Kanun koyucular konu hakkındaki kanunu koymuşlar sayın bonies yukarıda belirttiğim madeyi dikkatle inceleyiniz.
Printable View
Şimdi arkadaşımla konuştum. Bu kadının cep telefonu faturalarına da ulaşmış son 2 dönemdir. Nasıl yaptı bilmiyorum bana söylemiyor ama 180 TL fatura ödemiş. Ayrıca 31 Aralıkta 109 liraya uçakla ankaraya gittiğini, 20 martta da yine uçakla ankaraya gideceğini öğrenmiş. Bu bahsettiğimiz adam da ankaralı. Kendisi eski eşinin para hesabına çok düşkün olduğunu ama otel faturası, cep telefonu faturası ve uçak bileti masrafları ile beraber son 2 ayda acaip para harcadığını görmüş. Zaten otel olayından dolayı deliren bu arkadaşım, bugün bunları konuştuğumda bu olayı eski eşinin ailesine bahsetmekten ve onun hayatını mahvetmekten söz ediyor ve resmen sinirinden titriyordu. Sizden ricam gerçekten bir çıkış yolu varsa -ki var olduğunu belirtmiş bazı kişiler- bunu uygulamaya koymak için kendisine yol göstermeniz. Gerçekten bir çılgınlık yapacak diye korkuyorum.
Bir gece otelde kalmış olmak haysiyetsiz hayat sürüldüğünün göstergesi olabilirmi ? Yada bir gece otelde kalmış olmak fiilien evliymiş gibi yaşama anlamına gelirmi ? Ya da sayın üyenin söylediği gibi kişinin uçak biletleri, otel, yemek vs harcamaları karşılamış olması nafakanın kesilmesi için açılacak davaya dayanak oluştururmu? Bana göre ispatlanması çok zor bir durum. Hatta imkansız. Zira kişinin hayatını idame ettirmesi için gereken maddi kaynağın tamamı nafakadan gelmiyor. Kişi çalışıyordur muhtemelen. Nafaka ödeyen kişi sadece katkı sağlıyor. Yasanın bu yanı diğer bir çok yanında olduğu gibi aksamakta ancak mevcut yasa ile yapılacak çok fazla da birşey yok.. Geçmiş olsun..
Bu arada arkadaşınızın (!) eski eşinin cep telefon fatura ve ayrıntılarına ulaşması, kredi katı eksterelerini elde etmesi, ve özel hayatına dair birçok bilgiye ulaşmış olması, otelleri, otel görevlilerini takip ediyor olması, birde eski eşini ailesine şikayet edeceğini söylüyor olması gibi unsurlar zaten başlı başına suç teşkil etmektedir. Boşandığı eşinin özel hayatını bu kadar irdeliyor olması başını yasalarla derde sokmak için özel çaba sarfettiği hissi uyandırdı bende. Kaldı ki bu tavırlarından öncelikle kıskançlık ardından da bir intikam ve öfke hissettim. Kendisine zarar vermeden bu tavrından ya vazgeçsin yada ne olacaksa olsun deyip davasını açsın.. Aksi bir davranış tarzı başını derde sokacaktır. Ama öncelikle avukatı ile görüşmesi gerekiyor. Profesyonel destek olmadan (hukuki / psikolojik) bunu atlatması çok zor.
O (!) işaretnin ne anlama geldiğini tahmin edebiliyorum. Sanırım bu arkadaşın ben olduğumu düşünüyorsunuz ama ben değilim. Bu konuda da çok rahatım. Kendisi için bu foruma danışmak benim fikrimdi çünkü benim üyeliğim var. Onun ise yok. Ayrıca ben de nafaka ödemekten muzdarip olmakla beraber, ayrı bir başlıkta sorunumu anlattım. Benim olayımda nafakadan gönüllü vaz geçme var. Buradaki olay ister inanın ister inanmayın bana ait değil.
Kendisinin eski eşi hakkında araştırma yapma tarzını bilmiyorum. Bu bilgilere nereden ulatığını sorduğumda bana ankaradan tanıdığı asker arkadaşlarının yardımcı olduğunu ve bazı ortak arkadaşlarının destek olduğunu belirtti. Başının ağrımasını hiç istemem zira art niyetle hareket etmediğini biliyorum. Kıskançlık duyduğunu ben de düşündüm ve kendisine ifade ettim ama sanırım duymuyor. Çünkü ne yaparsa yapsın umurumda değil, benim paramla yapmasın diyor. Ama ilk duyduğu andaki halini yine olaya tanık olan birinden dinledim. Bana bunu nasıl yapar dediğini söyledi. Şok geçirmiş. Uzunca bir süre birşey diyememiş. Belki pişmanlık belki bağların tamamen koptuğuna dair bir hüzün veya kıskançlık. gerçekten bilmiyorum. Bildiğim şey sizin de belirttiğiniz gibi intikam ve öfke ile hareket etttiği. Kendini kontrol edebildi şimdiye kadar ama kin dolu. Bunu yüzünde görüyorum. Psikolojisi bozulmuş durumda sanırım. Onun adına üzülüyorum ama sizi temin ederim ben o değilim.
