Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Meğer emekli GKB Hilmi Özkök' ü evliyalar koruyormuş da haberimiz yokmuş!!!
Uçtu yine birileri, uçurdu müritleri...
Milli Gazete yazarı M.Şevki Eygi, Özkökü'ü evliyaların koruduğunu yazdı.
Son on yıl içinde devlet, halk ve ülke olarak Türkiye'ye en büyük iyiliği emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşa'nın yapmış olduğunu düşünüyorum.
Paşa, öldürülme tehlikesini göze alarak darbe teşebbüslerini akamete uğratmış, sevgili Türkiye'mizi biiznillah büyük bir felaketten kurtarmıştır.
İç barış, sosyal mutabakat, huzur ve adalet taraftarı her Türkiyeli'nin Hilmi Paşa'ya teşekkür ve minnet borcu vardır.
Paşa defalarca suikast tehlikesi atlatmıştır. Diken üzerinde oturmuş, ülkenin beş büyük bürokratından biri olmasına rağmen, öğle yemeklerini, zehirlenmemek için evinden sefertası ile getirmek zorunda kalmıştır.
Darbeciler onu bertaraf edebilmek için memuriyetini yapamayacak derecede hasta olduğu yalanını yaymışlar uyduruk bir raporla makamından indirmek istemişler, o da bu asılsız iddialara F-16 uçağına binerek, denizaltı ile iki saat su altında seyir yaparak cevap vermiştir.
Genelkurmay Başkanlığı dönemi son derece fırtınalı geçmiş, entrikalar birbirini takip etmiştir.
Paşa Allah'ın korumasına mazhar olmuştur.
Halk yığınları bu gerçekleri bilmez, işin içyüzünden bîhaberdir.
Bu konu ile ilgili tafsilat yazacak değilim. Sadece şu hususu, kalp gözleri açık erbab-ı irfana çıtlatmak isterim.
Hilmi Paşa'nın devletimizi, halkımızı, vatanımızı darbe felaketinden koruması; Gavsü'l-Azam Seyyid Abdülkadir Geylanî hazretlerinin kerâmetidir. Mâlum olduğu üzere, evliyaullahın kerâmâtı Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya hazretlerinin mucizelerinin devamı mahiyetindedir.
Mucizeler ve kerametler Allah'ın yaratması ve hikmetiyle olur.
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Paşa'yı Tanrı ABD'den mi korumuştur...
Paşa'yı Tanrı AB'den mi korumuştur...
Paşa'yı Tanrı maşa olan PKK'dan mı korumuştur...
Paşa'yı Tanrı vatan topraklarını satın almak isteyen yabancılardan mı korumuştur...
Paşa'yı Tanrı limanlarını, fabrikalarını kalelerini işgal edenlerden mi korumuştur...
Paşa'yı Tanrı ülkesini, vatanını dışarı peşkeş çeken para ve din tüccarlarımızdan mı korumuştur...
Paşa'yı Tanrı emperyalizmden mi korumuştur...
...
Biz bir paşa biliriz
bütün bunları alt eden
üstelik HALKı tarafından, ULUSu tarafından korunan ve hatta sonsuza dek korunacak olan...
Tanrı tarafından korunan paşaya da burada tanık olduk...
Bari Çanakkale Savaşından bir akrabasını referans göstererek bir doz uyuşturucu ile servis etselerdi ya... :))))))
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Paşayı kimin koruduğunu bilemem, ama darbecilerin pis oyunlarına alet olmadığı için kendisini takdir ediyorum. Demokrasiden yana tavır koymuş olması tarihe geçecek bir davranıştır. Halkı adamdan saymayan, kendini memleketin hakiki sahibi görüp de seçilmişleri küçümseyen "maşa" bozuntularına geçit vermememiş olması bazı arkadaşları üzmüş görünüyor. Paşa, bu darbecilere yol verseydi severdiniz onu..
Ben askerin askerlik yapanını severim. Darbe yapanından nefret ederim. Siyasete müdahale edeninden hiç hoşlanmam. Ama ne yazık ki bugün demokrat geçinip de bir askeri darbe yapılması halinde zil takıp oynayacak çok kişi var. Bunlar lafa gelince demokratlığı kimseye bırakmazlar, ama sevmedikleri bir hükümetin seçim sandığı ile gitmesini beklemeye tahammülleri yoktur. Halktan yüz bulamadıkları için askerden medet umarlar. Bu nedenle de halk düşmanı darbecilere engel olan Hilmi Özkök gibileri de sevmezler. Onlar ancak, andıççı Çevik Bir'i severler.
