Göz doktoruna ve çalıştığı hastaneye dava açabilirmiyim.

Selam

M.........Özel Hastanesine, 04 Nisan 2009 da sağ gözümde bir karaltı ve baktığım düz çizgili yerlerde kırılma olduğu, bir gece tansiyonumun 21 e çıktığını sabah ise gözümde kanlanmaları şikayetlerimi Dr........beye anlatıyorum ve muayene sonrası bana mevcut kullandığım gözlüklerden 0.25 farklı olan gözlük veriyor ama fayda görmüyorum karaltılar ve kırılmalar artmaya başlıyor ( tabiiki benim Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) YBMD hastası olduğumu anlayamıyor ! şikayetlerimin hızla artmasıyle 19 Aralık 2009 da ayni hastanede bu kere Dr........hanıma ayni şikayetlerimi aktarıyorum, 4 nisan daki kayıtlarıma bakıyor ve oda YBMD yi anlayamıyor, bana yine gözlük veriyor gözlükleri almıyorum ! ve ''göz tembelliği'' teşhisi koyuyor.
Bunun üzerine başka bir özel .......hastaneye 11 Ocak 2010 da gidiyorum Dr........ bey YBMD olduğum tespit ediliyor ve bana .......Üniversitesine gitmemi öneriyor, 12 Ocak 2010 da yapılan muayenede YBMD hastası olduğum belli oluyor ve ileri tetkik için 15 Şubat 2010 'a OCT ve FFA tetkiklerinin yapılmas için gün alıyorum ve yaş tip YBMD hastası olduğum kesinleşiyor.
Bilindiği gibi YBMD hastalığı AKUT vakıa değildir, en az evveliyatı 1- 1,5 yıl olan KRONİK vakıadır, 19 Aralık 2009 ve 11 Ocak 2010 arasında yani 22 günde %30 kayıpla YBMD hastası olmam bilimsel olarak mümkün değildir savunmada bunu ileri süremezler, YBMD 60 yaşlarında kendisini gösteren, tıpkı katarak gibi uzun sürede gözde oluşan bir hastalıktır, yani şeker hastalarının 1 gecede KÖR olması gibi bir olay, YBMD de 22 günde %30 kayıba uğraması bilgisi literatürde yoktur, kaldıki zaten benim ayni hastaneye 2 kez gitme nedenim'de hastalığın başındaki şikayetlerimin hızla gelişen şikayetlerle birlikte incelenmesi sonrası doğru teşhise varabilmenin kolaylaşması amacıydı ama maalesef 2. doktorda YBMD yi tespit edememiştir.
YBMD hastalığını tespit etmek için inanın doktor olmaya bile gerek yokmuş ve herkez kendisinin YBMD hastası olup olmadığını AMSLER-GRİD denilen kareli defter kağıta bakmakla bile anlayabilir ! işte böylesine basit bir göz hastalığını tespit edemeyen 2 doktor yüzünden hastalığım geriye dönüşümü mümkün olmayan bir şekilde ilerleme yaptı ve ODAK olarak hiçbir şeyi göremez hale geldiğim gibi, zamanında müdahele edilmediği için diğer gözümde de ayni bulgular mevcut olup kayıp %5 dir, bilirkişi incelemesinde hipokrat yemini etmiş hiç bir doktorun, bilirkişi sıfatıyla meslektaşı 2 doktoru ve hastaneyi aklayacak bir görüş bildireceğine inanmıyorum, bu nedenle maddi ve manevi tazminat davası açmayı düşünüyürum.
E-mail atarak 2 doktoru 19 Mart 2010 da hastane başhekimine şikayet ettim, başhekim Dr......bey bana telefonla dönerek olaylardan üzüldüğünü ve adı geçen erkek doktoru başarısızlıklarından dolayı işine son verdiklerini söyledi, ayrıca hastanenin ORTAK diğer göz doktoru Dr.......bey de beni arayarak telefonda baş hekimin anlatıkları teyit ettikten sonra, bunun şansızlık olduğunu, eğer kendisi muayene etseydi YBMD yi tespit etmenin çok basit ve kolay olduğunu, çok üzüldüğünü, İstanbuldaki doktor arkadaşlarına gönderebileceğini bundan ücret istemeyeceğini ve onlarca defa özür dileyerek bir anlamda 2 doktorun hataları hastane yönetimi tarafındandan kabul edilmiştir, Mahkemece vodafon ve avea'dan, yapılan bu 2 konuşma kayıtları istenerek hatalarını kabullendiklerini ispat edebiliriz.

