X ray cihazlarından geçmek, çantalarımızı geçirmek "arama" kapsamına giriyor mu?
Printable View
X ray cihazlarından geçmek, çantalarımızı geçirmek "arama" kapsamına giriyor mu?
Bir hukusuzluğu daha öğrenmiş olduk şimdi. Terör örgütünün bombası yüzünden yaralanan Gazimiz Sayın Av. Serdar Öztürk hiç bir yasal dayanağı olmadan aranıp, işyerine Fetullahçı polisler tarafından sayısız sahte delil yerleştiriliyor, memleketimizin saygıdeğer savcı ve hakimleri bu duruma fransız kalıyor ve Terörle mücadele ederken gözünü kaybeden Gazimiz bir terörist damgası yiyerek hapishanede yatıyor. Yine bu saygıdeğer savcılarımız sahte belgeler ve sahte adli tıp raporları düzenleyip 70 milyonla dalga geçerek Tayyip beyin eski makam otosunda meslek mafya babası edasıyla fink atmaktadır. Kaç tane yasayı çiğnediler sizce burda?
Abuk subuk yorumlar yapmaktan yorulmadınız yani.
Şucuların da bucuların da bu ülkede mazisi parlak değil.
Bu ülkede her görüşten insanlar çeşitli mevkilerde görev yapmışlar ve yapmaktalar....
Sn. üyenin bahsettiği şucuların da bahsini etmediği bucuların da geçmişte usul ve yasalara uymada zaafiyet gösterdiklerini düşünüyorum. Malum davada şucular değil bucular yer alıyor başka davalarda işlerde bucular yargılandı. Forum konusu siyaset olmadığı için polemiğe girmek istemiyorum. Ama Dersimi, Fatsayı, ihtilalleri, cezaevlerinde sağcısına solcusuna yapılan işkenceleri unutmayalım. Benim altım kuru demesin kimse.
Bu konu benim kafama takıldı, bi araştırıyım dedim ve bunu buldum. Demekki aranabiliyormuş. Aranması da lazım gelir. http://forum.memurlar.net/topic.aspx?id=554345
Ayrıca son zamanlarda bir Dersim modası çıktı. Dersim diye bir yer yoktur! Tunceli vardır. Tarihte birinci ve ikinci Dersim ayaklanmaları olarak bilinen olaylarda devletimiz gereğini yapmıştır. Benim dedem o isyan sırasında Tunceli'de asker imiş. Bölük komutanı Yüzbaşısı dedemin kucağında şehit olmuş. Dersim isyancılarını mağdur göstermek, orada devletin yaptıklarını yanlış dahi olsa tasvip etmemek başta Atatürk'e ve Türk milletine saygısızlıktır.
Orayı tamamen okursanız Avukatın aranmaması gerektiğine dair mahkeme kararını dahi okursunuz. Bizler şahsi olarak üstümüz aranmasın derdinde değiliz. Ancak biz avukatlar kamu hizmeti ifa eder, her ne kadar avukatlık ücretini ben verdim deseniz de 1- Kişi haklarının 2- Toplumun ve 3- Demokrasinin eli ayağı rolünü üstleniriz.
Ne diyor; Avukatlık mesleği ile ilintili bir durumdaki avukatın üzerinin aranması için hakim kararı gerekmektedir. Avukatlık Kanunu madde 58 uyarınca, ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde hakim kararına gerek yoktur. Avukatın mesleği ile ilintili olduğu iddiası ile, görüntüsü arasında önemli bir çelişki olması durumunda, önleme araması yapılması mümkündür. Bu durumda aramayı yapan kolluk görevlisinin hukuka uygun davrandığının kabulü gerekmektedir. Avukatın beyanı ile görüntüsü arasında çelişki olmakla beraber, kolluk görevlisi avukatın mesleği ile ilintili bir durumda bulunmadığından emin değilse, Avukatlık Kanunu madde 2 uyarınca yargının kurucu unsuru olan, aynı kanunun 1. maddesi uyarınca kamu hizmeti yürüten avukatın beyanını esas alacak ve arama yapmayacaktır. 1 Nisan 2005’ten sonra hukuka aykırı şekilde avukatın üzerini arayan kamu görevlisi hakkında, TCK 120. maddesi uyarınca kamu davası açılması gerekecektir. Mağdur avukat ayrıca hukuk mahkemesine başvurarak manevi ve varsa maddi zararlarının tazminini de talep edebilecektir.
O sitedeki Adli Önleme Yönetmeliğini baz alanlar hukuktan anlamayanlar ve malesef kanunların yönetmeliklere üstün olduğunu ve yine konunun ayrıntısını inceleyecekler için özel kanunların genel kanunlara göre öncelikli olduğu kuralını bilmeyenlerdir.
Çok sırası mı bilmem o sitedeki bazı kişilerin hemen "danıştay saldırısını yapan avukatı" referans göstermesini ise kınıyorum; Çünkü;
1-Herşeyden önce ilk kınayan bizlerdik (bu sitede)
2-Eğer konu suç işleyen BİR TEK avukatsa adliyelerde hergün bolca polis memurunun yargılandığını üzülerek ifade etmek isterim. (Malesef ve emin olun ki çoğunun suçları görevi suistimal değil, ancak bu güzide meslek gurubunu rencide etmemek için burada kesmeyi uygun görüyorum)
Sayın Pazarbaşı, bende şahsi olarak sayın Avukatlarımızın üzerlerinin aranması derdinde değilim.
Ben sade bir vatandaş olarak hukuku, kanunu, yönetmeliği bilmem. Ben mantık yürütürüm. Mantığım bana diyor ki; özellikle cezaevleri, adliye sarayları gibi yerlere giren herkes mutlaka ama mutlaka aranmalı yahut şüpheli bir durum esnasında değil polis, bir zabıta memuru dahi insanları arayabilmeli. Bunun ne gibi bir sakıncası olabilirki? Bir zamanlar askerden çektik, kafayı çeken 18 yaşındaki astsubay çavuş çıkıp sokaklarda silah atıyor, nara atıyordu. Yanına gelen polislere " siz beni tutuklayamazsınız lan" diye hitap ediyordu. Şükür yavaş yavaş bu yanlışlıklardan kurtulur iken başka polemiklerle vakit kaybetmek bana mantıklı gelmiyor doğrusu. Demokratik hukuk devletinde kişilere özel kanunlar olamaz, olmamalı. Halkın refahı ve güvenliği için gerekiyorsa Cumhurbaşkanı bile aranabilmeli. Saygılarımla.
Sayın üye; Bizim derdimiz yasanın verdiği bu durumdan faydalanarak kendimizi farlklı bir konumda sunmak değil. Bir hukukçu, aynı zamanda bir kamu görevlisidir.Yasanın hukukçulara verdiği bu -ayrıcalık diyelim- sır saklama yükümlülüğünden doğar. Diyelim ki çok önemli bir davanın vekilisiniz ve üstünüzde, çantanızda kamu oyunda deşifre olmaması gereken evraklar var ve aranmaya tabi tutuluyorsunuz. Sizi arayan güvenlik görevlilsi bir şekilde belki de kamu oyunun bilmemesi gereken bir sırra vakıf oluyor ve konu yayılıyor.Bu durumda ortaya çıkacak zararın telafisi mümkün mü?