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Sayın Av.Abbas Bilgili üstadın yazdıklarının altına imzamı atarım.
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Sayın Bilgili,
Halkı adamdan saymamak diye bir şey yok...
Halkın açlık, yokluk, yoksunluk gibi yaşamsal halları için göze aldığı değerlerin
çağdaşlıktan ilkelliğe doğru hızla yol alması ve
bu aymazlık hallarının demokrasi ve özgürlükle soslanarak gizlenmesidir...
Siz bir aydın olarak bu durumu seyretmeye nasıl tahammül gösteriyorsunuz anlayan beri gelsin...
Bir de Çevik BİR darbeci diyorsunuz, öyle mi?
Eğer bir dil sürçmesi olmamışsa
takip, analiz, değerlendirme yetileriniz konusunda ciddi endişelerim olacak...
Endişeden öte
arada bir takıldığım forum arkadaşlarımdan birinden olacağım ya
ona yanarım... :)
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Bir imza da ben atıyorum.
Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Tavşan Uykusuna Devam...
1924'ten 1950'ye kadar 27 yıl ülke kesintisiz (asker kökenli) şefler tarafından şeflikle yönetildiğinden, devrime gerek kalmamıştır.
Bu tarihten sonra periyodik aralıklarla her 10 yılda bir:
(1960 askeri darbesi)
(1971 askeri darbesi)
(1980 askeri darbesi)
(1997 -28 şubat- askeri darbesi)
Bilançolarını vermeye gerek yok sanırım...
Şimdi millet inanır mı? hakimiyetin kendisinde olduğuna, utanmadan pişkinlikle birde bu millete kazık atıp iki yakasını bir araya getirmeyen millet düşmalarını alkışlayanlar var!
Osman Can'a soruluyor;
-Türkiye demokratik bir hukuk devleti midir?
"Hayır değildir. Yargıya ilişkin bütün temel yasalar, Yargıtay yasası, Askeri Yargıtay yasası tamamen darbecilerin yaptığı yasalardır. Bu hukuk devleti değildir. Bu darbe devletidir. Bu iskelet darbe iskeletidir. Bu iskelet Türk halkına bir hakarettir."
(Anayasa Raportörü Osman Can)
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Hürriyet’in dün ilk kez duyurduğu Genelkurmay’ın 'Balyoz' darbe planlarına ilişkin başlattığı geniş soruşturma kapsamında Emekli Orgeneral Çetin Doğan dahil 150'den fazla subayın ifadesinin alınması ile ilgili bu hafta asıl kritik adımlar atılacak.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın sorumluluğundaki soruşturmada, bu çerçevede Genelkurmay Başkanlığı ile koordine içinde çalışacak ve her gün Genelkurmay Başkanı’na bilgi verecek özel bir ekip oluşturuldu.
İfade alınma işlemlerinin son dört gündür devam ettiği ancak üst rütbeli generallerin de önümüzdeki günlerde dinlenmesi bekleniyor.
Sorulacak soruların başında ise Genelkurmay Tatbikatlar-Programlar (tat-prog) kayıtlarında basında iddia edilen başlıklar kesinlikle bulunmamasına rağmen ortada dolaşan ses kayıtlarının ne anlama geldiği sorusu yer alıyor. Ayrıca ses kayıtlarının orijinalliği de ayrı bir elden inceleniyor.
Alınan bilgiye göre, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un 'demokrasi dışına taşanlara karşı kim olursa olsun sonuna dek gidilecek' talimatı ile sadece emekli paşalar değil o dönemde görev yapan ve hala görevde olan kritik konumdaki muvazzaf generaller de soruşturmada yer alacak.
Adli ve İdari iki ayrı koldan devam ettirilen görüşmelerde, her rütbedeki subayla o gün plan seminerinde yazılı olan plan dışında nelerin konuşulduğu, kimlerin neler söylediği de soruluyor. Özellikle de yanıtları net bir şekilde, o dönemdeki hiçbir kimseden çekinmeden vermeleri isteniyor.
İnceleme ve soruşturmanın sadece 1. Ordu kapsamında değil, TSK’nın konu ile ilgili tüm komutanlıkları kapsamında da genişletilebileceği konuşuluyor.
