Cinsel Saldiri Ile Cinsel Taciz Suçu Arasindaki ince çizgi

CİNSEL SALDIRI İLE CİNSEL TACİZ SUÇU ARASINDA Kİ İNCE ÇİZGİ

I-GİRİŞ:

Bu ince ayrım suçun niteliği ve yaptırım miktarını doğrudan etkilemektedir. Zira eylem cinsel saldırı teşkil ederse suçun temel şekline göre “iki yıldan yedi yıla hapis”, cinsel taciz teşkil ederse “üç aydan iki yıla kadar hapis” cezaları öngörülmüştür.

II-AÇIKLAMA:

1-TCK nın “Cinsel Saldırı” başlıklı 102.maddesinde “(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.” Hükmüne yer verilmiştir.
TBMM bu madde gerekçesinde; “Maddenin birinci fıkrasında, cinsel saldırı suçunun temel şekli tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarla kişinin vücut dokunulmazlığının ihlâl edilmesi gerekir.
Suçun temel şekline ilişkin maddî unsuru, kişinin vücudu üzerinde gerçekleştirilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik ve fakat cinsel ilişkiye varmayan cinsel davranışlar oluşturmaktadır. Suçun oluşması için, gerçekleştirilen hareketlerin objektif olarak şehevî nitelikte bulunmaları yeterlidir; failin şehevi arzularının fiilen tatmin edilmiş olması gerekmez.” Şeklinde açıklama yer almaktadır.
Özetle, bu suçun oluşması için ille de, cinsel birleşme gerekmiyor, mağdurun vücut bütünlüğüne yönelik bir davranışı bu suçun maddi unsuru olabiliyor.

2-TCK nın “CİNSEL TACİZ” başlıklı 105.maddesinde de “(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.” Hükmü yer almaktadır.
TBMM madde gerekçesinde de “Madde metninde cinsel taciz suçu tanımlanmıştır.
Cinsel taciz, kişinin vücut dokunulmazlığının ihlâli niteliği taşımayan cinsel davranışlarla gerçekleştirilebilir. Cinsel taciz, cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesinden ibarettir……Cinsel taciz suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlı tutulmuştur.” Hükmü yer almaktadır.
Özetle, olarak vücut bütünlüğe yönelik bir davranış olmayacak, mağdur cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak rahatsız edilecektir.
Somut bir örnek vermek gerekirse, mağdura karşıdan fiziksel temas olmaksızın öpücük gönderen veya ona ahlaken uygun olamayan teklifte bulunan veya sırnaşık hareketlerde bulunan kişinin eyleminin taciz suçu olduğu düşünülebilir. Hakaret içerikli sözlü beyanların suçların içtiması anlamında ayrıca değerlendirilebileceği de açıktır. Ancak aynı kişinin uzaktan öpücük gönderme şeklinde değil de, mağduru boynundan öpmesi halinde, bu kez vücut bütünlüğüne aykırı hareket ve fiziksel temas anlamında cinsel saldırı suçunun oluştuğu söylemek mümkündür.
Benzer şekilde, kişinin mağdurun vücut hatları ile ilgili sözlü beyan ve değerlendirmelerde bulunmasını taciz, vücudunun çeşitli bölgelerine dokunmak veya sarılmak şeklinde anlık hareketleri ile kesintisiz okşama şeklinde ki davranışlarının ise, cinsel saldırı suçunu oluşturacağı, bir kez dokunma ile okşama şeklinde ki davranışlar arasında ki yoğunluk ve rahatsız edici yönü açısından olan farkın ise, suçun niteliğinin tayini bakımından değil de, cinsel saldırı suçunun ceza miktarları olan 2 yıldan 7 yıla kadar olan hapis cezası arasında ki makas aralığını etkileyecek bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Şehvet içerikli, yanaktan alınan makasta, yine cinsel saldırı suçunun makas aralığı arasında ki yaptırım ile cezalandırılacak bir davranıştır.


