Madımak tüterken
kavrulduk...

Kaç Madımak gördü bu topraklar,
kaç fidan boylu boyunca uzandı
bağrına coğrafyanın...
Alevi bazen sünni,
kaderi ya da dinsiz diye
kefen biçiciler kaç cana kıydılar...

Dini, ideolojiyi maske edinip,
içindeki yamyamı doyurma derdinde
insan öldürmeyi, aşağılamayı,
hesabına çalıştırmayı, ezmeyi,
hak ve vazife bilenlerin dünyasında
her insan esasen potansiyel kasaplık dana
değil mi?
Böylesi bir dünyada
insanın insanla
kan davası biter mi?

Biri bilmem nesinin hesabına
seni ona, onu sana
bileyletip kestirirken
göbeğini kaşıyarak;
talimatlar yağdırırken
ağalar babalar liderler,
şu canım topraklarda
arkadaşça
dostça, insanca
kimse kimsenin etlisine sütlüsüne bulaşmadan
yaşamayı beceremediğimiz için
eksik olmuyor ya başımızdan bela...

Diş gıcırdatan,
fırsat kollayan,
hele dönsün devran
diyenler;
ocak söndürücüler
tanrının pazuları.
Siz varken ne huzuru
ne mutluluğu...
Hepsi palavra
yalan dolan...

Asla sen onlara yaltaklanan olmadıkça
senden razı olmayacaklar...

Ben sizi kaldırımda yere devrilmiş bir insanın suratına
tekme atarken tanıdım.
Sizden olmayanı yerin dibine sokma gaddarlığınızda
bildim.
İnsanlık onuru, iman ve ideoloji nutukları atarken
ağzınızdan köpük gibi saçılan kini
gözlerimle gördüm.

Siz tanrısısınız tanrınızın
ve sizin tanrılık sözlüğünüzde
merhamet ve vicdan kelimelerini
güveler yemiş...

Dokunursa biri menfaatinize, onu sinek gibi ezen
postalınızı yalamazsa, dilini koparan
kopardığı dili uzvuna yama yapan sizlersiniz.

Dinim için diyorsun ya;
dinin iç suyunu dışına kusup,
posasından şemsiye yapmasan inanırdım;
ama din ile bir ilgisi yok
hallerinin...

Sen şeyinin keyfine insan doğrayansın.

İdeoloji ve hümanist nutuklarla piyasa edinen,
bir eksik iki fazlalar için de böylece...

Dini/ideolojini tanrılık eğlencene dümbelek etmenin
bir cezası olduğuna inansaydın,
elini ayağını çekerdin
nefsinin hevasına onu kullanmaktan
ve vaz geçerdin.

İnanmıyorum senin yatıp kalkmana,
edana,
kılığına,
küpene,
sakalına,
at kuyruğu saçına...

Gözlerine bakıyorum
sadece gözlerine...

Dehşet bir öfke,
kin,
düşmanlık görüyorum
o gözlerde.

Niye hepinizin gözleri aynı ateş kızılı?
Neden öldürmeye hazır akrepler gibisiniz
siz?

Biliyorum hırsından köpürüp, ''oh olsun'' diyorsun.
Biliyorum ''etme bulma dünyası'' diyor
ve ''geberdi kafirler'' şerbetini kafana dikiyorsun.
Ve biliyorum öldürenlere bin ağırını
fırsat bulsan sen yaparsın.

Sen dininin sırtına binmiş dehlerken,
insanlığına çüş diyen korkulası bir tanrısın.
Gazabın ateşle yakıyor
ve lif lif tarıyorsun kor tarakla
etlerini kurbanlarının.

Kim kimin aleyhinde,
kendi derdinde değil;
onun bunun açığında
hatasında,
ayıbında,
o kendinin tanrısı,
müşteri aramada
yaylalarda...