Mahkemenin vermiş olduğu bir karara ilişkin, kararı hangi delillere dayanarak ne şekilde verdiği. Kararın yanlış olduğu tekrarlanması hk

Merhaba,
Kız kardeşim şuan 22 yaşında ve 18 yaşına girdiği ilk ay içinde başına gelen ve korkarak bize söylemediği bir davası olmuş. Olay özetle şu şekilde gelişmiş,
O yıllarda bizim arkadaşlık kurmasını istemediğimiz kendinden 2 yaş büyük bir başka kız arkadaşı vardı.
Yazlık yerdeki evimizde 2 yiğeni ( 5 - 8 yaşlarında) ile birlikte sahile denize girmeye gidiyor. Kumsalda güneşlenirlerken, yanlarına konuşmasını istemediğimiz kız arkadaşı ve yanında getirdiği yine kendi yaşıtları bir başka kızla geliyor. Birlikte oturup denize giriyorlar. Hatta denizde yüzen bottan kiralayıp 10 dk ona biniyorlar. Tabi bu arada kardeşim daha önce tanımadığı kıza ismini sorup ayak üzeri tanışıyorlar. "Kız, köyden geldiğini diğer arkadaşının çocukluk arkadaşı olduğunu ve yanında bir süre kalıp gideceğini söylüyor" ve toplamı 1 saati geçmeyecek şekilde kardeşimin o günkü deniz kıyısı gezisi bitiyor, yiğenleriyle birlikte eve geliyor.

Sonrasında ise, eve başka bir arkadaşı gelip jandarmanın kendisini aradığını söylüyor. (evimiz yazlık yerde köydür.) Kardeşim şaşkın şekilde jandarma noktasına gidiyor. Ve yaşının artık 18 olduğunu 1 ay önce 18 ine girdiğini ailesine bir şey söylenmemesi gerektiğini de bildirerek zaten daha önceden tanıdığı jandarma görevlilerine (küçük yer olduğu için herkes birbirini tanır -bizden korkup olayı saklıyor) ne olduğunu soruyor.
Kardeşimin ifadesini alıyorlar, yanlarına o gün gelen ve daha önce karşılaşmadıkları o kız evinden kaçmış ve yaşı 18 in altında olduğu için ailesi dava olmuş. Sahilde bu kızla birlikte görüşen kardeşim - kayık kiralayıcısı ve kardeşim hakkında -Çocuğun alıkonulması suçu sebebiyle davacı oluyorlar.

(fazla uzatmadan)
kardeşim kendince araştırma yapıp, bizden yine korkarak durumu anneme açıyor. Annemle birlikte gidip bir avukat tuyorlar ve avukata peşin ödeme yapıyorlar. Avukat babası ve abisine birşey bildirmeyeceğini zaten babasını tanıdığını bundan sonrada davayla kendisinin ilgileneceğini ve hiç gelip gitmesine bile gerek kalmayacağını, zaten suçsuz olduğunu ve kararın bu şekilde verileceğini bildiriyor.

Sonra olayın 3 yıl geçiyor ve mahkeme kararı veriyor.
Gerekçeli kararda, hakim kardeşimi suçlu bulmuş ve bir ceza vermiş. Ceza iyi halden ertelenmiş ve duruyor.
Avukat temmiz ediyor. (bize hala haber verilmiyor)
Temmiz davasıda aleyhimizde sonuçlanıyor. Tesadüfen bir icra meselesiyle gittiğimiz adliyede abisi-babası olarak olayı öğreniyoruz. ağır şokun üzerine avukata ulaştığımızda (temmizden 3 ay sonra) avukat bize, davanın öyle olduğunu ama sicile birşey geçmeyeceğini merak etmememizi söylüyor.

Bende kendisine, hiç bir dayanak delil yokken böyle bir kararın nasıl verildiğini. Neye dayanarak hakimin bu kararı soruyorum. Onlar sorulmaz hakime öyle, istiyorsan gidip kendiniz sorunuz diyor.