III-SONUÇ:

Aralık 2007 tarihli memurlar.net isimli web sitesinin http://www.memurlar.net/haber/96745 adresinde yayınlanan “Bele sarılmak 'taciz' değil, 'cinsel saldırı'” başlıklı haber ile Yargıtay 5.Dairesinin emsal kararı hakkında bilgi verilmiştir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi kararında, eylemin vücut dokunulmazlığını ihlal eden cinsel saldırı suçu niteliğinde olduğu belirtilerek, cinsel taciz değil de, cinsel saldırı suçunun oluştuğuna karar verilmiştir.
“Bele sarılmak” fiili ile bir birine benzeyen ve fiziksel temas içeren, objektif olarak şehevî nitelikte bulunan hareketlerin cinsel suç kapsamında yeterli kabul edildiğine göre, “mağdurun kalçasının ellemek”, “mağdurun göğüslerine dokunmak” ve benzeri iradi ve şehvet içerikli olduğuna kuşku duyulmayan davranışların cinsel saldırı suçu olacağı söylenebilir.
Bir kez dokunma ile sıvazlama veya okşama şeklinde kesintisiz şekilde dokunma arasında suçun oluşumu için bir ayrım yapılamadığı takdirde, Yargıtay 5.Ceza Dairesinin verdiği emsal karada göz önüne alındığında, bu eylemlerin hepsinin cinsel saldırı suçunu oluşturacağı düşünülebilir.


