-
Mobbing:Duygusal Taciz
Türkiye'de kadınlar 'duygusal taciz' kurbanı!
Beykent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevda Ergenekon, Türkiye'de iş yerlerinde duygusal tacizin, Avrupa ülkelerine göre çok daha fazla yaşandığını savundu.
Yrd. Doç. Dr. Ergenekon, ''duygusal taciz'' olarak ifade edilebilecek olan psikolojik şiddetin (mobbing), yıldırma, bastırma, sindirme, yok sayma, psikoterör veya soyut şiddet uygulamayı içerdiğini söyledi.
Duygusal tacizin örgütsel çatışmanın, verimsizliğin ve motivasyon eksikliğinin kaynağı olarak görüldüğünü ifade eden Ergenekon, bu davranış biçiminin, çalışanlara üstleri, astları veya eşit düzeyde olanlar tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet ve aşağılamayı da içerdiğini bildirdi.
Duygusal tacizin tüm Avrupa ülkelerinde yaygın görüldüğünü, şiddetinin ve sıklığının ülkeye, ülke kültürüne ve sektöre göre değiştiğini belirten Ergenekon, şöyle konuştu:
''Türkiye'de iş yerinde duygusal taciz Avrupa ülkelerine göre çok daha fazla yaşanıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, çalışanların aynı iş yerinde uzun süre çalışmaları ve kıdem yükünün artması. Buna ihbar süreleri ve kullandırılmayan yıllık izinleri de eklediğimizde oldukça yüksek meblağlarla karşılaşıyoruz. Böylece yıldırma, sindirme, aşağılama, kısaca mobbing uygulayarak kişiyi istifaya zorlamak, bir yönetim biçimi olarak benimseniyor. İkinci nedeni ise ülkemizde hem kamu hem de özel sektörde yeni gelen yönetimin kendi adamlarını kadrolara yerleştirme isteği.''
'KURBANLARIN YÜZDE 77'Sİ KADIN'
Duygusal tacizin gündeme gelme açısından çok kısa bir geçmişe sahip olduğuna dikkati çeken Ergenekon, şöyle devam etti:
''Yöneticilerin çalışanlarla yaptıkları toplantılarda 'filanca iş arama sitesine verdiğimiz ilana şu kadar bin kişi başvurdu' diyerek aba altından sopa gösterdikleri bir ortamda çalışanlar, her türlü tacize katlanmakta ve görmezden gelmektedirler. Her yaştan kişi, duygusal tacize uğrayabiliyor. 25 yaşın altındaki ve 55 yaşın üzerindekiler daha çok tacize uğrama riski taşıyor.'' Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre, tipik tacizcinin 35-45 arası yaşlarda erkek bir üst olduğunu ve uzun süredir şirkette çalıştığını belirten Ergenekon, ''Araştırmaya baktığımızda, erkeklerin yüzde 69 oranında kadınlara, kadınların ise yüzde 84 oranında kadınlara zorbalık yaptığını görüyoruz. Yani kadının dişi, erkeğe değil, kadına geçiyor, erkekle uğraşamıyorlar'' dedi.
Uzun yıllar çalışma ortamlarının erkeklerin egemenliği atında olduğuna işaret eden Ergenekon, şunları kaydetti:
''Kurbanların yüzde 77'si kadındır. Kadınlar iş ortamına girdiğinde, bir başka erkeğin işine engel oluyormuş gibi algılanıyor. Erkekler kendi aralarında 'Bir adam kendi evini, ailesini doyurur. O kadındır, sonuçta ona bakacak bir erkek vardır' diye düşünüyorlar. Yani avlanan ilkel erkek, günümüzde dışarıda çalışan erkektir.
Kadın evde çocuk bakar, yemek pişirir, anne ve ev kadını olarak görev yapar diye düşünüyorlar. Ama çağımızda durum değişti. Kadınlar, eskiden erkek işi olarak bilinen bazı işleri erkeklerden daha iyi yapabiliyorlar. Hatta erkeklerin de kendileri gibi yemek pişirip, bebek bakmalarını istiyorlar. Erkekler ise böyle şeylerden hiç hoşlanmıyorlar. Ayrıca ortamda bir tane bile kadın olsa, erkeklerin rahatı bozuluyor. Kadının aralarından gitmesi için uğraşıyorlar. Bu tabii ki herkes için geçerli değil.''