Sizlerden ricam bana hukuki süreçin başlaması için yol göstermenizdir,Saygılarımla

taneryonder@yahoo.com

Taner YÖNDER

Geçmiş olsun. Branşım olmadığı için bir arkadaşıma danıştım. Bu hastalığın kuru ve yaş olarak iki tipinin olduğunu, kuru tipi zamanla ilerlemezken yaş tipi ilerlediği için erken teşhisin önemli olduğunu erken teşhisle tedaviye erken başlanıp dejenerasyonun durdurulabildiğini, teşhisi koymanın basit bir muayeneyle mümkün olduğunu söyledi. Sizinki bu tip ilerleyen YBMD ise doktorun ihmali ya da mesleki yetersizliği nedeniyle tazminat alma şansınız yüksek, diğer tip ise hastalığın seyrinde doktor hatasının bir rolü olmadığı için sonuç alamayabilirsiniz.
Doktorun ceza alması için savcılığa başvurup savcının gerek görmesi halinde ceza mahkamasinde dava açmasını, bilirkişilerin dosyayı değerlendirip hakimin ceza vermesini bekleyeceksiniz. Bu da bir yılı aşar. Tazminat için bizzat ya da vekil aracılığıyla hukuk mahkemesinde dava açmanız gerekecek. Ama hakim karar için ceza davasının bitmesini bekleyecek. Benim önerim ceza davasının bitmesini bekleyip doktorda suç bulunursa vekil aracılığıyla yüklü bir dava açmanızdır. Davayı şimdi açmanız maddi/manevi sizi yoracaktır. Bırakın sizin yerinize savcı uğraşsın. Hukukçu değilim, ama çevremden tecrübe sahibi olduğumdan nacizane görüşümü yazdım. Umarım hukukçular doğru yolu yazarlar. Bu arada doktor ya da hastaneyle -dava açmadan- anlaşma olasılığı da var. Doktorun mesleki sigortası yoksa -temmuzdan sonra zorunlu olacak- tazminattan çekinip anlaşma yoluna gidebilir.

Sn.baydr

Yanıtınıza teşekkür ederim, hukuki araştırmalarımız devam etmektedir, burada 2 yeni biligi daha aktarmak istiyorum,
1-04 nisan 2009 daki ilk muayenemden önce 17 Şubat 2009 yüksek tansiyondan dolayı halen tedavime devam eden üniversite hastanesine gittiğimi ve orada tarafıma müdahele edildiğini de kayıtlardan ispat edebiliriz, o geceki yüksek tansiyon nedeniyle veya daha önceden YBMD hastası olduğum açıkça bellidir, zaten ( 12+31+4 =) 47 gün sonra yani 4 nisan 2009 da gözümde bazı karaltı ve kırılmaları fark etmem üzerine özel hastanaye gittim ve o günlerde karaltı ve kırılmalar bu günkü kadar fazla değildi, ama ben fark edip doktara gittiğime göre, doktorunda bunu mutlaka anlaması gerekirdi, kaldiki 19 Aralık 2009 da şikayetlerim artıyor ve tekrar ayni hastaneye gidiyorum, ileri safhaya ulaşmış YBMD hastalığımı yine anlıyamıyorlar, işte bundan sonra başka hastanelere gidiyorum ve 2 ayrı yerde, 12 ocak ve 15 şubat 2010 da YBMD teşhisi konuluyor ve tedaviye başlanması kararı alınıyor.
2-26 03 2010 da Üniversite hastanesi tarafından sağ gözüme Ranibizumat/Lucentis injeksiyonu yapılarak YBMD hastalığını burada tutmak ve ilerlemesi durdurulmak istenmektedir, işte konunu özü burada %30 kaybımın geri gelmesi beklentisi maalesef yok, %30 kayıp belki %25 e çekilebilir, ama ilk muayenede anlıyabilseylerdi 4 nisan 2009 da kuru tip olarak başlayan tedavi edilmemesinden dolayı yaş tipe dönüşmez ve yaklaşık %5-10 kayıp ya orada kalır veya az bir oran geri gelebilir hatta tamamen geçebilirdi, dava açmak veya tazminat talebinde bulunmak için illede gözümün kör olması ve diğer göze geçmesi mi gerekir ? elbette gerekmez, yaşam kalitesini azaltan orandan da, tanı koyamayan bu 2 dokktorun sorumluluğu olduğunu, başhekimin ve hastanenin ortak diğer göz doktorunun bilahare özür dilemesiyle geçiştirilecek kadar basit bir olay olmadığını düşünüyorum. Saygılarımla

Taner YÖNDER

taneryonder@yahoo.com

İHTARNAME ÇEKTİM

İl sağlık müdürlüğüne, Sağlık bakanlığına ve Cumhuriyet Başsavcılığına SUÇ duyurusunda bulunacağımı belirtir İHTARNAME çektim.

Uzlaşma olmaması halinde gereği yerine getirilicektir.