Bir insanın hayatını karartacak nitelikte olan bu tip durumlarda hakim bir delil olmadan (o kızı daha önceden kardeşimin tanıdığına dair bir delil, telefon görüşmesi ortak fotoğraf vs.. olmadan - sadece o günkü jandarma tutnağında kardeşimin sahilde birlikteydik ifadesi üzerine) nasıl böyle bir karar verilebilir.

Böyle bir karar verildiyse, bunu düzeltmek. Hakimin kararını düşünmesini istemek yada davayı tekrar görüşmeye açtırmak gibi bir hakkımız yokmu?
Hakim tektaraflı olarak böyle bir kararı nasıl verebiliyor, bizlerin bu konuda yapabileceği bir şey yok mu?

Tekrar bir dava açtırırsak bu kez kardeşime çıkan ceza infaz edilmek istenebilirmi. Avukat böyle diyor. Ama nasıl olur, bu ülkede yasa koyucu ve yargılayıcılar bizleri tehdit edemezlerki.. (bak seni suçlu bulduk bidaha bizi uğraştırırsan davanı şu kadar süreye çıkartırız.. gibi)

Eğer ülkem içinde hukuki olarak yapacak bir şeyim yoksa olayı TBMM ne Cumhurbaşkanlığına dahada olmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşımayı düşünüyorum. Çünkü kardeşim tek suçu tanımadığı bir insanla plajda yüzmek. Bir markette alışveriş yapıp bir ürünün kalitesi hakkında fikirlerimizi paylaştığımız kişilerin terör suçlusu olmadığını bilemeyeceğimiz ve bizi o kişilerle konuştuk teröristis diye suçlayamayacaklarına inanıyorum.)

O davacı olunan kız, telefonla yaptığım görüşmelerde dahi, kardeşimi tanımadığını anne babasının zoruyla oraya adını yazdığını hatta soyadını bile jandarma tutanağında gördüğünü bildiriyor. Zaten o kız, o olaydan 3 ay sonra başka bir yere kaçmış aileside kaçtığı kişiyle kızı evlendirmiş.

Olayda kesinlikle kardeşim suçsuzken beraat yerine gerekçeli kararda suçlu ama şunlar şunlar neticesinde şu kadar ay hapis cezasını şu kadar süre zarfında suç işlememesi halinde ertelendiğine.. diye karar ülkemde hukuka olan inancımı sorgulamaya yöneltiyor beni.

Olayla ilgili avukatlardan birer fikir bilgi alabilirsem, çok memlun olurum. Şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum... Bana önereceğiniz yol nedir.. Ve herkesden çocuklarını uyarmalarını istiyorum zira trajı komik bir olaydır bu olay, kardeşime devletinden affilli bir doğum günü hediyesi 18.doğum günü hediyeni veremedik 1 ay oldu ama al şimdi hazır der gibi resmen...

Zannımca avukatınız fazla ilgilenmemiş, temyiz nasıl aleyhinize sonuçlanmış? Anneniz sizden durumu saklayarak hata yapmış, kardeşiniz de yanlış ifade vermiştir. Ama bence en büyük hata, parayı peşin alan avukatta. Hakimlerin boynu kıldan incedir, hakkaniyetin dışına çıkamazlar çıkarlarsa da yargıtay onları frenler, burada hatanın %90 ı avukatınızda. Ama kardeşiniz siciline bir şey işlemeyecek, sadece bundan sonra biraz daha dikkatli yaşaması gerekecek o kadar.

Muhakame dersleri almadığım için daha detaylı bir şekilde yardımcı olamıyorum, geçmiş olsun.

CMUK
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:YARGILAMANIN YENİLENMESİ

HÜKÜMLÜ LEHİNE YARGILAMANIN YENİLENMESİ NEDENLERİ

Madde 311 - (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:

a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.

b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.

c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.

d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.

f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.