Genelkurmay Başkanlığı geçen hafta başında, Taraf Gazetesi’nin tüyler ürpertici “Balyoz Darbe Planı” iddiaları hakkında son dönemdeki en kapsamlı soruşturmalardan biri için düğmeye basmıştı. Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un emri ile derinleştirilen soruşturmada, İstanbul 1. Ordu’da 4-6 Mart 2003’de bahsi geçen harp oyununa katıldığı belirtilen 162 subay ile tek tek görüşülmeye başlanmıştı. Bazı kaynaklara göre, Genelkurmay arşivlerinde o tarihte bir plan semineri ve harp oyunu görünüyor. Ancak, bu ‘Balyoz’ değil ‘Meriç’ adı ile kayıtlı.
Genelkurmay Harekât Başkanlığı Tatbikatlar Programlar Dairesi arşivlerindeki bilgiler ile Taraf’ın yazdığı plan birbirini tutmuyor. Mart 2003’deki plan tatbikatında iç tehdit (irtica ve bölücü terör) değil, dışarıdaki mevcut tehdit ve düşmana göre bir senaryo uygulandığı belirtiliyor. Hürriyet’te önceki gün de yer aldığı gibi kulislerde, askeri çevrelerin kafasında iki ana noktada tereddüt olabileceği konuşuluyor.
İlki, Çetin Doğan ve ekibinin gerçekten yetkisini aşan bir şekilde bazı konuşmalar yapmış olabileceği. İkincisi ise, böyle konuşmaların olmadığı. Asimetrik psikolojik harekatın devamı olarak, hayali senaryolar ve toplantılar varmış gibi gösterilerek TSK’nın yıpratılmaya çalışılması olasılığı bulunuyor. Bu olasılıklar canlı tutularak soruşturma sonuçları bekleniyor.
Hürriyet
Taha Akyol :
http://www.milliyet.com.tr/orduda-28...ult.htm?ver=50
http://www.milliyet.com.tr/askeri-id...ult.htm?ver=06
Yazarların çoğu da aynı görüşte..
Ses kayıtları: http://www.zaman.com.tr/haber.do?hab...ses-kayitlarib
Basın aklını peynir ekmekle yemedi herhalde..
:alala
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
"1924'ten 1950'ye kadar 27 yıl ülke kesintisiz (asker kökenli) şefler tarafından şeflikle yönetildiğinden, devrime gerek kalmamıştır."
Nasıl yani Derman Bey?
Şeflik iyi bir şey mi?
Yoksa kötü birşey mi?
Şef olunca devrime gerek kalmamış ise yeni bir "şef"e mi ihtiyacımız var?
Şef nasıl bir şef olmalı?
Cumhuriyetin ilanını tartışan komisyon üyelerini "kellelerinin uçurulacağı" tehdidini yapacak kadar "despot" biri mi olmalı?
Halk, "Cumhuriyet!" , "Cumhuriyet!" , "Cumhuriyet!" diye ne istediğini bas bas bağırıp meydanları harman yerlerini doldurmuş iken Mustafa Kemal'in yaptığına ne demeli?
Bu kadder de şeflik olmaz ki...
Ayıp etmiş halkına değil mi?
Güle oynaya Cumhuriyeti ilan etmek dururken hat höt hiç yakışmamış ona değil mi?
Her neyse sizin imza konsensüsünüzün altındaki derin birliktelikleriniz (aslında bu sözcük hafif kalır) bilinmeyen bir durum değil...
Bilinen ve gözlenen:
ARTIK DAHA "CESUR"SUNUZ?
O kadar...
Cevap: Evliya himayesindeki Genel Kurmay Başkanı
Ne "Nasıl Yani" Sayın Horasan
Ne demek "daha cesursunuz"? bu nasıl bir söz, neyi ima etmek istiyorsunuz? sakladığımız birşey mi vardı? Haklılarda haksızlar kadar cesur olmazsa o ülkede adalet olur mu? cesurluk yoksa kötü birşey mi? Yoksa bilmeden illegal bir eyleme mi cüret ettikte; cesur olduk? yoksa cübn olarak bildiğiniz birilerimi vardı da; şimdi cesur oldular?
"O kadar"... ne demek? ne; o kadar? davası görülen bir olayın kararı mı bu? yoksa siz, eğriyi doğruyu tespit edip, herşeyi yerli yerine oturtan bir terazi misiniz? Lafla peynir gemisi yürümez, somut delil, isnada ispat, taarruza mağduriyet, müdahaleye haklılık gerekir!
Ahmet'e Mehmet'e Hüseyin'e değil, ortaya yazın, yazarkende bildiklerinizi, fikirlerinizi ve delillerinizi aktarın, niyet okuma, evhama dayalı desise üretme, boşa doluya sallamaktan uzak durun. Daha açık olursanız size cevap verebilirim.