'SADECE İŞ YERİNDE ORTAYA ÇIKMIYOR'
Bir apartmanda, okulda veya mahallede birlikte yaşayan bir grup insanın, çok küçük de olsa olumlu ve olumsuz bazı farklılıklardan dolayı içlerinden birini kurban seçebildiklerini ifade eden Ergenekon, şöyle konuştu:
''Bu sadece iş yerinde ortaya çıkmıyor. Ancak iş yerinde insanlar haftanın en az 5 günü sabahtan akşama kadar bir arada olduklarından, duygusal tacizin etkileri çalışan üzerinde çok daha etkili oluyor. Düşünce ve inanç ayrılığından, kıskançlık ve cinsiyet ayrımına kadar her tür faktör duygusal tacize neden olabilmektedir. Mobbing süreci, çoğu zaman kişisel bir kıskançlık veya güç gösterisi sebebiyle bir kişi veya bir grup tarafından başlatılabilir.'' Duygusal tacizin sadece üstlerden astlara yönelik gerçekleşmediğine dikkati çeken Ergenekon, ''Astlar da birlik olarak, iş yerinden gitmesini istedikleri bir yöneticiye karşı mobbing uygulayabiliyor. Genelde terfi beklentisi olan astlar, hedefledikleri pozisyona şirket içinden veya özellikle dışarıdan biri geldiğinde, bu kişinin hayatını zorlaştırmak için ellerinden geleni yapabiliyorlar'' dedi.
PSİKOLOJİK ETKİLERİ
Duygusal tacize uğrayan kişinin bunu kimseyle paylaşamadığını ve asıl sorunun buradan kaynaklandığını belirten Ergenekon, mağdurun içe döndüğünü, kendinden şüphe ettiğini söyledi.
Ergenekon, bu nedenle kişinin yoğun depresyon yaşadığını ve sonrasında çeşitli hastalıklara kadar varan bir rahatsızlık oluştuğunu, çalışamayacak duruma gelen kurbanın işten ayrılmak zorunda kalabildiğini anlattı.
Cinsel taciz ve diğer fiziksel şiddet olaylarıyla kıyaslandığında duygusal taciz davranışlarının ''zararsız'' gibi görünse de hedef alınan bireydeki etkilerinin psikolojik olarak yıkıcı olduğuna hatta intiharla sonuçlanabildiğine işaret eden Ergenekon, ilk bakışta birbirinden çok farklı görünen bu iki eylemin kurban seçilen kişi üzerinde aynı etkileri yaptığını kaydetti.
TACİZE MARUZ KALAN ÇALIŞANLAR NELER YAPMALI
Ergenekon, duygusal tacize uğrayan çalışanların yapması gerekenleri şöyle sıraladı:
''Olayları, verileri, anlamsız emirleri ve uygulamaları yazılı olarak tarih, yer ve tanık kişilerin isimleriyle not etmeliler. Mobbingci ile açıkça konuşmalı ve taciz edici söz ve davranışlarını durdurmasını istemeliler. Bu konuşmayı yaparken yanlarında güvendikleri ve gerekirse tanıklık edebilecek birilerinin olmasına özen göstermeliler. Diğer iş arkadaşlarıyla bu durumu açıkça konuşmalılar. Başkaları da aynı kişi tarafından taciz ediliyor olabilir. Böylece birlikte hareket edebilirler. Bir sonraki aşama tacizciyi bağlı olduğu tepe yöneticiye ve insan kaynaklarına rapor etmeleri. Bu raporda her şey tüm açıklığıyla anlatılmalı ve kanıtlar eklenmeli. Bu süreçte psikolojik ve tıbbi yardım alınması, hem kişiyi rahatlatacak hem de kanıt oluşturacaktır. Bu aşamaların ardından değişen hiçbir şey olmadıysa, iş arayışına girmeleri, yeni iş bulduktan sonra istifa etmeleri sağlıkları açısından doğru olacaktır.'' Duygusal tacizin her sektörde çok yaygın yaşandığını ifade eden Ergenekon, tacize uğrayan kişilerin en büyük engelinin tanık bulamamaları ve yasadaki boşluk olduğunu söyledi
http://www.milliyet.com.tr/2006/09/03/son/sonyas02.asp
-
İşyerlerinde işçinin psikolojik anlamda yıpratılması ve yıldırılması anlamına gelen mobbing konusu henüz iş yasamıza girmiş bir konu değildir. Ancak bu davranış cinsel taciz boyutu kazanırsa İş Yasası ve Ceza Yasası'ndaki cinsel tacizle ilgili hükümler uygulanabilir. Fakat mobbing cinsel tacizden farklı bir konudur ve bazı durumlarda cinsel taciz içeren davranışlar mobbing olarak değerlendirlebilir.
