Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
Yönetmeliğin dayanağının Tarım Kanunu 1, 2 ve 14 ‘ cü maddeler olduğu; daha evvelinden yasalaşması için de ilk yönergeyi MHP ‘nin verdiği ; şimdiye baktığımızda en çok yaygarayı koparanın yine MHP olduğu görülmektedir. Bu ne çelişki demeye gerek var mı?!
Alın size entegre yönetmelik… Her ne ise de kendileri daha iyi bilir ! Bu ülke yararına çalışacağınıza bir gün olsun birbirinizi suçlamaktan vazgeçip analizlerinizi iyi yapsanız, ne vatandaş ne de insanlık zarar görür.
Yıllar öncesinden ( ki, 80 öncesine dayandığı söylenmekte ) suni gübre diye diye toprağı çoraklaştırdığınız yetmiyormuş gibi; buğday tohumunda bağımlı kıldığınız yine yetmiyormuş gibi; çiftçiyi de kan ağlattığınız da yetmiyormuş gibi, şimdi de genleri ile oynanmış meyve –sebzeleri yedirmeye mı geldi sıra?
Üstelik bilim adamlarını da konuşturtmadıkları gibi sahi kendileri ne yiyecek acaba merak ediyorum!
Öncelikle bilim adamlarımızın rahatlıkla kamuoyuna açık bilgilendirme yapabilmeleri için yasa çıkarmanız gerekiyor Sayın Meclis! Bilimselliğin önünü tıkayarak bir yere varamazsınız...
Antibiyotiklerin bile etki edemeyeceği hastalıklara neden olabilecek o süslü-püslü vitrinlik ürünleri de, yeni hastalıklarla uğraşmayı da istemiyor bu vatandaş! ona göre yapın düzenlemelerinizi...
Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
Genetiği Değiştirilmiş ürünlerin üretim ve tüketimini meşrulaştıran yönetmeliğin iptali için Danıştay'a dava açıldı
Haber Merkezi / TIMETURK - 04.11.2009
Genetiği Değiştirilmiş ürünlerin ve yemlerin üretim ve tüketimini meşrulaştıran yönetmelik hakkında açtıkları iptal davası hakkında bilgi veren Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Genel Başkanı Kemal Özer; “Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ülkemizde üretilmesi ve tüketilmesine izin veren yönetmelik, Türkiye’nin bağımsızlığını dört şirkete terk etmektir” dedi.
DAVANIN NEDENİ
GDO Yönetmeliği hakkında Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin açtığı iptal davasını değerlendiren Kemal Özer, düzenlediği basın toplantısında GDO yönetmeliğine neden karşı olduklarını ve hangi gerekçelerle Danıştay'a iptal davası açtıklarını şu sözlerle anlattı:
“26.10.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve GDO’yu meşrulaştıran yönetmelik; Anayasa’nın 5, 7, 8, 17, 45, 56, 124 ve 169 maddelerine aykırı olduğu gibi tüketicilerin BM Evrensel Tüketici Hakları Beyannamesi ile Avrupa Tüketici Hakları Bildirgesi’nin tüketicilerin bilgi edinme ve bilgi alma ve sağlıklarının korunması ilkelerine; Rekabet Kanunu, Tüketici Kanunu, Gıda Kanunu, Sağlık Bakanlığı’nın Kuruluş Kanunu, Orman ve Çevre ile ilgili Kanunlara ve de Etiket mevzuatına tümüyle aykırıdır. Bu nedenler çerçevesinde yönetmeliğin tümüyle iptali için Danıştay’a dava açtık.
"GELECEĞİMİZ ULUSLARARASI ŞİRKETLERİN İNSAFINA TERKEDİLDİ"
Türkiye, 26 Ekim’de yayınladığı GDO yönetmeliği ile geleceğimiz, genetik tohum üretici ve pazarlayıcısı Monsanto, DuPont, Pionerr, Syngenta, Bayer ve Hazera gibi uluslararası şirketlerin insafına terk edildiğini öne süren Özer, "26 Ekim Türkiye’nin geleceği açısından bir milattır ve kara bir gün olarak tarihe geçmiştir" dedi.