Evet (!) işaretin anlamı o idi. Siz yada bir başkasının olması konuya yaklaşımımızı değiştirmeyecektir. Ancak aralarında hiç bir hukuki bağ yokken eski eşinin, sırf eski eşi olduğu eskiden (belkide hala) sevdiği kişi olduğu için, hayatını didik didik etmesi hoş bir durum değil..
Genelde erkeklerin yaklaşımı bu yönde (bende dahil) yaklaşımımız hep aynıdır. Hanımefendi yuvayı yıkacak, dağıtacak, malı mülkü bölecek, nafakayı velayeti alacak, özgür oldum diyecek ve hiçte yakışmayan hayatını bu şekilde devam ettirecek.. bizlerde ödediğimiz nafakalar ile bu olaya bu yaşam tarzına sponsor /finansör olacağız.. Öylemi ? Neresi adalete hakkaniyete sığıyor bunun diyoruz. Ancak bu sorular henüz evli iken, boşanma davası devam ederken, mahkemede hakimin önünde söylenebilmeli ve orda sonlandırılabilmeli.
Ne yazıkki ayrılan çiftlerde kadın / erkek sıklıkla "aman benden uzak dursun ne hali varsa görsün gözüm görmesin" diyerek mahkemede haklarımızdan yasaların sağladıklarından ve yasal olarak yapabileceklerimizden imtina ediyoruz. Aradan zaman geçiyor birde bakıyoruz ki boşanma sürecinde ortaya koymadığımız yada aramadığımız yada vazgeçtiğimiz haklarımız karşı tarafca suistimal edilmekte. Bu sefer yapılan haksızlığa / densizliğe / aymazlığa isyan ediyor yasal yada gayri yasal hal çaresi bulmaya çalışıyoruz. Ama inanın çözümü bu değil. Daha mantıklı ve daha yasal davranmak lazım diye düşünüyorum.. Saygılar.. Bu arada size de geçmiş olsun..
Realist bir insansınız belli. Ben de pek umutlu değilim bu tür durumlardan birşey çıkacağını sanmıyorum. Ama açık söyleyeyim boşanmış olmakla iki kişi arasındaki hukuki bağın tamamen bittiğine de inanmıyorum. Bu bağ arada nafaka, tazminat vs...yoksa kopar. Nafaka varsa ödeyen taraf bunu her zaman sorgulayacaktır. Hele ki zar zor ödüyorsa. Bu durumda nafaka alan tarafın da, buna saygılı olması gerekir. Çünkü o nafakaların mahkemelerden hangi gerekçeyle alındığını biliyorum. başıma geldi. Muhtaç durumdayım, yardıma ihtiyacım var, çalışmıyorum, kazancım yok diye diye türlü türlü gerekçelerle nafakalar isteniyor. Sağolsun mahkemeler kadınların 2 damla gözyaşına dayanamayıp erkekleri haklı veya haksız olsa da bu cezaya mahkum edebiliyor. Ben kendimden örnek vereyim. Anlaşmalı olarak boşandım. Nafakanın altına da imza attım. Bugün olsa yine atarım. Çünkü atmasaydım başıma daha kötü şeyler gelecekti. Davanın gidişatı bunu gösteriyordu. Kendimi hiç bir konuda savunamaz durumdaydım. Haklı olduğumu biliyordum. Ama karşımdaki insan hukuku o kadar güzel kullandı ki...Sonuçta ben nafakaya razı oldum. Boşandım. Yine olsa yine aynı şekilde davranırdım. Ama bu benim nafaka ödemeyi kabulleneceğim anlamına gelmez. Hak edilmemiş bir kazançtı bana göre. Şimdi kendisi vazgeçiyor o ayrı mesele. Nasıl oldu ben de bilmiyorum. Ama artık almak istemiyorum dedi. Bu forumdaki olaya gelirsek, benim başıma gelse ne yapardım diye soruyorum. Bahsettiğim arkadaşıma hem hak veriyorum, hem vermiyorum. Veriyorum gerekçelerini yukarıda yazdım. Vermiyorum, olay bitmiş artık. istediğini yapar. İstediği ile görüşür.İstediği ile konuşur. Otele de gider tatile de gider. Kim ne karışır. Ama yine de insanın midesi bulanmıyor değil. Adalet bu olamaz. Hukuk böyle olmamalı. Kanunu yazanlar sırf kadınları korumak adına neleri feda ettiklerini şu forumu okuduklarında görmeliler. Çünkü burada gerçek anlamda trajedilere şahit oluyoruz. Kadınların da erkeklerin de dramatik hikayelerini okuyoruz. İşin uzmanları bildiklerini aktarıyor, başından geçenler tecrübelerini aktarıyor. Bir şekilde en kötü ihtimalle insanlar karşı taraf için dua ediyor. Bu manzara birşeylerin yanlış olduğunu tek başına göstermiyor mu? Bu forumu okuyan insanlar gerçekten adaleti sağlayabildiklerini düşünebiliyorlar mı? Bunu vicdanlarına soruyorlar mı? Ailenin kutsallığından dem vuranlar, boşanmalar nedeniyle ödettirilen bedellerle, yeni ve sağlam ilişkilerin kurulmasının önünde en büyük engel olduklarını, diğer bir deyişle kutsal aile imgesine aykırı hareket ettiklerini görmüyorlar mı? Tamam anladık kanunen yapacak çok fazla bişey yok belki ama bunları da insanlar sormasın mı?
