketine danışmanlık yaptığı belirtilen emekli Tuğgeneral Levent Ersöz!

  11. #150
    Kayıt Tarihi
    Oct 2005
    Nerede
    Gavur İzmir
    İletiler
    249
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar

    Soner YALÇIN

    sonery@hurriyet.com.tr

    Başka Ergenekon’u yazdım kimse üzerine alınmasın!


    Ergenekon duruşması başladı. Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan gibi renkli devrimlere sahne olan ülkelerde de birer "Ergenekon Davası" olduğunu biliyor muydunuz?

    Bu ülkelerde de siyasi parti liderleri, askerler, kanaat önderleri, gazeteciler bir gece sabaha karşı gözaltına alınıp tutuklandı. Ardından yandaş medyanın yayınları başladı: Bunlar darbeci! Sahi, gerçekte bu ülkelerde neler olmuştu? Gelin bir komşu ülkede yaşananlarla başlayalımÉ

    TARİH, 6 Eylül 2006.

    Saat, 05.00.

    Adalet Partisi, Muhafazakár Parti, Cumhuriyetçi Parti ve Anti-Soros Hareketi üyesi 30 kişi, eşzamanlı operasyonla gözaltına alındı. Evlerdeki bilgisayarlara, kitaplara, defterlere, paralara el konuldu. Gözaltına alınanlar arasında, eski askerler de vardı.

    Suçlama: Devlete karşı komplo ve hükümeti darbeyle alaşağı etmekti.

    Başta Soros destekli Rustavi-2 televizyonu olmak üzere, Başkan Mihail Saakaşvili’ye yakın yandaş medya olayı hep aynı cümleyle verdi: Darbeciler yakalandı!

    Cumhuriyetçi Parti Lideri D. Berdzeneşvili, operasyonun muhalefeti sindirmek amaçlı olduğunu söyledi.

    Bu arada gözaltılar sürdü. 12 Eylül’de Cumhuriyetçi Parti yöneticilerinden, kamuoyu tarafından çok sevilen Goga Odzeli gözaltına alındı. Bir suç örgütü liderinin evinin inşaatıyla ilişkisi hakkında sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Toplumu etkileyen kanat önderleriyle gerçekten pis işlere karışmış çetecilerle işbirliği içinde gösterilmek isteniyordu.

    Rustavi-2 televizyonu, Odzeli serbest bırakılmasına rağmen, onu yeraltı dünyasıyla ilişkili göstermeye devam etti. Ayrıca, Adalet Partisi üyelerinin darbe planlarını itiraf ettiklerine ilişkin sorgu tutanakları yayınlandı. İddialara göre, Adalet Partisi ve Anti-Soros üyeleri, silahlı ayaklanma için "plan" yapmışlardı: Meclis önünde yapacakları büyük mitinge, emirlerindeki bazı adamları tarafından ateş açılacak ve çıkacak kargaşadan yararlanıp yönetime el koyacaklardı!

    Darbe yapacağı iddia edilen partilerin toplam oyları yüzde 1-2’yi geçmiyordu. Ancak kamuoyunu etkilemede güçlüydüler. Polis operasyonuyla bu etki ortadan kaldırılmak isteniyordu sanki.

    İşte 1 numara

    Saakaşvili yandaşı medya, darbecilerin lideri olduğunu iddia ettiği "Bir Numara"nın peşine düştü. Çabuk da buldular: Gürcistan’ın eski İç Güvenlik Bakanı: İgor Giorgadze!

    56 yaşındaki eski Bakan Giorgadze, kamuoyu tarafından sevilen bir isimdi. Babası Sovyet savaş gazisi ve Gürcistan Komünist Partisi lideriydi.

    İlginçtir; "Bir Numara" Giorgadze’nin adı daha önce eski devlet başkanı Eduard Şevardnadze’ye karşı bombalı suikast düzenlenmesi olayında geçmişti! Bu biraz kafaları karıştırıyordu. Çünkü darbeci oldukları nedeniyle tutuklananlar arasında, Şevardnadzeciler ile Şevardnadze’ye suikast düzenlemekle suçlananlar vardı. Bu düşman tarafların nasıl bir araya gelip darbe planladıkları anlaşılamadı!