Özer, Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak dünyanın hiçbir yerinde GDO’lu ürünlerin üretilip tüketilmesine razı olmadıkları gibi sıradan ve sığ bir düzenleme olarak nitelediği bu yönetmelik ile GDO’nun Türkiye'de yasallaştırılmasını da kabul etmelerinin imkânsız olduğunu kaydetti. GDO'nun başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada tümüyle yasaklanması gereken bir belâ olduğunu vurgulayan Özer, "Çünkü GDO, insanlar ve diğer tüm canlıların sağlığını güvenliğini ve geleceğini ve hürriyetlerini tehdit etmektedir" diye konuştu.
GDO'CULARIN TAŞERONLARI TOPLUMU ALDATIYOR
Özer, GDO'yu savunanları eleştirerek, "insanlığın ortak mülkü olan tohumları tescil ederek mülkiyetlerine geçiren GDO’cuların sözcülüğü ve taşeronluğunu yapan kimi çevreler, gıdaların yetersizliğinden ve dünyanın mevcut nüfusu besleyemediğinden dem vurmakta ve GDO’nun zararsız olduğunu iddia etmektedirler. Hatta GDO’ya karşı çıkan duyarlı ve vicdan sahibi çevrelere ‘GDO’nun zararlı olduğunu ispat edin’ demektedirler. Hâlbuki bir ürünün zararlı olduğunun tüketici tarafından ispatı değil, üretenin o ürünün zararsız ve hatta yararlı olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu şekilde bir mantıkla toplumu aldatmaya çalışıyorlar" dedi.
Bugün dünyada her yıl açlık sınırının altında yaşayanların tümünü birkaç yıl doyuracak miktarda üretim fazlası olduğuna dikkat çeken Özer, savını şu örneklerle sıraladı: "Mesela dünyanın 168.397.000 ton buğday, 89.911.000 ton pirinç fazlası varken, açlıktan söz edilmesi göstermektedir ki sorun; GDO için zorunluluk olarak gösterilen eksik üretim değil adil paylaşım sorunudur."
"BU KARARA İMZA ATANLARI NE TARİH NE DE İNSANLIK AFFEDECEKTİR"
Özer, yönetmelikle Türkiye'nin bağımsızlığının tehlikeye girdiğini öne sürerek karara imza atanları şu sert sözlerle eleştirdi: "Tüm bu gerçekler ortada iken Türkiye, yangından mal kaçırırcasına GDO’cuların dışında hiç kimsenin görüşüne müracaat edilmeden çıkarılan yönetmelikle bağımsızlığından vazgeçilmekte ve insanlığın geleceği birtakım güçlere peşkeş çekmektir. Bu karara imza atanları, ne tarih ne de insanlık affedecektir"
TÜRKİYE KENDİ KALESİNE GOL ATTI
GDO’cular açısından Türkiye tümüyle fethedilememiş bir ülke olduğuna dikkat çeken Özer, "Yeni yönetmelikle artık GDO’cular hedeflerine hızla ilerleyeceklerdir. Dünya, GDO belasından kurtulmak için var gücüyle çabalarken Türkiye, yine hep olduğu üzere tersine hareket edip kendi kalesine gol atmıştır" iddiasında bulundu.
GDO'LU ÜRÜNLERİN YOL AÇTIĞI ÖLÜMCÜ HASTALIKLAR
GDO'lu ürünlerin yol açtığı rahatsızlıklara da işaret eden Özer, "Bilim çevrelerinin söylediği gibi şu gerçektir ki; GDO ile bitkiler kısırlaştırıldığı gibi hayvanlar ve insanlar da kısırlaştırılmakta, immün sistemi zayıflatılarak her türlü hastalığa açık hale getirilmekte, farklı canlıların genleri birbirine karıştırıldığı için doğal yapısı bozulmuş insan doğumlarına, alerji ve kanser başta olmak üzere birçok ölümcül hastalıkların artışınadır."