Alttaki linkte gereken cevabı bulursunuz sanırım......
https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=21838
Yalnız şunu belirteyim,kanunlar herzaman kadınlardan yana değil.
Forumda ağırlıklı olarak erkekler/beyler tarafından sorular ve konular açılmış olduğundan, bu izlenime varmış olabilirsiniz...
İstisnalar haricinde genelde bizim ülkemizde kadınlar/bayanlar mağdur ediliyor.Burda dikkatinizi çekerim:mağdur ediliyor derken,kanunlar veya mahkemeleri kastetmiyorum.Mahkeme aşamasına gelene kadar bir çok mağduriyet ve mahrumiyet yaşıyor kadınlarımız.
Maddi olanaksızlıktan (kanunen yardım alamayacak derecede maddi olanağa sahip,ama hakkını arayamayacak kadar düşük gelirli)dolayı , evliyken geçiminin sağlanması için tedbir nafakası talep edemiyor;haklı taraf olduğu halde karşı tarafın suçunu ispat ederek yüklü bir tazminat alabilme hakkından feragat etmiş oluyor;yıldırma politikalarına maruz kalarak ,kurtulmanın yolu olan boşanma esnasında bağlanan iştirak nafakasını kabulleniyor(eğer burdada engellenmezse)....
Sonra...sonra bir süre zoraki ödemeler...daha sonraları ise,ödemeler ağır gelmeye başlıyor; karşı taraf hayatındaki yeni kişi ile önceki kişiler (şanslılar isenafaka alan çocuklar) arasında tercih etme aşamasına geliyor....
Karar yeni kişiden yana oluyor doğal olarak...Bir yerde hakvermeli,hayat devam ediyor...
Diğer yandan ,bırakın eski eşi(nafaka alsın,almasın),çocuğun /çocukların birlikte olsalarda olmasalarda bu desteğe ihtiyacı var.Hatta bu onların hakkı.
Ancak kişi ödemeyi kesiyorsada yapacak bir şey kalmıyor,çünkü yine yukarıda belirtilen durumlar yine devreye giriyor.Hakkını arayamıyor...
Dediğim gibi...istisnalar hariç...
Nafaka ödemek şartlara göre nasıl kişiye ağır geliyor,haksızlık gibi geliyorsa,
nafaka almadan geçinmek zorunda bırakılmakta haksızlık sayılmıyormu?...
Bizim ülkemiz dışındada bu tür davalar/olaylar yaşanıyor,ancak bunlar kanunen belirlenen yollardan hallediliyor.Davalarda , baştan izlenen yol ve belgelere dayanarak en doğru karara varılmaya çalışılıyor;verilen karara da saygı duyuluyor,uygulanıyor.
Bizde ise-yine olağan durumları ayrı tutuyorum-ödemeyi kabul ediyor kişi,sonra ödemiyor."Peşinden koşmak" durumunda kalıyor karşı taraf,yada vazgeçiyor....
Nafaka veriliyor,alınıyor,kim o para ile ne yapmış,ne yapmamış bunun hesabı yapılıyor,vs...
Her durumun kanuni yolu var.Eğer imkanınız varsa,başvuru yaparsınız .Verilen kararada saygı duyarsınız.
Eğer imkanınız yoksa,....haklarınızı arayamıyorsanız....???Şahsi fikrim:söylenene inanmak ,vicdanına bırakmaktan başka yol aklıma gelmiyor...Acı,ama gerçekler böyle oluyor...
Saygılarımla...