Bu kavram bizde son zamanlarda kullanılır oldu. Bazı yabancı ülke iş yasalarında bununla ilgili düzenleme var.
Bizde son zamanlarda yayınlanan bazı kitaplarda bu konuya değinilmekle birlikte, Marmara Üniversitesi'nden Pınar Tınaz'ın Beta yayınlarından yeni çıkan "İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)" isimli
eseri ilk akademik yayındır denilebilir.
-
Peki işyerinde çalışan eleman, işvereni taciz ederse ne olacak?...
-
Sayın Yıldız;
işçinin işverene veya işyerindeki bir başka işçiye cinsel tacizde bulunması İş Yasası'nın 25/II. maddesinde belirtilen "ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırırlık" oluşturduğundan ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeden iş szöleşmesi sona erdirilebilir. Selam.
-
Abbas bey; Peki işçisi tarafından tacize uğrayan işveren, en son yumuşayıp tacize boyun eğip, işçinin kötü emellerine alet olursa ve çok sonra bunu neden gösterip işten çıkarırsa, eleman tazminat alabilirmi?... Hani derler ya alan razı veren razı o misal de...
-
Amerikan menşeeli hukuk dizilerinde epey işlenen bu konu; Türkiye'de, herhalde pek yargıya gitmez.:D:D:D
Yalnız; şöyle bir durum daha olabilir (ki; olduğunu da biliyorum):
Bu kişiler arasında, illa işçi-işveren bağı olmayabilir. Mesele, egemenliğin kötüye kullanılmasıyla alakalı olduğundan; bir şekilde egemen olan taraf, buna başvurabilir. O zaman ne olacak?
Örneklemek gerekirse; bu durumlar, mahallenin Mükremin Abi'lerinden tutun da, evlere pizza servisi yapan genç çocuklara ve çok üst düzeydekilere kadar çıkabilmekte.
Evli bir bayan avukat arkadaşım, şundan yakındı örneğin: Bir dilekçeyi havale için Hakime götürür, yerinde yoktur. Bir başka Hakim'den imza almak için kapısından girip, sorar; ''acaba siz havale edebilir misiniz'' diye...
Sayın Hakim; ''sizin gibi güzel bir bayanın evrakını havale etmeyeceğim de, kiminkini edeceğim'' benzeri sözlerle evrakı alır.
Arkadaşımın duyduğu rahatsızlığın boyutunu, tahmin edebilirsiniz (hoş, bu tür durumlardan rahatsız olmayanlar da olabilir). Elbette bu durum, duygusal nedene dayalı psikolojik şiddet boyutunda değil ve bu duruma da ulaşmamış. Ancak; bu boyuta ulaşması endişesi dahi, son derece rahatsızlık verici...
Sakın, ''Hakimlerle avukatlar arasında egemenlik ilişkisi mi var'' demeyin! Benim gibi çok kavgacı, durmadan Hakimleri reddeden, Hakimlere hakaretten durmadan yargılanan biriyseniz; tek Adliye'li bir şehirde, ''takdir hakkı''nın sizin için nasıl bir egemenliğe dönüşebileceğini görürsünüz. Ben, pek çok örneğini yaşıyorum.
Saygılarımla,
-
Mobbing sadece cinsel taciz sınırlarında tartışılmamalı...
Zaten cinsal taciz (kimde kime yönelik olursa olsun) tanımlı bir suç.. Sayın Bilgili yasal karşılığınıda belirtmiş. Mobbing daha kapsamlı..