Özer, yönetmeliğin insanlığın geleceği açısından kamu yararı değil kamu zararı gözettiğini savunarak, "Bizlerin buna razı olmamızı kimse beklemesin ve buna asla izin vermeyeceğiz. Mücadelemiz tâki bu ülkenin Meclisi’nin GDO’yu tümüyle yasaklamasına kadar devam edecektir!" dedi.
BAŞBAKAN YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR
Tarım Bakanı'nın tarihi bir hata yapmakla yetinmeyip kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye devam etiğini belirten Özer, "Başbakan’ı GDO’yu yasakladıklarına inandırmışlar" dedi. "Başbakan’da GDO’yu yasakladık diyorsa zararlarını kabul ediyor demektir" diyen Özer şöyle devam etti: "Bu durumda şunu sormamız gerekiyor. Bu nasıl bir yasaklamadır? Yönetmelikle Kurul ihdas edildiği ne zaman görülmüştür? Yasaklamak için sayfalarca yönetmelik mi yayınlamak gerekiyor. Bu yönetmeliğin neresinde çocuk mamaları gibi küçük istisnalar hariç yasak kelimesi geçmektedir? Mademki yasakladınız neden yüzde 0,9’un altında GDO içeren ürün GDO’suz sayılıyor? Neden GDO’suz ürün üreten etiketine ‘GDO’suz dur’ diye yazamıyor? Yasaksa, hukuki dayanaktan yoksun kurul neden ihdas edildi? Kurul’a neden zararları açıklama yetkisi verilmedi ve yasaklandı? GDO’nun zararlı olduğunun beyanı neden kurula değil de üreticinin insafına terk edildi?"
Özer son olarak bu yönetmeliğin ileri düzeyde kamu zararı gözettiğini hatırlatarak, "Ayrıca uluslararası sözleşmeler, anayasa ile tüketici, rekabet, sağlık ve gıda kanunu başta olmak üzere hukuka aykırılığı ve de inanç özgürlüğü ile bağdaşmamasından dolayı Danıştay’ın tümüyle iptal edeceğine inancımız tamamdır" dedi.
GDO Yönetmeliği İptal Davası Dilekçesi
Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
Tarım bakanının yaptığı açıklamaya göre serbest olsa da şu anda GDO'lu gıda girişi yok...
Açıkçası domates yerken bir çekirgeden borç alınan geni de yemeye niyetimiz yok. Ne güzel değil mi? Kıymalı domates...
Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
06 Kasım 2009
http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gifhttp://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg GDO'lu diyet tarifleri
Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.
Şöyle...
*
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
*
Ne verirlerse...
Onu yiyeceksiniz.
*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de, Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?
*
Çin'den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile.
*
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
*
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!
*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren Genetiği Değiştirilmiş Organizma(GDO) ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yönündeki yasak kaldırıldı.
ANKARA- Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulmasına yönelik yasak kaldırıldı. Ayrıca bağımsız, bilimsel, teknik risk değerlendirmesi yapacak olan Komite’nin görev ve yetkileri genişletildi. Komite’nin görev ve yükümlülüklerine ticarete konu olan ve risk değerlendirmesi yapılması sonucu Avrupa Birliği’nde tüketime uygun olduğuna dair onaylanmış genler hakkında değerlendirme yapma ve yapılan değerlendirme sonucu bu onaylı genler arasından uygun görülenleri Bakanlığa bildirme de eklendi. Bu çerçevede Komite, ticarete konu olan ve risk değerlendirmesi yapılması sonucu Avrupa Birliği’nde tüketime uygun olduğuna dair onaylanmış genler hakkında değerlendirme yapacak. Değerlendirme sonucu bu onaylı genler arasından uygun görülenlerin listesi Bakanlığa bildirilecek. Ayrıca komite GDO’lu ürünlerle ilgili etiketleme koşullarını da belirleyecek.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=80
Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
26 Nisan 2010 Arslan BULUTyenicaggazetesi.
GDO’lu ürün yiyenler ne oluyormuş
GDO’lu ürünlerle ilgili yönetmelik ve ardından çıkarılan Biyogüvenlik Yasası’nın esas olarak, bu ürünleri yasaklamadığını aksine serbest bıraktığını belirtmiştik. Fakat GDO diye başlayınca kimse meseleye ilgi göstermiyor
Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şube Başkanı Bilge Ölmez ise Rusya’da yapılan ve sonuçları raporlar ile kayıt altına alınan deneye göre farelerin 3-4 nesil sonra üreme yeteneklerini kaybettiklerini bildirdi.
GDO’lu mısır yedirilen farelerin
biyolojik olarak bir değişim yaşamadıklarını ancak yavrularının cinsel isteksizlik ve ürememe sorunu ile karşılaştığını belirten Ölmez, “GDO’lu mısır ile beslenen ve kontrol altında takip edilen farelerde 3 nesil sonra sindirim sistemlerinde
bozulma, bağışıklık sistemlerinde
çökme, kan yapılarında bozulma, tüm iç organlarında küçülme belirlenmiştir. Doğan yavruların normal ağırlıklarından daha az olduğu, doğumdan sonraki ölümlerde çok ciddi artış olduğu ve üreme yeteneklerinin durduğu tespit edildi” diye konuştu.
Türkiye’nin 1998 yılından itibaren ciddi bir GDO tehdidi altında olduğunu söyleyen ve geçen aylarda TBMM’den geçen Biyogüvenlik Yasası’nın eksik ve hatalı bazı maddelerinin olduğunu belirten Ölmez, bu maddelerin bir an evvel gözden geçirilerek düzeltilmesi gerektiğini kaydetti.
* * *
GDO’lu ürünlerin nasıl bir tehdit olduğunu anlatmak için biz ne desek? Halka genetik yapısı değiştirilmiş ürün yediren kodamanların GDOşluğunu mu gündeme getirsek yoksa GDO’lu ürün yiyenlerin ne olduğunu mu?
Diğer taraftan, son zamanlarda Türkiye’de çok garip cinsel suçlar işleniyor. Burada yazmaya elim varmıyor. Ne oldu bu insanlarımıza? Genetik yapılarında bir bozulma mı var?
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=13006
Cevap: Türkiye’ye GDO ürünlerinin girişi serbest
HALKI DÜŞÜNEN YOK ! 2 Ağustos 2010 sözcü G.T.S
Daha önce sadece GDO'lu mısır ve soyaya izin veren Bilimsel Komite, aldığı son kararla GDO'lu şeker pancarı, maya, patetes, pamuk, bakteri biyokütlesi ve kanoların da ithalatına izin vermiş...
Toplam 25 çeşit genetiği değiştirilmiş ürün artık Türkiye'ye girebilecekmiş.
GDO sayesinde kimbilir kimlerin cebi dolacak! Ööyle ya bu siyasilerin bir menfati olmasa bu kadar tehlikeli besinleri Türkiye'ye getirir mi?
Araştırılsın, bu ürünleri ithal eden şirketlerin kesin AKP yandaşı şirketler olduğu ortaya çıkar!
Kendi ürünlerimizin üretimini baltalayarak, çevrelerine rant yaratmak için, halkının hayatını hiçe sayan bir hükümet bugüne kadar hiçbir ülkede görülmüşmüdür?
Yazıklar olsun!
MEHMET ŞEHİRLİ'nin köşe yazısından alıntı.
M.E.Sezen: Şimdi birileri homurdanacak ben mi izin verdim !:alala