Cevap: Basın yoluyla hakaret
Türk Ceza Kanunu
MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.
Cevap: Basın yoluyla hakaret yargıtay kararı
Yargıtay 4. Ceza Dairesi
Esas No: 2007/7328
Karar No: 2007/10102
Dava: Basın yoluyla hakaret suçundan sanık 5237 sayılı TCY'nın 125/1,62,52. maddeleri uyarınca 1.500 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.12.2006 tarihli ve 2006/328-809 sayılı karar aleyhine Adalet Bakanlığınca verilen 3.5.2007 gün ve 23486 sayılı Yasa Yararına Bozma isteğini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 7.6.2007 gün ve 98024 sayılı tebliğnamesiyle birlikte dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi ve gereği görüşüldü:
Karar: Tebliğnamede; " 24.10.2005 tarihli yerel D. H. gazetesinde yer alan "Nalına da mıhına da yalak" başlıklı yazı sebebiyle sanık hakkında açılan kamu davasının 5187 sayılı Kanun'un 26.maddesinde belirtilen 2 aylık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra 18.04.2006 tarihinde açılmış olması karşısında, sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir" denilmektedir. 5187 sayılı Basın Yasasının 26/1. maddesi uyarınca, günlük süreli yayınlardan olan gazeteler bakımından dava açma süresi iki aydır. Bu süre zamanaşımı süresi olmayıp, hak düşürücü süre olduğundan, kamu davasının mutlaka iki aylık süre geçirilmeden açılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Süre başlangıcı ise anılan maddenin 2. fıkrası gereği, basılmış eserin C. Başsavcılığına teslim tarihi veya suçu oluşturan fiilin C. Başsavcılığınca öğrenildiği tarihtir. Dosyada yer alan yakınma dilekçesinin C. Başsavcılığına verilme tarihi 06.12.2005 olup, suçun C. Başsavcılığınca en geç bu tarihte öğrenildiği ve bu durumda kamu davasının bu tarihten itibaren iki ay içerisinde açılması gerektiği anlaşılmasına karşın, sanık hakkında kamu davası 18.04.2006 düzenleme, 27.04.2006 havale tarihli iddianame ile açılmıştır. O halde, açılan dava 5187 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde belirtilen süreler içinde açılmamıştır. Bu nedenle mahkemenin düşme kararı vermesi yerine duruşmaya devamla mahkumiyet kararı vermesi yasaya aykırı bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde yer alan düşüncesi dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden, 5271 sayılı CYY'nın 309. maddesi uyarınca, Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.12.2006 tarihli ve 2006/328-809 sayılı kararının yasa yararına BOZULMASINA,
Sonuç: 5271 sayılı CMK.nun 309/4-d maddesine göre, karardaki hukuka aykırılık hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmekle; sanık hakkında açılan kamu davası süresinde açılmadığından 5187 sayılı Basın Yasasının 26/1 ve 5271 sayılı CYY'nın 223/8. maddesi uyarınca anılan kamu davasının düşürülmesine, yargılama giderinin kamu üzerinde bırakılmasına, karardaki öbür hususların olduğu gibi bırakılmasına, 28.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Basın yoluyla hakaret yargıtay kararı 2
Yargıtay 4. Ceza Dairesi
Esas No: 2007/5270
Karar No: 2007 / 7695
Tarih: 03/10/2007
Dava: Basın yoluyla hakaret suçundan şüpheliler M. D., S. T. ve S. K. hakkında yapılan soruşturma sonunda Zeytinburnu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 24.2.2006 tarihli ve 2006/2681 - 1039 sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı yapılan itirazın kabulüne dair, merci Eyüp 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilen 12.9.2006 tarihli ve 2006/566-696 sayılı karar aleyhine Adalet Bakanlığınca verilen 1.3.2007 gün ve 10903 sayılı Yasa Yararına Bozma isteğini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 14.3.2007 gün ve 46036 sayılı tebliğnamesiyle birlikte dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi ve gereği görüşüldü:
Karar: Tebliğnamede; 1- 5187 sayılı Basın Kanununun 2. maddesinde süreli yayınlar ve süresiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibi sorumludur" hükmüne rağmen sorumluluğun eser sahibine ait olduğu gözetilmeden günlük süreli yayın olan A. G. sorumlu Yazı işleri Müdürü M. D. ve aynı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni S. T. hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yapılan itirazın kabulüne karar verilmesinde, 2- 5187 sayılı Basın Kanununun 26. maddesinde, Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması zorunludur şeklindeki bağlayıcı hükmüne karşılık, dava açma süresinin dolduğunun gözetilmemesinde, İtirazın, bu hususlar gözetilerek reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir" denilmektedir. 5187 sayılı Basın Yasasının 11/2. maddesi uyarınca basın yoluyla işlenen suçlarda eser sahibi sorumludur. İncelenen dosyada şüphelilerden S. K.'ın 24.2.2006 tarihli ifadesinde, soruşturmaya konu haberi kendisinin yazdığını açıkladığı görülmekte olup, bu durumda Basın Yasasının 11/3. maddesinde belirtilen sorumlu müdür ve genel yayın yönetmeninin sorumluluğunu gerektiren koşulların da oluşmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, 5187 sayılı Basın Yasasının 26/1. maddesi uyarınca, günlük süreli yayınlardan olan günlük gazeteler bakımından dava açma süresi 2 aydır. Bu süre zamanaşımı süresi olmayıp, hak düşürücü süre olduğundan, kamu davasının mutlaka 2 aylık süre geçirilmeden açılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Süre başlangıcı ise anılan maddenin 2. fıkrası gereği, basılmış eserin C. Başsavcılığına teslim tarihi veya suçu oluşturan fiilin C. Başsavcılığınca Öğrenildiği tarihtir. Dosyada yer alan yakınma dilekçesinin C. Başsavcılığına verilme tarihi 13.2.2006 olup suçun C. Başsavcılığınca en geç bu tarihle öğrenildiği ve bu durumda kamu davasının bu tarihten itibaren 2 ay içerisinde açılması gerektiği anlaşılmasına karşın, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itirazın incelenme tarihinde 2 aylık dava açma süresi geçirilmiş bulunulduğundan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, kabule karar verilmesi yasaya aykırı bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde yer alan düşüncesi dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden, 5271 sayılı CYY'nın 309. maddesi uyarınca, Eyüp 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilen 12.9.2006 tarihli ve 2006/566-696 sayılı kararının yasa yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin merci mahkemesince yerine getirilmesine, 3,4?-2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Cevap: Basın yoluyla hakaret
bende aynı bunun gibi bir olaydan muzdaribim kendim polis memuruyum.Bundan 10 gün önce izne ayrıkdım ve çalıştıgım ilçeden eşimin 700 km uzaklıktaki memleketine gittik ayrıldıgımın 1. günü kayın biraderimin çalıştıgım ilçede tatlı dükkanı açmıştı bir yan baktın düz baktın olayından kavga çıkmış ve yaralılar devlet hastanesine sevk edilmiş olayı hastanede bulunan yerel gazete yaralının ve ablasının ve babasının agzından dinleyerek.ENİŞTEDEN KAYINÇOYA KIYAK diye bir başlık attımış
Sözde memuriyetimi kullanarak dr a bunları hastaneye sevk etme bunların birşeyi yok raporda verme dedigimi gazete iddia ediyor yaralı yakınlarının agzından bende yerel gazete ve televizyon hakında dava açtım.Senelik izin kagıdım mevcut ve hiçbir adli ve idari soruşturmam yok tekzip etmelerini kendilerini tlf. arayarak söyledim bana gel olayın aslını anlat dediler bende memurum ve bu gibi bir açıklama yapamam gelin araştırın dedim hala bir hareket olmadı 10 gün geçti.
1-Sizden istedigim davam kaç yıl ay sürer
2- maddi ve manevi para davalarında istedigim meblayı alma olasılıgım nedir
3- gazeteye demeç veren kişilerden birişi oglu babasıda yanında babasını dava ede bilirmiyim. teşekürler