-
Sayın Gecem 1970, ilginç bir konuya değinmiş. Günümüzde, işyerindeki ilişkilerin kamaşıklaşması, aynı mevkide biren fazla elemanın olması ve bu elemanların farklı performans göstermeleri, müşteri ve patronlar tarafından değişik tepkilerin ortaya çıkması vs. gibi nedenlerle, gerek kıskançlık, gerekse ayağı kaydırma diyebilceğimiz saiklerle mobbing, daha sık gündeme gelmektedir.
İş hukukundaki uzman dostlarımız daha iyi bilirler. Ancak, yasalarımızda bunun yeterli olarak yer aldığına ben raslamadım. sadece cinsel taciz ve fiziki şiddet gündeme gelmektedir. Öncelikle mobbing in tanımını yapmakta yarar var.
Mobbing, işyerinde diğer çalışanlar veya işverenler tarafından tekrarlanan saldırılar şeklinde uygulanan bir çeşit psikolojik terördür ve mobbinge uğrayan kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlayan bir süreçtir. Mobbing olgusuna ilk kez ışık tutan Alman endüstri psikologu ve tıp bilimcisi Dr. Heinz Leymann 45 ayrı mobbing davranışı tanımlamış ve bu davranışları da özelliğine göre 5 grupta toplamıştır. Örnekler:
1. Grup: Kendini göstermeyi ve iletişim oluşumunu etkilemek: üstünüz kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlar, sözünüz sürekli kesilir, yüzünüze bağırılır ve yüksek sesle azarlanırsınız, yaptığınız iş sürekli eleştirilir vb.
2. Grup: Sosyal ilişkilere saldırılar: Çevrenizdeki insanlar sizinle konuşmazlar, kimseyle konuşamazsınız, başkalarına ulaşmanız engellenir, sanki orada değilmişsiniz gibi davranılır vb.
3. Grup: İtibarınıza saldırılar: İnsanlar arkanızdan kötü konuşur, asılsız söylentiler ortada dolaşır, gülünç durumlara düşürülürsünüz, cinsel imalar yapılır vb.
4. Grup: Kişinin yaşam kalitesi ve mesleki durumuna saldırışlar: Sizin için hiçbir özel görev yoktur, size verilen işler geri alınır, sürdürmeniz için anlamsız işler verilir, işiniz sürekli değiştirilir, size mali yük getirecek genel zararlara sebep olunur vb.
5. Grup: Kişinin sağlığına doğrudan saldırılar: Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız, fiziksel şiddet tehditleri yapılır, fiziksel zarar, doğrudan cinsel taciz vb.
Mobing, her ne kadar kişiye doğrudan zarar vermese de, fiziki zarardan daha büyük zararlara yol açyığı kesin. Mobbing nedeniyle, işyerinde güven ortamı ortadan kalkar. Mobinge maruz kalan kişi kronik endişeler içersinde bulunmaya başlar. Ne zaman saldırıya ya da tacize maruz kalacağını bilmeden her an tetikte gezmeye başlar. Üstleri ve astları ile ilişkisi bozulur. Tedirginlik, verimini etkiler. Hatta aylar süren bu belirsizlik, kişiyi kendiliğinden istifaya kadar sürükler.
Pesonel sayısında azaltmaya giden işveren, kendisi mobbing olayına başvurabilir. Amaç, tazminatsız işçi kovmaktır. Ancak her ne olursa olsun, mobbing, işçi kadar işletmeye de zarar verecektir.
Ancak hukuki boyutunun yeterli olmadığı görüşümü tekrar etmeliyim. İş kanunun bu konuda tekrar gözden geçirilmesinde yarar var. Zira yalnızca fiziksel ve cinsel taciz yasada yer almaktadır.
-
Bir haber, 7 Eylül tarihli ietimi yalanladı:
''''''İlk mobbing davasını, bir bürokrat, Devlet'e karşı açtı''''''.
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 25 yıllık çalışanı Şaban Tokat, AKP iktidarı işbalına gelince uğradığı işyerinde psikolojik şiddet uygulamarını yargıya taşıdı ve tazminat talep etti.
Kendisine yapılan haksızlıklara dayanamayan Tokat; majör depresif bozukluk tanısıyla, uzun süre tedavi gördü. Dahası; bu süreçte, oğlunun kollarını jiletlemeye başlaması sebebiyle, oğlu ile eşinin de tedavi gördüğünü bildirdi.
KAYNAK: ANTALYA BAROSU BÜLTENİ SAYI 26