(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.

Yukarıdaki maddenin fıkralarında belirtilen şartlardan biri mevcutsa yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunabilirsiniz. Özellikle koyu yazılan fıkraya dikkat ediniz derim.

Sayın Raşit Tavus, ilginize çok teşekkür ederim. Avukatımız davaların çoğuna zaten katılmamış. Bir kız çocuğunun hayatını ilgilendiren konularda daha fazla duyarlılık gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Avukata hakimin neye dayanarak kardeşime ceza verdiğini soruyorum. Yani hangi delil, biz ailesi olarak bilmediğimiz birşeyimi saptamış diyorum. Hakimlere böyle şeyler sorulmaz her şey dosyada var diyor. Dosya kayıtlarını incelediğimde kardeşimin jandarma ifadesi baz alınıyor. Ve kişiyi tasarlayarak kaçırdıkları yazıyor. Avukata, bu cümlenin kurulabilmesi için, kardeşimin kızı daha önceden tanıyor olması gerektiğini, sms tel gibi kayıtların bulunması gerektiğini kaçan kız ile bizim evimiz arasında 250 km olduğunu ve bunun imkan dahilinde olmadığını söylüyorum. Bunları bir hakim düşünmez mi diyorum... Annem bir çoğu gibi çocukları üzerine titreyen bir kadın ama cahillik işte, parasını ödemiş avukat, çıkmaz bu davadan bişey merak etmeyin demiş inanmış. Tabiki hatalı ama anne olarak zaten benden %500 daha fazla üzüldüğü kesin...

Hakimleri yargıtay frenler demişsiniz. Bizim yargıtaya doğrudan başvurma hakkımız yok sanırım.
Ve son olarak, "Kardeşinizin siciline birşey işlenmeyecek..." bu konu hakikatten çok önemli bizim için, zira kabul edilirki hayatına dair bir bilgidir. Adli sicil türlerini çok iyi bilmiyorum araştırıyorum ama çok farklı şeyler var. Adli Sicil sabıka kaydı, Arşiv kaydı. Bunların hiç birinde çıkmayacak mı? kesin olarak. Çıkmıyorsa sebebi ceza infaz edilmemiş olmasımı?
İlginize tekraren teşekkürlerimi sunarım.

Sayın Çobanoğlu;
Sizinde ilginize çok teşekkür ederim. Yazmış olduğunuz maddeleri 1 saat kadar araştırdım gerçekten yardımcı oldunuz. Ve şu sonuca vardım. B şıkkına giren Tanık kaçırılan kızın amcasının eşi. O türkçe okuması olmadığını ne davası olduğunu bilmediğini beyiyle görüşmemiz gerektiğini söylemekte.
E Şıkkında belirtilen delil olarakda Kaçırıldığı idda edilen kızın kendi ağzıyla söyledi "Babam zorladı, ben böyle olacağını bilmiyordum. Korktum çok dövdüler beni. Ama şimdi gidip böyle ifade verirsem bu sefer beni yada babamı içeri atarlarmış En azından senin kardeşini içeri atmadılar" diyor. Bu konuşmayı (Ses kaydı, hukuka aykırı olacağı için) Bir noter i (Şayet noterler dışarı çıkıp bizimle gelirlermi bilmiyorum.) arabayla kızın yaşadığı yere götürsek ve bu cümleleri noter önünde ondan duysak bu bir delil olabilir mi. Ve tabi noterler böyle bir konuşmaya şahitlik ederler mi?.Ayrıca, kızın yaşadığı yerle bizim yaşadığımız yer arasında kilometrelerce fark olduğunu o yaşlarda (kardeşimin) o yerlere gitmesinin mümkün bile olmadığını. Kız ile kardeşim arasında arkadaşlık yada daha önceden anlaşma olduğuna dair belgeyide görmek istediğimizi söyleyerek bu maddeden yararlanabilirmiyiz. Çünkü suçsuz olunan böyle bir davada daha başka şekillerde nasıl ıspat yapabileceğimi bilmiyorum.
İlginize tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.