    Sonunda Gürcistan’ın "Ergenekoncuları" yargı önüne çıktı.

    Dava kapalı oturum usulü gerçekleştirildi. Görüntü alınmasına bile izin verilmedi.

    Başından beri iddiaları ve işbirliğini reddeden 12 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Sanık avukatlarından L. Barcella, "İddianamenin delilleri tutarlı değildi ve lehte delillerimizi de görmezden geldiler. Bunu kimsenin görmesini istemiyorlar ki, mahkeme salonunu kapattılar. Sonra da en yüksek cezayı verdiler" dedi.En yüksek ceza 8.5 yıldı. Verilen cezalar ve yargılama usulü bugün halen tartışılıyor.

    Diyeceksiniz ki, "Eee bu yazdıklarınız bize yabancı değil. Siz bize bunların arkasında neler dönüyor onu yazın". Haklısınız...

    Oyunun başlangıcı

    Tarih, 31 Mart 1991.

    Gürcistan bağımsızlığını ilan etti.

    Hayatı boyunca Sovyetler Birliği’ne muhalif olmuş Zviad Gamsahurdia devlet başkanı oldu. Ancak gerek iktisadi zorluklar, gerekse iç karışıklar sonucu kısa süre sonra görevinden istifa etmek zorunda bırakıldı.

    Rusya’nın desteğiyle Sovyetler Birliği’nin eski Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, 1992 yılı Ekim ayında Gürcistan devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.

    Şevardnadze’nin lakabı "gümüş tilki"ydi; ilk başlarda Batı yanlısı gözüktü. Ona en çok inananların başında, dünyanın en büyük spekülatörlerinden George Soros geliyordu.

    Soros, Şevardnadze’yi, IMF’nin istediği yapısal reformları hızla gerçekleştirecek, serbest piyasaya inanan bir lider olarak görüyordu.

    Soros, -aynı Turgut Özal’ın bir dönem yaptığı gibi- Şevardnadze’nin ülkenin komünist geçmişiyle hiçbir bağı olmayan yurtdışındaki genç Gürcü "beyinleri" çağırıp onlarla çalışmasını önerdi. Önerilen isimlerden biri de Manhattan’da bir hukuk bürosunda çalışan avukat Mihail Saakaşvili idi. Saakaşvili, Adalet Bakanı yapıldı.

    Soros 1994 yılında "Açık Toplum"un Tiflis şubesini kurdu. Ve hemen Gürcistan Genç Avukatlar Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya para akıtmaya başladı.

    Amerikan’ın prensi

    Şevardnadze deneyimli bir Sovyet yöneticiydi; kabinesinde genç "beyinlere" hep aynı uyarıyı yaptı: "Bölgemiz etnik ve dini farklılıklardan dolayı bir dinamit kutusuna benzer; aman dikkat."

    Ancak ülke ekonomisi kötü sinyaller verdi; elektrikler sürekli kesildi; yiyecek bulunamadı ve suç şebekeleri her geçen gün büyüdü. Rüşvet, toplumu hızla yozlaştırdı. Yetmezmiş gibi Güney Osetya sınırındaki çatışmalar da durmak bilmedi. Abhazya bağımsızlığını ilan etti.

    Soros destekli "genç beyinler", Şevardnadze’den acil radikal kararlar almasını istediler. "Gümüş tilki", Batı’nın dayattığı "sömürgeci kararları" almadı; aksine Rusya’ya yaklaştı. Ve ipler koptu.

    Soros destekli Rustavi-2 televizyonu, Şevardnadze aleyhinde yayınlara başladı. Şevardnadze, Rustavi-2’yi kapatmak istedi. Televizyonun da istediği buydu zaten. Kanal bu kararı, "Eski günlere dönüş" diye gösterip muhalifleri sokağa döktü.

    Şevardnadze geri adım attı. Ama bu hareketiyle o güne kadar güçsüz olan muhalefeti birleştirdi.

    Bu muhalefetin bir lidere ihtiyacı vardı.

    Ve Soros, Gürcistan’ı kurtaracak lideri açıkladı: Saakaşvili!