Bana daha önce %30 olarak belirtilen rakam görmeme kayıbı değilmiş, görme oranıymış, yani görmeme oranım %70 bunu yeni öğrendim veya anladım, ihtarname bu yeni şekilde çekildi.

Hoşçakalın


.

.
.
Daha Önceki yazılarımda dava açacağımı belirtmiştim ve bu gün gereği yerine getirilmesi talebiyle aşağıdaki şekilde aynen başvuruda bulundum.



CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

MANİSA

MÜŞTEKİ : Taner YÖNDER (TC No: 582 8220 3572)

KESS 1299 ADA, No: 39-41 MANİSA TEL 0534 5955555

ŞÜPHELİLER : 1-) Önder TAŞYENEN ÖZEL 8 EYLÜL HASTANESİ

Sakarya Mah. Mehmetçik Cad. 45020 – MERKEZ/MANİSA

2-) Nilgün ÜLKÜCÜ ÖZEL 8 EYLÜL HASTANESİ

Sakarya Mah. Mehmetçik Cad. 45020 – MERKEZ/MANİSA


SUÇ : Müessir fiil


AÇIKLAMALAR

1-04 Nisan 2009 tarihinde, rahatsızlığım nedeniyle Özel 8 Eylül hastanesine, göz polikliniğine muayene olmak için gittim. Dr. Önder TAŞYENEN’e, 17 şubat 2009 da başımın aşırı ağrımasından tansiyonumun yükseldiğini fark ederek CBÜ hastanesi acil’e başvurduğumu, bana orada ağrı kesici iğne vurulması sonrası, ağrımın bir kaç saat içinde geçtiğini, sabah kalktığımda ise her iki gözümde kanlanma olduğunu, 2 gün sonra kendiliğinden kaybolduğunu, yıllardır yakın gözlüğü kullandığımı bu olaydan sonra, sağ gözümde bir karaltı ve baktığım düz çizgili yerlerde az bir kırılma olduğunu, görmek istediğim yere baktığımda açık gri renkli dumanımsı gibi bir şeyler olduğunu anlattım.

2-Yapılan muayene sırasında kendisine, bana gösterdiği harfleri net göremediğimi ifade ettiğim halde tarafıma gözlük takmamın yeterli olduğu söylendi ve muayenem tamamlandı. Verilen gözlük, şikâyetlerimin azalmasını sağlamadığından ve üstelik hızla arttığından 19 Aralık 2009 tarihinde tekrar aynı hastaneye başvurdum ve bu sefer de, hastane çalışanlarından Dr. Nilgün ÜLKÜCÜ’ye açık gri dumanımsı karaltının geçen zaman içinde odak görme bölgesinin büyüyerek koyu gri rengine dönüştüğünü, artık harfleri çok zor seçtiğimi, ifade ettim, bunun üzerine Dr. Nilgün Hanım 4 Nisan 2009’da yapılan önceki muayene ilgili bilgilere baktı ve oda önceki gibi ilaçla gözlerimi büyüterek ve Dr. Önder Bey ile aynı teşhisi koyarak rahatsızlığımın “göz tembelliği” olduğunu ifade etti ve önceden verilen gözlükten 0.25 farklı bir cam yazarak, gözlük kullanmamı söyledi, gözlükçü bana ilk verilenle arasında ciddi fark (%8) bulunmadığını, almamın gerekli olmadığını, olayın ciddi olabileceğini ve başka bir doktora baktırmamı önerdi !

3-Özellikle sağ gözümde görmem koyu gri dumanlı renkten siyah dumana dönüşmesi aşamasına gelince, 11 Ocak 2010 günü Özel Gediz Tıp Polikliniğine gittim. Dr. Nurer Akbilek, yaptığı AMSLER-GRID (Kareli Defter) muayenesi sonucunda YBMD (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) hastası olduğumu tespit etti ve bana ‘’acilen’’ Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi’ne gitmemi önerdi. 12 Ocak 2010 da CBÜ göz bölümünde yapılan muayenede YBMD hastası olduğum tespit edildi ve ileri tetkik yapılması gerektiğinden OCT ve FFA tetkiklerinin yapılması için 15 Şubat 2010'a randevu verildi ve yapılan tetkiklerde YAŞ tip YBMD hastası olduğum kesinleşti ve hemen tedaviye başlandı.