Davacı kadın şimdi anlattığınız kadarıyla reşit ve evli. Yargı ancak bu kadın suçlanan kızkardeşinizin hiçbir suçu yoktu ve gereksiz yere yargılandı şeklinde bir ifade vermeye ikna olunursa yenilenebilir diye düşünüyorum. Ancak bunun da zor olduğunu biliyorum. Yargının yenilenmesi talebinde bulunabilmek için bundan başka bir çare yok gibi diye düşünüyorum maalesef.

Sayın Egem
sanırım dava dosyasını incelemişsiniz. Ancak, her mağdur olanın yaptğı gibi, kendi lehinize olanları anlatıyorsunuz. En kolay şey de avukatı suçlamak tabi.
Şimdi sizin anlatttılarınıza göre olaya bakalım.
1- Kardeşinizin jandarma ifadesi esas alındı diyorsunuz. mahkemede de muhakkak ifade vermiştir ama; jandarma ifadesinde ne demiş?
2-Avukatın baktığı bir dava ile ilgili olarak, başkalarına bilgi vermesi suç. Siz avukatı niçin suçluyorsunuz? Anneniz bile size bilgi vermemişken, avukat niçin bilgi vererek suç işlesin?
3- karar esas olan dedil ve dayanaklar, dosyada yazıyordur. deliller yazmadan karar verilmez. Dosyayı incelediğinize ggöre, ilamda delillerin değerlendirilmesi diye bir kısım vardır. Orayı okuyun.
4- Kararda, tecil mi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması mı yazıyor? hakimler sizi tehdit etmiyor. Yani bizi uğraştırırsan, cezan aratar demiyor. Eğer belli bir süre içersinde tekrar suç işlersen, bu cezayı da yatarsın diyor.

Sayın tavus, hatanın avukatta olduğu kanısına nerden vardınız? Onu merak ediyorum.

Sayın Egem
sanırım dava dosyasını incelemişsiniz. Ancak, her mağdur olanın yaptğı gibi, kendi lehinize olanları anlatıyorsunuz. En kolay şey de avukatı suçlamak tabi.
Şimdi sizin anlatttılarınıza göre olaya bakalım.
1- Kardeşinizin jandarma ifadesi esas alındı diyorsunuz. mahkemede de muhakkak ifade vermiştir ama; jandarma ifadesinde ne demiş?
2-Avukatın baktığı bir dava ile ilgili olarak, başkalarına bilgi vermesi suç. Siz avukatı niçin suçluyorsunuz? Anneniz bile size bilgi vermemişken, avukat niçin bilgi vererek suç işlesin?
3- karar esas olan dedil ve dayanaklar, dosyada yazıyordur. deliller yazmadan karar verilmez. Dosyayı incelediğinize ggöre, ilamda delillerin değerlendirilmesi diye bir kısım vardır. Orayı okuyun.
4- Kararda, tecil mi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması mı yazıyor? hakimler sizi tehdit etmiyor. Yani bizi uğraştırırsan, cezan aratar demiyor. Eğer belli bir süre içersinde tekrar suç işlersen, bu cezayı da yatarsın diyor.

Sayın tavus, hatanın avukatta olduğu kanısına nerden vardınız? Onu merak ediyorum.

Sayın Av. Ragıp Atay;
Öncelikle ilginize teşekkürlerimi sunuyorum.

Alıntı:

---

Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Egem
sanırım dava dosyasını incelemişsiniz. Ancak, her mağdur olanın yaptğı gibi, kendi lehinize olanları anlatıyorsunuz. En kolay şey de avukatı suçlamak tabi.