Önder ÖZLEM

Konunun kapsamını geliştirmek istiyorum, zira; milenyum suçlarına yasalar eksik cevap vermektedir.
Cinsel saldırı tanımı itibariyle vücut bütünlüğünü ihlale endekslidir.
Oysa günümüzde vücut bütünlüğünü birebir ve eylemsel olarak ihlal etmeden, hem de kadın vücuduna bilfiil saldırıdan daha ağır bir biçimde cinsel saldırıda bulunulabilir,,, bulunuluyor...
Tecavüzcü/tacizci tatmin eğrisini günümüz şartlarında çok daha üst seviyelere çekebiliyor, hatta bu tatminini devamlı bir biçimde temin edebiliyor.
Nasıl oluyor???
Kadınların eşleri, sevgilileri yani mahremiyetine dahil ettikleri kişi tarafından bedensel olarak kayda alınıyorlar.
Bu kayıt kadının cinsel hayatında o erkek ile olan aktivitesini görsel olarak gözler önüne seriyor.
Bugün açık alanlarda cinsel ilişki dahi suç iken; özel hayat dahilinde ggerçekleşen cinsel ilişki açığa tüm detayları ile sunulabiliyor. Bu sunum ve bu sunuma yataklık eden ortam tüm kullanıcılara AÇIK bir ortam. Açık alanda cinsel ilişkiyi saniyesi saniyesine, tüm detayları ile karşısına geçip izlemek mümkün müdür?? Tabii olarak değildir. Ama internette bir tık ile hiçbir şekilde görme/izleme imkanı bulamayacağınız yatak odası görüntülerini karşısına geçip saniyesi saniyesine izleyebilme, depolayabilme/veri olarak sahip olabilme imkanı var. Bu imkanı sunan İNTERNET ortamında re'sen kontrol çocuk pornografisi olarak tesis edilmiştir. Oysa yetişkin kadınların bu ortama malzeme edilme hali de içler acısıdır. Devlet ve hukuk anlayışı bunun yetişkin haline re'sen müdahale etmemekte, şikayete rağmen ciddi bir mücadeleye girişmemekte, bunun ihlal eden/etmeye niyetlenen yetişkinlerce normal, hatta hak olarak idrakine destek olmaktadır.
Açık alanda gerçekleşen cinsel ilişkiye kamu adına kolluk kuvvetleri tarafından müdahale edilebiliyor iken; internet kullanıcılarının karşısına ALENEN sunulan cinsel ilişki görüntülerine müdahale şikayete tabii oluyor.
Oysa burda bazı unsurlar dikkate alındığında insanlık adına dehşet addedilebilecek bir dejenerasyon, ihlal, tecavüz, kişilik ve telafisi olmayan cinsel kimlik katli mevcut.
Unsurlar;
*Taraflardan kadın olanı dört duvar arasında gerçekleştiğini ZAN'nettiği ilişki de hem bu güvene hem de duygusal yahut yasal anlamda cinsel bağlılığı olan erkekle özgürce bir birliktelik yaşıyor.
Oysa açık alanda ilişkiye giren çiftler bedensel olarak tamamen soyunmamayı, olabildiğince kuytu ve gizli ortamları, olabildiğince hızlı, sadece uzuvsal birleşmeyi amaçlayan ilişki tesis ederler. İlişkinin bu seyrinde temel güdü; açık alanda ve her iki tarafında görülme ihtimalini bilme/riske etme ve bu riskten az zararla kurtulma öngörüsüdür.
Tarafların bu ortak iradesinden; gizli kamera ile kayda alınıp 'cinsel ilişkinin veri haline getirilme'si sonucunu doğuran ilişkilerde bahsedilemiyor ise,,, bu ihlali sadece 'özel hayatın dokunulmazlığını ihlal' olarak tanımlamak kafi olmaz. Olmamalıdır.
*Açık alanda cinsel ilişki tarafların bir kısım insani vasıflarını ve özerkliklerini dikkate almaması, gözardı etmesi, rızaen terki ile meydana gelir. Doğal olarak kişileri de cezai anlamda muhatap kılar.
Açığa ifşa edilmiş, özel hayat içeriği olan cinsel ilişkinin mağdur tarafının İSE gerek yasal izahında gerekse bu verilere müdahale esnasında (bu ifşa için tercih edilen en etkili ortam bilişim ortamı) muhatabı; müstehcenlik sıfatını kabule zorlayan yasal düzenlemelerdir. Mağdur yasal müdahale talebinde; 'müstehcen görüntü partnerliği'ni de kabul etmek ve bu sıfatı kişiliğine maletmek zorundadır.
Kısacası; adem ile havvadan beri kadın/erkek arasında mevcut olan, tarafların hele ki evli olduğunu da farzeder isek, evliliğin anlamlı bir bütününü oluşturan bu birliktelik;
artık erkeğin ifşasıyla 'müstehcen' (Ayıp,terbiyesizce,iğrenç,açık saçık,edepsizcesine,edebe aykırı,yakışıksız) halini almış,,, ve toplumsal cinsel davranışımız dikkate alındığında da; kadın 'müstehcen' obje rolüne iradesi dışı mahkum edilmiştir.
Bu mahkumiyeti gerek TCK gerekse bilişim dikkate alındığında 5651 sayılı yasa tescillemektedir.

Kanımca;
bu suistimal sadece özel hayatın dokunulmazlığını ihlal,,,
suistimali belgeleyen veriler 'müstehcen'lik,,,
kadının mağduriyetini gidermekte kullanılacak yasal enstruman olarak 'kendisinin müstehcen halinin gözler önünden kaldırılması'nı talep eden maddelere müracaata zorlanmak HUKUKİ VE İNSANİ DEĞİLDİR.

Açık alanda meydana gelen tecavüz eylemi ile açık alanda tarafların cinsel ilişki eylemi birbirinden çok farklıdır.
Tarafların yasalar önünde sıfatları da çok farklıdır.
Aynı yasal ihtimam kadının cinsel ilişki esnasındaki kayıtlarının alenileştirilmesinde ne yazık ki mevcut değildir.
Oysa bu eylem; nitelikli cinsel kimlik tecavüzüdür.... Ama yasa bu tanımı YAPMAZ... Yasa; bu halihazır durumu 'müstehcenlik' olarak tanımlar,,, yasa koyucu da aynı zamanda; muhatap kadının cinsel kimliğini ASAĞILAR...

