İç Hukuk Yollarının Tüketilmesinin İstisnaları (Yargıda Makul Süre)
2004 yılından bu yana müşteki ve davacı sıfatıyla pek çok davalar açtım. Aradan 12 yıl geçti. Bu süre içerisinde hem maddi, hem de manevi olarak çok yıprandım. Şu an iç hukuk yollarını tükettiğimi düşünüyorum. Ancak davalarım 5-6 yıl daha sürecek gibi. Aşağıda belirteceğim bir kısmı sonuçlanmış, bir kısmı ise 5-6 yıl daha devam edecek gibi görünen davalarıma bakıldığında acaba yargıda makul süre aşılmış mıdır?
Müşteki sıfatıyla bulunduğum ceza davası yerel mahkemece 2004-2005 yılları arasında sonuçlandı. Bu dava sanık tarafça temyiz edildiğinden dolayı ilgili ceza davası dosyası 2011 yılına kadar Yargıtay'da sonuçlanmayı bekledi.
Ceza davasına konu olay nedeniyle davacı sıfatıyla açtığım tazminat davası ise 2006-2011 yılları arasında sonuçlandı ve kısmen kabul edildi. Ancak bu dava sonunda davalı taraf mal kaçırdı.
Davalı tarafın mal kaçırması nedeniyle 2011 yılında açtığım tasarrufun iptali davalarım ise henüz yeni başlamış iken, vekilim sıfatıyla bu davalarımı takip eden avukat bilgim ve talimatım olmaksızın ve de yazılı muvafakatimi de almadan davalı tarafla anlaşarak tazminat alacağımın büyük bir bölümünden vazgeçerek tasarrufun iptali davalarımdan hukuka aykırı şekilde feragat etti. Bu nedenle kendi avukatımla davalık olduk.
Avukatımın tarafımı mağdur etmesi nedeniyle 2011 yılında Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne şikayette bulundum. CİGM şikayetli avukat hakkında 2 yıl kadar soruşturma ve kovuşturmalar yaptı. Ve hakkında ceza davası açılmasına izin verdi.
Katılan sıfatıyla avukatıma karşı açtığım ceza davası 2013-2014 yılları arasında sonuçlandı. Ve avukatım beraat etti. Bu ceza davası dosyası tarafımca temyiz edilmiş durumda. Ve hala Yargıtay'ın arşiv bölümünde beklemektedir.
Bununla birlikte 2012 yılında davacı sıfatıyla avukatıma açtığım bir alacak davası ile yine 2012 yılından bu yana devam eden baro disiplin soruşturması da vardır. Bu alacak davası ve baro soruşturması sanık avukatın Yargıtay'da bekleyen dosyayı beklemektedir.
Ayrıca yukarıda belirttiğim ceza davası eksik hususlarda açılmıştır. Zira CİGM şikayetçi olduğum her hususta soruşturma izni vermemiştir. Soruşturmanın kısmi açılması sanık avukatın beraat etmesine neden olduğu gibi, baro soruşturmasını dahi etkilemektedir. Çünkü yürütülmekte olan baro disiplin soruşturması Avukatlık Kanunlarına ve TBB Meslek Kurallarına göre yapılmamaktadır. Bilindiği gibi barolarca yürütülen disiplin soruşturmaları Avukatlık Kanunlarına ve TBB Meslek Kurallarına göre yapılmakta ve CİGM'nün yürüttüğü soruşturma ve kovuşturmalardan tamamen bağımsız olarak yapılmaktadır. Ben bu nedenle de Adalet Bakanlığı CİGM'ne karşı davacı olarak Bölge İdare Mahkemesine Yürütmeyi Durdurma talepli idari dava açtım. Ancak 2014 yılında açtığım bu idari dava da 2015 yılında reddedildi. Yani YD talebim kabul edilmedi.
Şimdiye kadar açtığım davaların sonuçları ve seyri bu şekildedir. 2004 yılında açtığım asıl davalarım lehime sonuçlanmıştır. Ancak avukatımın hukuka aykırı şekilde davalarımdan feragat etmesi nedeniyle açtığım davalar ise hala devam etmektedir.
Buna göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilmem iç hukuk yollarının tüketilmesinde istisnai durum oluşmuş mudur? Yani yargıda makul süre tarafımı mağdur edecek şekilde aşılmış mıdır? Yukarıda belirttiğim davalara bakıldığında yargıda makul sürenin aşılması 2004 yılından itibaren hesaplanabilir mi? Yoksa 2011 yılından itibaren mi hesaplanır? Bu konuda bilgisi olan ve yorum yapacak olan arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.