    Sihirli sözcükler

    ABD’deki Demokrat Parti’nin uluslararası kanadı "Ulusal Demokrat Enstitü"sü (NDI), Saakaşvili liderliğindeki bir grubu, Şubat 2002’de Amerika’ya götürdü.

    Saakaşvili, Beyaz Saray’a kabul edildi. Soros ile tanıştırıldı. Saakaşvili aynı yıl haziran ayında, Soros’un mali destek verdiği Central European University’de düzenlenen bir törenle, uluslararası açık toplum ödülünü bizzat Soros’un elinden aldı.

    Aynı günlerde ABD, Gürcistan’a yeni büyükelçisini gönderdi: R. Miles. Yeni büyükelçi Belgrad’dan geliyordu ve diplomasi dünyasında "Sırbistan’daki renkli devrimi gerçekleştiren büyükelçi" diye tanınıyordu. Geldiği gün Rustavi-2 televizyonuna çıkıp sihirli sözcükleri sıraladı: "Demokrasi", "insan hakları", "açık-şeffaf toplum" vs.

    Keza yine Sırbistan’daki renkli devrimin "mucitlerinden"; Soros destekli "Özgürlük Enstitüsü" kurucusu G. Bokeria da Belgrad’dan Tiflis’e geldi.

    Bitmedi. Sırbistan’daki renkli devrimin mimarlarından M. Blagojevic gibi, Soros destekli CeSID (Özgür Seçimler ve Demokrasi İçin Yurttaş Girişimi) üyeleri de Gürcistan’a gittiler. Tiflis’in yolunu tutanlar arasında, Soros tarafından finanse edilen ve 2000 yılında Miloseviç karşıtı gösterileri düzenleyen Sırp öğrenci grubu Otpor’un kurucusu A. Maric, S. Popovic, S. Djinovic de vardı. Görevleri "seçim gözlemciliği" yapmaktı! Gerçek amaçları Soros’un Özgürlük Enstitüsü tarafından Tiflis’te kurulan gençlik örgütü Kmara’yı eğitmekti.

    O günlerde "taraf"ını açıkça belli eden, Soros destekli bir gazete de yayın hayatına sokuldu: 24 Saat.

    Anti-Soros hareketi

    Çok ayrıntıya girmeyeyim:

    2 Kasım 2003 seçimlerinden sonra seçimlere hile karıştırıldığı gerekçesiyle Tiflis karıştı. Rustavi-2 TV, 24 Saat gibi medya araçları düğmeye bastı; Kmara adlı gençlik örgütü, halkı sokaklara döktü. Televizyona çıkan Amerikan Büyükelçisi R. Miles seçimi sahtekárlık olarak niteledi.

    Saakaşvili taraftarlarının eylemleri dünya televizyonlarındaydı. CNN harekete isim bile buldu: Gül Devrimi.

    O sıcak günlerde Şevardnadze’nin, Gürcistan’ı karıştırdığı iddiasıyla suçladığı Soros ile ilgili demeçlerini kimse dünyaya duyurmadı nedense.

    Gösteriler günlerce sürdü. Şevardnadze istifa etmek zorunda kaldı. Yapılan yeni seçimler sonucu 4 Ocak 2004’te Saakaşvili devlet başkanı oldu.

    Soros, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’yla ortaklaşa, Kapasite İnşa Ödeneği aracılığıyla Saakaşvili hükümetine bağlı memurların maaşlarını ödedi! Eklemeliyim, Gürcistan Ekonomi Bakanı K. Bendukidzade, Soros’un iş ortağıydı!

    Bu arada:

    Soros’un ülkeyi yıkıma sürüklediğini söyleyen Gürcü muhalifler "Anti-Soros Hareketi" adlı ulusal bir cephe örgütü kurdular. Ama Soros’a ve Saakaşvili’ye muhalefet etmenin bedeli vardı; "darbeci" damgası yiyip tutuklandılar. Ve işte Gürcistan’ın "Ergenekon"u böyle doğdu.

    Anti-Soros örgütü gibi muhaliflerini güç kullanarak sindirmeye çalışan Saakaşvili sonra ne yaptı; Güney Osetya’ya saldırdı! Neyse artık bu kadar ayrıntıya girmeyelim.

