-
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyadır halkı efgânım gara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gâmım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta'n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
(Fuzûlî)
-
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeye dermanım mı var
Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var
Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var
Karac'oğlan der ki ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var
Karacaoğlan
*
Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Kimisi dördünde, kimi beşinde
Kimisinin tacı yoktur başında
Kimi altı, kimi yedi yaşında
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Kimisi bezirgân, kimisi hoca
Ecel şerbetini içmek de güç ya
Kimi ak sakallı, kimi pîr hoca
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Yunus der ki, gör takdirin ileri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Yunus Emre
*
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil
Topun namlusundan görenlerindir.
Orhan Şaik Gökyay
-
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 1
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı " bayram" dedi, yalınayaklı
Adam " Bayram" dedi tam ağlamaklı
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi dili tutuldu
Güç bela ağzından bir " of" kurtuldu
Oğlu " Bayram dedi sırtı yamalı
Adam " he ya" dedi gözü kapalı
Düşündü kış yakın, evde odun Yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış: tuz yok, sabun yok
Avrat " Bayram" dedi eğdi başını
Adam " evet" dedi, sıktı dişini
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim " Bayram" dedi, silindi yazı
Adam " öyle" dedi, bağrında sızı
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Aylar, yıllar, günler erirken yasta;
Yer - gök " Bayram" dedi ağzını açtı;
Adam " Bayram" dedi evinden kaçtı.
A. Karakoç
-
Aynalar Yolumu Kesti
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasad yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.
Necip Fazıl Kısakürek
-
İster beni hoş görün, ister vurun öldürün,
İster bir cani gibi zindanda süründürün,
Yeter artık illallah! Şu yangını söndürün,
Amerikan doları bu yangına kar etmez,
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!..
"I love you America" yazılı durur duvarda,
Donanmalar taşıdı yığın yığın hovarda,
Kızlarımız dansetti, salep içtiler barda,
Kimse görmez bunları, haya etmez, ar etmez,
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!..
Bankalar mabed oldu, daktilo sesi dua,
Adet oldu hırsızlık,dalkavukluk ve riya,
Yapmayanlar düz yolda kalıverirler yaya,
Vallahi bilmem amma bu millet iflah olmaz,
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!..
Her yerde yükselirken avaze-i sefalet,
Yurdu cennet gösterir radyo denen kör alet,
İlahi bu ne halet, Ya Rab bu ne dalalet,
Zorbalık, cebr-ü şiddet kimseye gık dedirtmez
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!..
Haykırırım hakkı her sözüm ağır olsa da,
Şaklasa kamçı, sırtım onmaz yağırolsa da,
Duyulmaz mı bu feryat insan sağır olsa da,
Bu derde çare lazım, nutuklarla iş bitmez,
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!..
Osman Yüksel SERDENGEÇTİ
(Uzun yıllar önce yazılan bu şiiri hala güncel olduğu için,sanıyorum o zaman büyük tepkilere ve protestolara rağmen gelen ABD donanmasının Çapkın(!) denizcilerinin rezaletleri ve öncesinde tepeden tırnağa temizlenen ve boyanan Zürafa Sok. gibi ayrıntıları vardı...
Ama eninde sonunda yazılanlar üç aşağı beş yukarı hala geçerli...Donanmanın gelecek oluşu bile!)
-
Gök mavi,dal yeşil
Toprak sarı olsun
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun
Olursa bir şikayet ölüm'den olsun...
C.S.TARANCI
-
Her Ne Arar İsen Kendinde Ara
Hararet nardadır sacda değildir
Keramet baştadır tacda değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs'te Mekke'de Hac'da değil
Gerçek erenlerin sözünden çıkma
Aşığı kurt yemez uçta değildir
HACI BEKTAŞİ VELİ
-
VEDA...
Hani o bırakıp giderken seni,
Bu öksüz tavrını takmayacaktın,
Alnına koyarken veda buseni,
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın,
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda,
Birini çağırmak için imdada,
Yaktığı ateşi yakmayacaktın,
Gelsede en acı sözler dilime,
Uçacak sanırım bir kaç kelime,
Bir alev halinde düştün elime,
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
-
Sevmedin Beni
Adını duvarlara yazamadım diye
Resmini yollara çizemedim diye
Uğruna canımı veremedim diye
Sanma bir tanem sevmedim seni
Kulun kölen olmadım diye
Her dediğini yapmadım diye
Hep yanında olmadım diye
Sanma bir tanem sevmedim seni
Seni çok severken bıraktın beni
Perişan ettin seven kalbimi
Tam aşkı bulmuşken terkettin beni
Biliyorum bir tanem sevmedin beni
-
What's This Life For
Hurray for a child
That makes it through
If there's any way
Because the answer lies in you
They're laid to rest
Before they know just what to do
Their souls are lost
Because they could never find
What's this life for
I see your soul, it's kind of gray
I see your heart, you look away
You see my wrist, I know your pain
I know your purpose on your plane
Don't say a last prayer
Because you could never find
What's this life for
But they ain't here anymore
Don't have to settle the score
*
Unforgiven
I kept up
With the prophecy you spoke
I kept up with the message inside
Lost sight of the irony
Of twisted faith
Lost sight of my soul and its void
Think I'm unforgiven to this world
Took a chance at deceiving myself
To share in the consequence of lies
Childish with my
Reasoning and pride
Godless to the extent that I died
Think I'm unforgiven to this world
Think I'm unforgiven
Step inside the light and see the fear
Of God burn inside of me
The gold was put to flame
To kill, to burn, to mould its purity