Kişinin mahremiyetinin bir parçası olup bu özerkliği ve güveni kötüye kullanmak (taraflar arasında alenileşmeden, ortak hayatı ifa sırasında. taraflardan birinin diğerinin cinsel ve kişisel bütünlüğünü sözel, eylemsel olarak) cinsel istismardır.
Cinsel istismar, genel tanım olarak, kişilerin kendi rızalarına rağmen başkaları tarafından cinsel olarak kötüye kullanılmaları, suistimal edilmeleri, istemedikleri halde başkalarının cinsel yönelimlerine hedef olmaları durumunu ifade eder. Her cinsiyetten, her sosyal tabakadan ve meslek grubundan kişiler cinsel istismara uğrayabilmektedirler, ancak genel olarak kadınların ve çocukların cinsel istismara daha çok maruz kaldıkları söylenebilir. Kaynak:vikipedi
Peki bu istismar; kişinin iradesine ve rızasına danışılmadan, kişinin bu irade ve rıza erkini kullanmasını (gizli kamera kullanmak, evlilik ve yatak odası güvenine dayalı ilişkiden istifade ederek) imkansız hale getirmek suretiyle gerçekleşti ise,,,
bu istismarı için plan, hazırlık yaparak organize olan tarafın KASTI; cinsel ilişkide bulunacağı kadını kendi istediği zamanda 'gözler önüne sermek, pornografik bir meta haline getirmek, 'meta' halinin de kadını bu şekilde izleyenlerin cinsel tatminine sunmak,,,
KISACASI; BİR ERKEK BİRLİKTE OLDUĞU KADINDAN DEVAMLI VE SİSTEMATİK BİR BİÇİMDE CİNSEL ANLAMDA İSTİFADE ETMEKTE, ETTİRMEKTEDİR.

Bu KAST ile icra edilen cinsel ilişki;
kadının hiçbir rızası, ihmali, iradesi olmaksızın, olmaması için gereken gizlilik ve elektronik metaryellerde kullanılarak,,,
TCK 102. maddenin 1. ve 2. alt bentlerinde belirtilen;
1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
fiilen kadının vücudunda kendi uzvuyla yaptığı müdahale'dir...

TCK 102'nin devamında;
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
Evlilik dahilinde gerçekleşen cinsel ilişkide; taraflar beden ve ruh olarak katılımda bulunurken,,, bunun iki kişi arasında ve yatak odasında ve iki kişinin hafızasında, zihninde kalacağı bilgisi ve niyetindedirler.
Bu bilgi ve niyetin ihlal edildiği cinsel ilişkiye teşebbüs etmek, bu cinsel ilişkiyi organize etmek,,, ihlal eden tarafın birtek cinsel bütünlüğü bozmak niyetinde olduğunu düşündürmemelidir. Bu ihlal çok kapsamlı, nitelikli ağır ve hayatın her alanına yayılım gösteren bir ihlaldir.
* 'eşinin cinsel kimliğini zedelemek, vücut ve kişilik özerkliğini yoketmek,
cinsel istismara kanalize etmek,
Türk Toplumunun geleneksel ve ahlaki yapısını dikkate alarak eşinin gelecek hayatında ahlak, şeref ve haysiyetiyle sorgulanmasına, masumiyetine rağmen duygusal hayatına dahil olabilecek erkeğe kendisini hem izah etmek hem de emsali sair kadınlardan farklı kabule, iknaya zorlamak, bu erkeğin olası itiraz ve sözlü itham, tacizlerine muhatap etmek,
pornografik sitelerde metaryel vasfı kazanarak kadının mahremiyet dahilinde ifa ettiği cinsel ilişkisinden sair web sitelerinin rant elde etmesine katkı sağlatmak(pornografik metaryel haline gelen görüntülerin tamamen yokedilmesinin mümkün olmayacağını dikkate aldığımızda kadının global bir mecra da görüntüleri izlenerek tatmin sağlanır, metaryeli sunan ve reklam gelirleri ile ticari yönü bulanan web sitelerinin rantına hizmet eden bir köle haline geldiği haddi aşan bir tespit olmamalı),