---

Evet haklısınız, olayda kardeşim söz konusu olduğu için ve onun suçsuzluğunu bildiğimiz için olayla ilgilenen ve başarılı olamayan avukatı suçluyor olabilirim.
Ancak;
2.Madde de belirttiğiniz gibi, avukatın müvekkilinede bilgi vermesi suçmudur. Biz dava sonucunu (kardeşim dahil) temmizden 3 ay sonra tesadüfen öğreniyoruz.
Avukatta suç olduğu kanısınada, olayda kardeşimin suçsuz oldığuna inandığı ve "bu davadan bir şey çıkmaz merak etmeyin" dediği için varıyorum. Çünkü suçsuz olduğuna inandığı için davayı düzgün bir şekilde takip etmemiş olduğunu evraklardan görüyorum. Zira hakimin olayı tanımlarken "daha önceden tanıdıkları" dediği cümleye karşılık, "itiraz ediyorum, tanıdığına dair bir delil yok. Başka yer ve zamanda oturduklarına dairde bir delil yok.." cümlesi bile yoktur. Yani hakime kimse böyle bir şey söylememiş... malesef.

1.) Jandarma ifadesinde "Yanındaki kızı tanımadığı fakat diğer kızı tanıdığını belirtmiş. Korktuğunu ve olayı ailesine aktarılmasını istemediğini belirtmiş.Jandarmanın peki kayıkçıyı tanıyormusun sorusuna, evet plajdan demiş." İlk duruşmasında, (Çünkü diğer duruşmalara, avukat senin gelmene bile gerek yok dediği için gitmemişler.) avukatın talimatıyla, suçlamaları red etmiş ve kızı tanımadığını yinelemiş. Ben tanımıyorum onu tanımadığımı diğer arkadaşımda biliyor demiş. Ve ben onun 18 yaşından küçük olduğunuda bilmiyordum çünkü tanımıyordum bilseydim asla plajda onunla konuşmazdım çünkü başka yerde birdaha zaten karşılaşmadık demiş." Jandarma tutanağında, Jandarmanın olayı sorgularken plajda olanlara olayı "şu kızla birlikte şu kız (bizimki) bugun burdamıydı -bizi tanır çünkü herkez-" sorması ve kişilerin Evet onlar birlikte denize girdi, denilmesi yer almış.

3.) Evet belirttiğiniz yeri okuyorum, Bu kısımda Deliller incelenerek kızı kaçırdıkları fakat daha önce suçunun olmaması ve ileriki yaşantısı göz önüne alınarak, kaçırılan kızında kötü bir muameleye maruz kalmamış olması esas alınarak. diyor. Deliller anlatılıyor fakat aktarılan delillerde, kardeşimin tanıdığı kızı ilgilendiren delliller yazıyor. Kardeşimin tanıdığı diğer kızın, "Doğduğu köyde, babasının yanına gidip gelirken kapı komşularının kızı olan .... tanıdığı yazıyor." - Kıza internet üzerinden, "Dayak yiyorsan çık gel bulamazlar seni kimsenin seni dövmeye hakkı yok" gibi şeyler yazıyor. Kardeşim için ise sadece diğer kızla okuldan arkadaş oldukları yazıyor.

4.) Kararda, "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" diyor.

Benim amacım avukatı suçlamak değil. Gerçekten suçsuz olduğunu bildiğim bir olayın, kimseyi yıpratmadan nasıl düzeltebileceğimin yolunu aramaktır. Avukata verdiğimiz parada helal hoş olsun. Kendiside..., Ama benim kardeşimin suçsuzluğunu ben biliyorken küçücük kıza gelen "Türk Milleti Adına" kararına dayanamıyorum. Ve çıldıracak gibi oluyorum. Allah beterinden saklasın ama millete saygılı, kanunlara uyan, işimizden evimize gidip gelen bir aileyiz. Olayı kabullenemiyoruz ve bir yanlışlık olduğunu biliyoruz, buna bir yol arıyoruz.
Saygılarımla...
Tekraren ilginize teşekkürlerimi sunuyorum.