    Gelelim Ukrayna’nın "Ergenekon"una!..

    Bir, iki, üç daha fazla ’Erge-neo-con’

    "DOLAR sihirbazı" Soros, 1998’de Slovakya’da, 1999’da Hırvatistan’da, 2000’de Sırbistan’da ve 2003 yılında Gürcistan’da yaptığının bir benzerini Ukrayna’da da yapmak istiyordu.

    Tarih, 8 Aralık 1991.

    Ukrayna bağımsız oldu. İlk devlet başkanı Leonid Kravchuk idi. Üç yıl sonra koltuğunu Leonid Kuchma’ya bıraktı.

    Kuchma, her ne kadar sıkı bir özelleştirme taraftarı olsa da dümenini sonradan Rusya’ya doğru kırdı.

    İktidarda kaldığı 10 yıl boyunca ülkeyi yozlaştıran Kuchma’ya hiç sesini çıkarmayan ABD, Ukrayna’nın Rusya’ya yaklaşması üzerine politika değişikliğine gitti. Kuchma’"istenmeyen adam" ilan etti. Yerine düşündükleri isim, Batı yanlısı, bankacı Viktor Yuşçenko idi.

    Ve o bildik "siyasi pazarlama" yöntemi sahneye kondu: Hani şimdi ismini herkesin bildiği Cumhuriyetçiler’in başkan adayı Senatör McCain’in o günlerde yönettiği Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü (IRI), Yuşçenko’yu Washington’a çağırdı. Ukrayna’nın "yeni prensi" bir dizi görüşme yaptı.

    Ardından Washington Times yazdı: Yuşçenko, Ukrayna için tek umuttur.

    Ukrayna’da hareketli günler başladı.

    Sırbistan’ın Otpor, Gürcistan’ın Kmara adlı Soros destekli gençlik örgütü bu kez Ukrayna’da "Pora" adıyla kuruldu. Pora’nın lideri V. Kaskıv zaten Soros çalışanıydı. Bu arada Kaskıv, Beyaz Rusya muhalefetine de danışmanlık yapıyordu!

    Sırbistan’da B92 radyosunun, Gürcistan’da Rustavi-2 televizyonunun rolü, Ukrayna’da Kanal 5 adlı TV’ye verildi.

    Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün Ukrayna’daki ayağının adı; Uluslararası Rönesans Vakfı idi. Keza Soros’un "Özgürlükler Evi" de Kiev’de görev başındaydı.

    Sırbistan deneyimini yaşamış M. Markovic, ABD tarafından finanse edilen Kiev’deki "Znayu" adlı yeni bir sivil toplum kuruluşunun başına getirildi.

    Bu arada fazla ayrıntılarla kafanızı karıştırmak istemiyorum. Ancak bu tür sivil toplum kuruluşlarına sadece Soros ve ABD’nin "sponsor" olduğunu düşünmeyiniz. Örneğin, Sırbistan ve Gürcistan’daki renkli devrimlerde görev almış, Milenkovic, Maric, Markovic gibi "profesyonel devrimcilere" Ukrayna’ya gitmeleri için, İngiltere’nin Westminster Demokrasi Vakfı para verdi. Alman Marshall fonu da hep devredeydi.

    Bir bilgi daha vermeliyim: Renkli devrimlere sahne olan ülkelerin hepsinde seçim öncesi kamuoyu anketi yayınlama "numarası" vardı. Ukrayna’dan örnek vereyim: Eski Sovyet Cumhuriyetleri’ndeki Batı yanlılarını destekleyen Amerikan Demokrasi İçin Ulusal Bağış (NED), Soros’un Rönesans Vakfı ve doğrudan ABD Dışişleri Bakanlığı’na çalışan Avrasya Vakfı’nın finanse ettiği Demokratik İnisiyatifler Vakfı, Ukrayna’da sürekli kamuoyu anketleri yaptı. İnandırıcılık açısından tek kamuoyu araştırma şirketi olmazdı. Amerika’nın para verdiği Ukraynalı Seçmenler Komitesi adlı bir kuruluş daha vardı. Her ikisinin anket sonuçları aşağı yukarı benzerdi. Anketlerde hep Yuşçenko önde gösteriliyordu.