Ve bunlara teşebbüs eden, bu teşebbüsünü de eylem olarak sonuçlandıran ERKEK; ASLINDA BELLİ BİR SÜRE İLE KISITLI O ANA ÖZEL CİNSEL TATMİN HEDEFLEMEMİŞTİR.
Bu erkek; eşinin cinsel kimliğinden, kişiliğinden, kendisinin kadının vücuduna yaptığı müdahalenin defaten izlenebilirliğini sağlayarak fiilen ve emekle bunu istediği her dakika, tarihte yapmakla temin edeceği kişisel menfaati daha kolay ama aynı hazda ELDE EDEBİLMİŞTİR.
Madalyonun öbür yüzü ise; KADIN bu tecavüzü öğrenmesinden itibaren cinsel kimliğine, vücut bütünlüğüne, cinsel hayatına artık sair insanlar gibi SAHİP değildir. Böyle bir tasarrufu yoktur. İnsani hakkı bir daha iade edilemeyecek bir biçimde gaspedilmiştir.

1-Rıza ile gerçekleşen cinsel ilişkiyi, diğer eşin bilgisi dışında gizlice kayda almak ve bunu basına servis etmek “ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLÂL” ihlal suçunu oluşturur. TCK nın 134.maddesinde “(1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlâl edilmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.” Hükmü yer almaktadır.

2-Diğer taraftan bir kişinin rıza olmaksızın veya onu uyutarak, ilaç vererek iradesini karşı koyamaz hale getirilerek cinsel ilişkiye girilmesi tecavüz suçunu oluşturur. TCK 102.maddesine göre nitelikli cinsel saldırı anlamında 12 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıp tespit edilen somut cezanın yarı oranın da artırılarak mahkumiyete karar verilebilecektir.

Cinsel ilişkinin rıza ile kurulup kurulmaması bu ayrımın temelini teşkil edeceğini, aksi yorumların kişisel ve hatalı olduğunu şahsen düşünüyorum. Zira yatak odasında gerçekleşen, başkalarına kapalı giz alanı içinde olan cinsel ilişkinin kaydı ve teşhiri TCKnın 134/2.maddesinde karşılık bulmaktadır.

Cinsel ilişkinin rıza ile kurulup kurulmaması bu ayrımın temelini teşkil edeceğini; Önder71

Bu hayli yanıltıcı bir tespit.

Misal; İki yetişkin kadın ve erkek 'rıza' göstererek nikah akdini gerçekleştiriyorlar..., peki bu rıza'nın sınırları nedir?? O halde rıza'yı dikkate alıp, evlilik itibariyle hiçbir kusur, ihlalden bahsederek kişiler birbirlerine husumet YÖNELTEMEMELİLER..
Eşya hukukundan bahsetmiyoruz...

Tarafların rızaları ile eylemin niyet ve sonuçları arasında en ufak bir illiyet yok...

VERDİĞİNİZ ÖRNEK BİLE CEZA KANUNUNA UYUMSUZ.
TCK nın 102/2.maddesinde "Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır. " şeklinde ki hükümden, eşler arasında yaşanan ve kamu davası gerektiren 12 yıla kadar hapis cezanı gerektiren suç bile taraflarların evli olmaları halinde, aile kavramına fazla müdale etmemek adına rıza ile dava edilibilir halde tutulurken, cinsel ilişkinin rıza ile kurulması ayrımına dayanan suçlarda görmez gelinip, önce ki yaptığınız gibi yargı ve tespitte bulunmuş ancak bunun sizin kişisel ve hatalı, yasalar ile uyumsuz olmadığını gösterin hiç bir bilgiye yine açıklamanızda yer vermemişsiniz.