4-Bilindiği gibi ilerlemiş YBMD hastalığım AKUT vakıa olmayıp en az evveliyatı 8-10 ay olan KRONİK vakıadır (önce KURU tip olarak yavaş başlayan bu hastalık tedavi edilmezse geriye dönüşü olmayan hızlı biçimde YAŞ tip’e dönüşmektedir) 19 Aralık 2009 ve 11 Ocak 2010 arasında yani 22 günde %70 kayıpla YBMD hastası olmam bilimsel olarak mümkün değildir. Sonradan öğrendiğim YBMD 60 yaşlarında kendisini gösteren, tıpkı katarak gibi uzun sürede gözde oluşan bir hastalıktır. Yani YBMD hastalığı şeker hastalarının 1 gecede KÖR olması gibi , 22 günde %70 kayba uğraması bilgisi literatürde yoktur. Kaldı ki zaten benim aynı hastaneye 2 kez gitme sebebim 4 nisan 2009 tarihli muayene kayıtlarından hastalığın başındaki şikayetlerimin hızla gelişen ek şikayetlerle birlikte incelenmesi sonrası doğru teşhise varabilmenin kolaylaşmasıydı. Maalesef 2 doktor’da YBMD hastalığını tespit edememiştir, sağ göz kaybım geç tedaviye başlamadan dolayı şimdi %90 a ulaşmıştır oysa 04 nisan 2009 da ilk fark ettiğim ve başvurduğumda DOĞRU TESPİT ve tedavisi yapılsaydı, %5 kayıpla veya tamamen iyileşme şansımı tamamen yitirmiş bulunmazdım.

5-İşte böylesine basit bir göz hastalığını tespit edemeyen 2 doktor yüzünden hastalığım geriye dönüşümü mümkün olmayan bir şekilde ilerledi ve ODAK olarak hiçbir şeyi göremez hale geldim. Zamanında müdahale edilmediği için diğer SOL gözümde de ayni bulgular mevcut olup şimdilik %5 görme kaybı oluştu. Bu aşamadan sonra SAĞ gözümün asla düzelmeyeceğini, uygulanan tedavideki tek amacın, görme eksikliğini burada tutabilmek olduğunu öğrendim. Ayrıca SOL gözüm içinde her gün PRESERVISION LUTEIN kapsül içerek %5 seviyesini korumaktayım.

6-Nitekim CBÜ göz hastalıkları bölümü sağ gözüme resmi fiyatı 2263,53 TL olan LUCENTIS 10 MG/ML ENJEKSİYONLUK ÇÖZELTİ den 30 gün arayla 3 kez enjeksiyonu yapmışlar ama tedaviye geç başlanma nedeniyle en ufak olumlu sonuç alınamamıştır.

7- Bilindiği üzere doktor, hastasının zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde gecikmeden almak ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak zorundadır Asgari düzeyde dahi olsa, tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak doktorların başlıca görevidir. Özel 8 eylül Hastanesinin çalışanı olan her iki doktor da yanlış teşhiste bulunmuşlar ve bunun sonucunda da yanlış tedavi yöntemi yani gözlük önermişlerdir. Nitekim yaptığım araştırmada bir kişinin, YBMD hastası olup olmadığını çok basit AMSLER-GRID (Kareli Defter) testiyle bile anlaşılabileceğini öğrendim. Ancak rahatsızlığım zamanında tespit edilmeyip uygun tedavi yöntemleri de uygulanmadığından, şu anda gazete okuyamaz, bilgisayar ve otomobil kullanmaz bir duruma düştüm. Bu konuda tazminat davaları açacağım. Sorumlular hakkında özel hukuka ilişkin dava haklarımı saklı tutuyorum.

8-Son olarak haklarında şikayetçi olduğum her iki hekimin Özel 8 Eylül Hastanesi’ndeki görevlerinden ayrıldığını duydum. Ancak şikâyet tarihine kadar bu kişilerin yeni görev yerlerini öğrenmem mümkün olmamıştır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, soruşturma yapılarak her iki şüphelinin cezalandırılmaları için haklarında kamu davası açılmasını arz ve talep ederim. Saygılarımla.

Müşteki

Taner YÖNDER

EKLER:

1-Dr.Nilgün ÜLKÜCÜ tarafından verilen ve gözlük almadığım reçete.

2- Dr.Nurer AKBİLEK’in teşhis kartı
.

Taner bey olayın üzerinden 2 seneden fazla geçmiş acaba sonuç ne oldu yazarmısınız benimde benzer bir sorunum varda saygılar.

yaşa bağlı makula degenerasansı ,tedavisi olmayan bir hastalıktır.
Burada sadece teşhis konusunda bir eksiklik söz konusu , hekimin ağır bir kusuru yok ve bu yanlış teşhisten dolayı siz bir zarar görmüş değilsiniz
Sizi ilk gören hekim teşhisi doğru koysa idi ve o zaman gözünüze lucentis iğnesi yapılsa idi ,yine değişen bir şey olmazdı.
O yüzden bu davadan çok bir şey çıkaracağınıza inanmıyorum.
saygı ve sevgilerimle.