    Diğer ülkelerde olanlar Ukrayna’da hayata geçirildi: Sandıktan, anketlerin tersi sonuç çıkınca "sebep belli" diyorlardı: "Seçimlere hile karıştırıldı!" Ve halkı sokağa döküyorlardı.

    21 Kasım 2004 Ukrayna seçimlerinde de "hile" karışmıştı! Çünkü sandık sonuçları anketleri doğrulamamıştı!

    Düğmeye basıldı: Uluslararası TV’ler ve ulusal Kanal 5 canlı yayına geçti; gençlik örgütü Pora, halkı sokağa döktü, seçimler iptal edildi. Seçimler sonra yenilendi ve Ukrayna’da "turuncu devrim" gerçekleşti.

    Soros’un Ukrayna’daki Açık Toplum Enstitüsü’nün yöneticisi B. Tarasyuk dışişleri bakanı oldu. Keza enstitünün yönetim kurulu üyesi Y. Mostova’nın eşi A. Gritsenko da Savunma Bakanı yapıldı. Pora’nın Başkanı, Soros’un çalışkan elemanı Kaskiv de devlet başkanı Yuşçenko’nun danışmanıydı artık. Diğer "turuncu devrimciler" ya milletvekili oldular ya bürokrat ya da işadamı.

    Ha unutmayayım; hani Yuşçenko’nun zehirlendiği, yüzünün sürekli değiştiği, zayıfladığı ve kısa süre sonra öleceği şeklinde bizde de bolca haberler çıkmıştı; hatırladınız mı? Yuşçenko yaşıyor ve hálá Ukrayna’nın devlet başkanı. Şimdi ne mi yapıyor; anti-Sorosçu muhaliflerini, darbe yapacakları ve başta gazeteci R. Gongadze’yi öldürdükleri iddiasıyla tutuklayıp cezaevine koyuyor!

    Ve Ukrayna da kendi "Ergenekoncularını" konuşup tartışıyor.

    Sırbistan’ı ve diğerlerini ayrıca yazmaya gerek var mı; oyun hep aynı oyun!

+ Konuyu Yanıtla
15 / 35 Sayfa İlkİlk ... 5678910111213141516171819202122232425 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

savci bellart

https:www.hukuki.netshowthread.php40808-Ergenekon-da-yeni-gozaltilarpage15

Forum

Benzer Konular :

  1. Ergenekon Notları
    3 kasım 1996. Susurluk’ta bir Mercedes’in kamyona çarpması Türkiye için bir milattı. Tüm kamuoyu bu olayla ortaya çıkan karanlık ilişkilerin tamamen...
    Yazan: sdt23 Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 329
    Son İleti: 20-11-2015, 15:54:24
  2. Yeni Mevzuat: Birleştirme Kararı - Görev Suçu - Ergenekon Sanığı Cumhuriyet Başsavcısının Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Yargılanması - Sahte İfade Tutanağı Düzenlemek
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İlgili veri linki - Konu: Birleştirme...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 04-06-2011, 23:27:01
  3. Bir Ergenekon Savunması
    Mehmet Ali Çelebi askeri liseyi birincilikle, Kr.H.O da dördüncülükle bitirmiş. 15 aydır Ergenekon’un tutuklu sanığı. Kara Kuvvetleri...
    Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 14
    Son İleti: 29-05-2011, 23:33:56
  4. Keyfi gözaltılar Türkiye'nin gündeminde
    Keyfi gözaltılar Türkiye'nin gündeminde Başbakan´ın konvoyuna ´Oha´ diyen üniversite öğrencisinin gözaltına alınmasından sonra keyfi gözaltılar...
    Yazan: gercekmuhabir Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 1
    Son İleti: 04-05-2011, 11:47:58
  5. Hukuk Portal: Ergenekon ve Balyoz davalarında yeni iddianame
    Hukuk portalına yeni bir kaynak eklendi. Konu: https://www.hukuki.net/content.php?703-Ergenekon-ve-Balyoz-davalarında-yeni-iddianame
    Yazan: Mehtap Deniz Forum: Hukuk Portal
    Yanıt: 0
    Son İleti: 03-12-2010, 21:08:50

İlgili Hukuk terimleri

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.