Tespit neden hatalı yasal gerekçe ile açıklar mısınız? Kişisel yorumlarla değil de, mümükün ise yasal gerekçeler ile açıklarsanız sevinir ve aydınlanırım. Eğer yine şahsi yorum yapacaksanız lütfen zahmet etmeyin.....

tespit neden hatalı yasal genekçe ile açıklarmısınız? biz kişisel yorumlarla değil de, mümükün se yasal gerekçeler ile açklarsanız sevinirim. Eğer yine şahsi yorum yapacaksanız lütfen zahmet etmeyin.....

KİŞİSEL FİKİRLERİM OLDUĞU İÇİN ÖZÜR MÜ DİLEMELİYİM???

İleti yazmak, fikirleri tartışmaya açmak için bu sitede icazet almam MI gerekiyor...
VE SİZİN DE BU YÜZDEN HASSAS YAKLAŞTIĞIM KONUYU İRDELEME VE OTURUP AÇIKLAYICI BİR BİÇİMDE YAZMA EMEĞİ GÖSTERMEMDEN BELLİ OLAN MEVZUUYA TERBİYEYİ AŞAN (Eğer yine şahsi yorum yapacaksanız lütfen zahmet etmeyin..) (bunun sizin kişisel ve hatalı, yasalar ile uyumsuz olmadığını gösterin hiç bir bilgiye yine açıklamanızda yer vermemişsiniz.) YARGILAR DA BULUNMAK ÖZERKLİĞİNİZ mi???

Sizi muhatap alarak düşüncelerimi yazmadım,
Düşüncelerimi illa literatüre yönlendirmek, desteklemek ile mi bu siteye NAKLETMEM gerekir...

YÖNETİME HİTABEN;
İşbu forum bölümüne yazdığım ileti de uzun uzadıya sorguladığım hususları GÖSTERDİĞİM KİŞİSEL HASSASİYET sebebiyle;
cevaben ilgili üye tarafından yazılan iletileri fikirlerime taciz olarak değerlendirip, rencide olduğumdan,
sözkonusu iletinin de tamamen kendi tarafımdan yazılmış bir yazın olmasından,
bu iletinin işbu forum bölümünden SİLİNMESİNİ İSTİYORUM...
Teşekkür ederim.

"Cinsel ilişkinin rıza ile kurulup kurulmaması bu ayrımın temelini teşkil edeceğini; Önder71"- Bu hayli yanıltıcı bir tespit.....ŞEKLİNDE TESPİTTE BULUNMA ÖZERKLİĞİNİZ OLDUKÇA, BENİM DE BUNA CEVAP VERME LÜKSÜM VE ÖZERKLİĞİM olacaktır.
Bilgi olmadan fikir olmaz...bilmiyor ve biliyor gibi kesin ve yönlendirici şekilde başkalarının yazılarının hatalı olduğunu belirttiğiniz sürece, en az sizin kadar özerk ve özel kişilerde size hak ettiğiniz cevabı verecektir.
Sizin yanlışlarınızın dokunulmazlığı yoktur.
Herkes en ez sizin kadar ifade özgürlüğüne de sahiptir.
Burada sizin sevdiğiniz rengi ve müziği tartışmıyoruz....Yasalarda yazılı olan hususların ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyoruz....

1)Eğer yine şahsi yorum yapacaksanız lütfen zahmet etmeyin....
2)Sizin yanlışlarınızın dokunulmazlığı yoktur.
Herkes en ez sizin kadar ifade özgürlüğüne de sahiptir.

Bunlar sizin cümleleriniz...

Benim yanlışlarım sizin takdirinize sunulmadı... Çirkin bir tutum içindesiniz.
Yanlış ya da doğru; fikirlerimi konu içerisinde ifade ettim..
SİZE NE OLUYOR???
TEKRAR SÖYLÜYORUM TAKDİRİNİZE SUNULMADI...

Forum konusunu açan evet sizsiniz, bu sebeple kendi silme imkanım olmadığı için kendi değerlendirmelerimi içeren bölümün işbu konudan çıkarılmasını TALEP ETTİM,
Bu talebim halen bakidir,,,